English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russe → Turc / [ О ] / Обед

Обед traduction Turc

5,944 traduction parallèle
Я могу всю неделю есть за тебя обед, если хочешь.
İstersen bütün hafta senin yemeğini yiyebilirim.
что прервали ваш обед.
Öğle yemeğinizi böldüğüm için üzgünüm.
Обед готовить будешь или как?
Akşam yemeği falan mı yapıyorsun?
Люди не обращают внимания на отвлекающие манёвры. Обед в школе в одиночку не нервирует меня. когда учитель говорит подобрать себе пару.
Bebekler diğerleri ondan uzaklaştıklarında etkilenmezler. ve öğretmenim istediğim biriyle takım olmamı istediğinde de sinir olmuyorum.
- Я пригласила его на обед к восьми.
- Ondan da akşam 8'de yemeğe gelmesini istedim.
Почти торжественный обед.
Asude bir ziyafet.
Спасибо миссис Поттер за прекрасный обед, но скажите ей, будьте любезны, что мне нужен отдых от таких деликатесов.
Bayan Potter'a lezzetli akşam yemeği için teşekkür et ama söyle ona, böylesi zengin bir hazza biraz ara vermem lazım.
Кухарка будет рада, если вы объявите обед.
Aşçı akşam yemeğini ilan edebileceğinizi bildirdi.
Я остаюсь на обед, вот этого они и правда не обязаны были делать.
Yemeğe kalıyorum, ki bunu yapmak zorunda değillerdi.
Забыла, что вы остаетесь на обед.
Yemeğe kalacağını unutmuştum.
Опять воскресный обед пропустили.
Dünkü akşam yemeğini yine kaçırdım.
- Я собирался на обед, а то картошка закончится.
- Gidip yemek yiyeceğim, patates kızartması bitecek.
- Обед здесь в 12 часов.
- Öğle yemeği saat 12'de burada.
Ребята, налетайте на обед.
Çocuklar, öğle yemeğinizi alın.
- Кроме того, она согласна со мной, что мы должны иметь возможность уходить из академии на обед, особенно если в двух кварталах от нас есть кафе "Чипотле"
Bir de öğle yemeği için kampüs dışına çıkabileceğimiz fikrine vardı özellikle de iki sokak uzaklıkta Chipotle olduğu için.
А ещё, поскольку мои родители управляют школой, то я должен иметь право на привелегии, например бесплатный обед.
Bir de ailem yönetici olduğu için özel muamele görmem gerektiğini söyledi, mesele öğle yemeğinde.
- Это его обед.
Adamın öğle yemeği.
Думаю, приличный обед и хорошая, крепкая выпивка взбодрят нас.
Bence güzel bir yemek ve sert bir içki ikimize de iyi gelir.
Ой! Кто-то забыл принести мне обед!
Birileri bana akşam yemeği getirmeyi unuttu!
Думаю, она бы хотела, чтобы церемония прошла в её церкви. И потом какой-нибудь простой обед.
Aslında kilisede dinsel bir tören isterdi ama sen yemekten sonra sıradan bir şey olsun dersen...
Просто зашел по пути на обед.
Yemeğe çıkmıştım, bir uğrayayım dedim.
Брось, обед же. Расслабься!
Öğle yemeğindeyiz, sakin ol.
Обед!
Öğle yemeğindeyiz!
Куда ты? Обед!
Öğle yemeği diyoruz!
Завтра "Уэйн Энтерпрайзис" устраивает благотворительный обед.
Wayne Girişimcilik yarın hayır yemeği veriyor.
Наш последний семейный обед.
Son bir aile yemeği.
Думал пригласить тебя на обед прежде, чем ты исчезнешь завтра.
Yarın kayıplara karışmadan önce seni bir akşam yemeğine... -... götürürüm diye düşündüm.
Исходя из процесса пищеварения, обед был в районе трех часов дня.
Sindirime bakılırsa, sabah üç sularında yenmiş.
Я готовил обед Майклу Винсенту, порезался и прилепил пластырь.
Michael Vincent'a yemek hazırlıyordum parmağımı kestim, yara bandı yapıştırdım.
Пап, а когда будет готов обед?
- Baba, yemek ne zaman hazır olacak?
Почти обед.
Yani, neredeyse öğle yemeği vakti.
Я не знаю, чего бы съесть на обед.
Akşam ne yiyeceğimi bilmiyorum.
Обед! Слушай, Питер сможет продать эти книги каждому ребёнку Америки.
Dinle, Peter bu kitabı Amerika'daki her çocuğa ulaştırabilir.
Если не сидится, сходи собери грибов на обед.
Bir şeyler yapmaya o kadar hevesliysen neden gidip akşam yemeği için biraz mantar toplamıyorsun?
Каждые несколько недель он проверял, всё ли у меня хорошо, а в годовщину смерти моего отца он приглашал меня на обед.
Bir kaç haftada bir arar ve her yıl babamın ölüm yıldönümünde beni yemeğe götürürdü.
На завтрак у меня были гренки, бигос - на обед.
Sabah kuru tost, öğlen de Bigos yedim.
Обед готов.
Yemek hazır.
Джоан заказала тебе обед.
Joan'a senin için öğle yemeği almasını söyledim.
Ну всё, я на обед.
Tamam, ben yemeğe gidiyorum.
Обед готов!
Yemek hazır.
- Это обед, или мой рот слишком уродлив, чтобы класть в него еду?
Yemek mi yiyeceğiz yoksa ağzım yemek yemek için çok mu çirkin?
На восточном побережье обед через час - люди умрут!
Bir saate kalmadan doğu yakasında yemek saati gelecek.
Ты упаковал свой обед.
Öğle yemeğini kendin paketledin.
Это мой полдник и обед. Прости. дружище, но мне нужна твоя голова.
Özür dilerim dostum ama bir konuda fikrini almam gerek.
Это было во вторник в обед.
Perşembe öğleden sonraydı.
Пока ты там сжигал мой обед, заглядывал Нейтан.
Sen orada benim öğle yemeğimi yakarken Nathan uğradı.
Я так понимаю, в обед ты предпочитаешь выпить.
Bu, öğle yemeğinde içki içmeyi tercih ederim demek oluyor sanırım.
Хорошо, скажи, что есть совпадения по ДНК — и с меня обед.
DNA veri tabanından bir şey çıktı dersen sana yemek ısmarlarım.
Я не могу в обед обойтись без тубзика!
Hayır ya, hayır. Sıçmadan bir sonraki araya kadar bekleyemem!
Обед на восточном - через десять минут!
- AGID buna müsaade etmez!
Я опаздываю на обед.
- Yemeğe geç kaldım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]