Овец traduction Turc
411 traduction parallèle
Когда на улицах горы трупов. Когда беспощадная Смерть поджидает вас у каждого угла. - Когда людей забивают как овец!
Cesetler sokakta yığılırken... her köşe başında ölüm karşına çıkarken ve insanlar koyun gibi kurban edilirken!
Он искал потерявшихся овец.
- Kayıp birkaç koyunun peşindeymiş.
Но не расстраивайся. Ведь его предки пасли овец в долинах Боснии,
Ama lütfen üstüne alınma ne de olsa benim atalarım
А я тогда разводил овец.
O zamana kadar güzel bir koyun çiftliği işletiyordum.
Построить новый хлев, купить ещё овец... 50, а может сотню.
Yeni bir ahır yapar, daha çok koyun alırsın, belki 50 veya 100 koyun.
Я хотел... купить овец... и всё такое...
O parayla koyun falan alacaktım.
Стадо жалких овец!
Seni sefil yaratık!
Кто-то мог спокойно смотреть, как пастух пасет овец.
Başkaları, bir çoban ve koyun sürüsüne kırsal bir güzellik diye bakıp geçebilir.
Они способны только овец красть.
Koyun hırsızı bir millet.
- Не знаю. Несчастный Сансе так любит своих овец, что их запах следует за ним повсюду.
- Zavallı Sance kalesini çok severdi Bu yüzden gelen herkesi koklardı.!
Да не лучше и ты своих овец сюда?
Sen de koyunlarını getirsen, buraya koysan fena mı olur?
Никто не помог, а теперь овец...
Kimse yardım etmedi, şimdi de koyunları...
А у меня вчера волки задрали двух овец.
Dün kurtlar, iki koyunumu yedi.
От того, что эта дура читать научиться овец у меня не прибавится.
Bu aptal kız okuma yazma öğrenecek diye ben koyunlarımdan olacağım.
У тебя своих овец нету.
Senin koyunun yok nasıl olsa.
Высоко на холме паслось стадо овец.
Yüksek bir tepede Bir keçi çobanı yaşarmış
Он бывает здесь каждый день, летает одним и тем же маршрутом, словно стадо овец
Buraya her gün geleceksin, ayılar her zaman aynı yolu izler, koyunlar gibi..... sonra da kurt gelir..
Волки бегают здесь тоже, ища больных овец или раненых. Вот сало, и лезвие, ты помещаешь лезвие в сало.
.. kuzu hasta mı, yaralı mı yada... şişman mı diye..
Вот мы здесь, на этой планете овец.
Burada koyunlar gezegenindeyiz.
Я достаточно плохой, чтобы быть военачальником, но править стадом овец!
Yönetici olmak zaten kötü, bir de koyunları yönetmek!
А ты снабдишь нас стадами овец и свирелями, чтобы мы играли на них, и шкурами, чтобы мы смогли одеться?
Ve sen de bize koyun sürüsünü ve çalacağımız flütü sağlayacaksınız ve giyeceğimiz postları?
Мы можем не дождаться помощи, слишком далеко. Или хотите провести вечность на коленях и выпасая овец?
Belki de sonsuzluğa dek yaşama düşüncesi, dizlerini bükerek kuzu gütmesi sana cazip geliyor?
Я был на ферме и ласкал там овец и лошадей.
Kuzular ve atlarla oynamak için bir çiftliğe giderdim.
Они уже трех моих овец украли.
Benim üç koyunumu aldılar.
А что насчет овец?
Koyuna ne oldu?
Олсон нашёл 8 своих овец убитыми и растерзанными.
Olsson, koyunlarından sekizini sakatlanmış ve öldürülmüş hâlde buldu.
Господь призвал душу твою в лоно свое... созывающий овец своих на закате дня.
Simone Choule, tanrı seni çobanın gün sonunda koyunlarını ahıra toplayışı gibi bağrına aldı.
" Горе пастырю, который оставил овец паствы.
"Onun koyunlarını yüzüstü bırakan çobana acı."
На холмах пасется много овец.
Tepelerde çok koyun var.
Я б ему не доверил пасти двух нарисованных овец.
Bir saat bile vermezdim ona.
Когда пастухи стригут овец, это тоже гипноз.
Çobanların koyunları kırpması. Anladın mı? Bu da hipnozdur.
12 месяцев на выпас овец и отдраивание портретов членов королевской семьи, а теперь это, ублюдок!
12 ay koyunların peşinde koş, kraliyet ailesi portrelerini düzenle, şimdi de bu! Piç herif!
Вас трое, да, ещё стадо овец - уже толпа.
Siz üçünüz ve sürü, fazla kalabalıktı.
- И ее игривых овец.
Üzerine saldıran kırlangıçlarını...
Он пас овец своего отца, когда услышал эту строфу из Евангилия :...
İncil'den duyduğu mısralar o zamana denk geliyordu :
За его домом есть сарай, где полно овец.
Evinin altında bir baraka dolusu koyunu var.
Это был пастух, и возле него, отдыхая на обжигающей земле лежало штук тридцать овец.
Bir çobandı, yanında da kavurucu toprakta dinlenen otuz kadar koyun yatıyordu.
От открыл загон и выпустил овец пастись.
Koyunlarını ağıldan dışarı salıp onları otlatmaya götürdü.
Саженцы, которые он защищал от овец заградительным забором, были прекрасны.
Bakmaya kıyılmazdı. Demesine bakılırsa, toprak yüzeyinin hemen altında nem olan vadiler için de huş ağaçları düşünüyordu.
Он избавился от овец, потому что они портили его деревья.
Fidanları için tehdit oluşturmaları hasebiyle koyunlardan el çekmişti.
Овец держат в стаде.
Ve koyunlar kesilir.
В этих горах наверное 20 тысяч овец, а у нас только тарелка морковки.
Bu yanardağlarda 20,000 kadar koyun olmalı, ama bizim sadece bir tabak dolusu havucumuz var.
Я встречала овец, которые могли бы перехитрить тебя.
Seni zekasıyla alt edecek koyun bile tanıyorum.
Тот страшный червь стал часто жрать коров, баранов и овец... потом глотать детей живьём, когда пора им спать.
# 9834 Bu korkunç solucan sık sık inek, kuzu ve koyun yermiş # 9834 # 9834 Uykuya yatan bebekleri de canlı canlı yutarmış # 9834
Но вышел Джон, нагнал ту тварь... разрубил напополам... чем прекратил поедание детей и овец, баранов и телят.
# 9834 Bu yüzden John canavarı yakalamış # 9834 # 9834 ve onu ikiye bölmüş # 9834 # 9834 Geç olmadan bebeklerin, koyunların ve kuzuların yenmesi son bulmuş # 9834
Теперь узнали вы, как весь народ по обе стороны запруды... потерял овец и сон и жил в смертельном страхе.
# 9834 Gölün her iki tarafındaki ahalinin durumu malum # 9834 # 9834 Zarar gördüler, uykusuz kaldılar ve ölüm korkusuyla yaşadılar # 9834
Там мало людей, но зато полно овец, которых ты так любишь.
Neredeyse hiç insan yok. Bir sürü koyun var. Çok seversin.
Этот айовец из Веймут Трап?
- Hawkeye indi mi?
или как гонят овец.
Billboardların değiştirilmesini ya da koyunların geçişini izlerdik.
- Да, я был одной из его овец.
Evet!
Он оставил овец под присмотром собаки и зашагал к месту, где я стоял.
Koyunlarının otlağı vadi derinliklerindeydi.