Остыло traduction Turc
111 traduction parallèle
- Мы так долго ждем, что всё остыло.
- Sizi bekliyoruz. - Tamam anne.
Ешь, пока не остыло.
Soğutmadan bitir.
Я для вас кое-что вкусное приготовила, надеюсь еще не остыло.
Size yemek için sıcak ve güzel şeyler yaptım.
- Пока не остыло.
- Çok teşekkür ederim.
- Ешьте, пока не остыло.
- Sıcakken ye.
Ешьте, пока не остыло.
Soğumadan yiyin bunları.
Выпейте, пока не остыло.
Hala sıcakken iç.
- Тело ещё не остыло, приятель.
- Ceset daha soğumadı.
у тебя молоко остыло.
Sütün soğumuş.
- Засунь в лёд. Пригляди чтоб остыло.
Soğuk olmasını sağla.
Что, остыло, да?
Ne, çok mu soğuk?
Тело ещё не остыло, а она уже покупает давилки для чеснока.
Daha cesedim soğumadan gidip, sarmısak sıkacağı alıyor.
Наверное, уже всё остыло.
Şimdiye kadar soğumuştur.
"Он взревел - его сердце остыло".
Ve kükrer vicdansız bir yüreğe.
Спать с бедной вдовой, когда тело её мужа ещё не остыло в могиле.
Daha kocasının cesedi soğumadan dul kadıncağızla yattın demek. - Sence yanlış mı?
- Смотрите, чтоб не остыло.
Bunu sıcak tut.
Антония, выпей, пока не остыло.
Antoino hala sıcakken içsen iyi olur.
Всё остыло, надеюсь.
İsteksizdi, umarım.
Нужно, чтобы немного остыло.
Biraz soğumasına izin verelim, ha?
Моя вина, что все остыло.
Yani benim suçum.
Ведь тело еще не остыло!
Daha vücudu bile soğumadı.
Обещайте, что поедите, пока не остыло! Хорошо?
Sadece piştiği zaman yiyeceğine dair bana söz ver.
" "ы не умер, пока твоЄ тело не остыло".
Sıcak ve ölü olmadığın sürece ölü değilsindir.
Да и смысла ждать уже нет, все остыло...
Eğer onunla sadece oynayacaksan... soğuması için bir neden yok...
Как сказать на местном диалекте, "Ешьте, пока не остыло"?
"Sıcakken ye" yöresel ağızda nasıl söylenir kim söyleyecek?
Так, пора отложить эту штуку и съесть свой заказ на розовом блюдечке, пока всё не остыло.
O şeyleri kaldırma ve soğumadan özel menülerinizi yeme zamanı.
Ты лучше ешь, пока не остыло.
Soğumadan yesen iyi olur.
Дело остыло, но тут мы нашли ресурс... другого русского, сказавшего, что имеет доступ к досье Неского.
Biz bir kaynak bulana kadar olay kapandı. Bu kaynaksa, Neski dosyalarına girişi olduğunu iddia eden bir başka Rus'tu.
Нам, наверное, надо поесть, пока не остыло...
Soğumadan yesek iyi olacak.
Ну, вот, чудесно, уже остыло.
Pekala Myles, işte oldu. Biraz soğusun.
- Всё остыло.
Bu soğuk.
Отнеси им, пока не остыло.
Soğumadan götürüp versen iyi olacak.
Давно всё остыло, правда?
- Hayır, soğudu.
- Блюдо остыло. - Остыло?
- Ne demek geri gönderdiler?
Ешьте, пока не остыло.
Sıcakken yiyin.
Она вернулась домой в 3 : 30, нашла мужа, лежащего на полу в кухне, тело еще не остыло, три колотые раны.
Eve 3 : 30'da gelmiş, Kocasını mutfakta, yerde üç kere bıçaklanmış olarak ölü bulmuş
( Суния ) Давайте поедим, пока не остыло.
Soğutmadan yiyelim.
Тело отца еще даже не остыло.
Babamın cesedi daha soğumadı bile.
Тело Барта еще даже не остыло.
Bart'ın bedeni bile daha soğumadı.
Если ты их уложишь спать, мы сможем поесть, пока все не остыло.
Onları yataklarına sokabilirsen, her şey soğumadan yemeğe başlayabiliriz.
Пойду писать, пока не остыло.
Hızlıca notlarımı yazayım.
Давай, ешь, пока не остыло.
Haydi, soğumadan ye.
Тело ещё не остыло.
Bedeni hâlâ ılık.
Налетайте, пока не остыло!
Hazır sıcakken al bakalım.
Ник, ты пообщайся с парнями, а я отнесу блюдо, пока оно не остыло.
Nick, sen çocuklarla konuş. - Yemek hala sıcakken götüreceğim, tamam mı? - Tamam.
Наше солнце остыло, пока я путешествовал к звездам.
Seyahat etmek için yıldızlara gittiğimde güneşimiz buz döndü.
Ешь, пока не остыло.
Baştan savma yıkadıysan, layık olduğun şekilde davranmaya mecbur kalacağım.
Нет, всё остыло.
Hayır, her şey soğudu.
- Остыло все, снова греть?
- Yemek soğudu, ısıtmam gerek.
пока не остыло.
Soğumadan ye.
- Ешь, пока не остыло.
- Al, soğumadan.