Ревёт traduction Turc
66 traduction parallèle
Почему она ревёт?
- Neden böyle ağlıyor?
Я рассказывал, как ревёт лесной пожар, когда несётся... - Заткнись. -... на бешеной скорости?
Bir orman yangınının dağdan aşağı saatte 95 kilometre hızla ilerlediğinden bahsettim mi?
Эта плакса-племянница ревёт наверху и не хочет выходить.
O çatlak yeğen yukarıda ağlıyor ve aşağıya inmek istemiyor.
Нормально, уже не ревёт.
Gözyaşlarının sel olması dışında iyidir.
Когда у меня вновь начинаются приступы этого безумия... Когда я слышу, как ревёт стадион во время игры... Когда все звонят мне и просят, чтобы я слез со своего дерева...
Ve aklıma geldiğinde, inanki hâlâ geliyor, bu delilik maç günü stadyumun uğultusunu duyduğumda kalabalık âdeta inimden çıkmam için beni çağırıyor.
Она сидит в туалете и ревёт.
Şu an banyoda, ağlıyor.
Один кричит, Он очень счастлив Другой ревёт страстным криком
Biri mutluluktan bağırıyor Diğeri zevk çığlığı atıyor.
Стоит только упомянуть SAMCRO - так Донна вся ревёт.
Sam Crow adını ağzıma bile alınca Donna hıçkırıklara boğuluyor
Вы только послушайте, как ревёт толпа!
Şu tezahüratlara bir bakın.
А вдруг она сейчас сидит дома и ревёт в три ручья?
- Zırlaya zırlaya intihar mı etmiştir sence?
Послушайте как ревёт толпа!
Halkı nasıl da ateşliyor!
волны плещутся и мотор ревёт муге Вигге муге Вигге чух-чух-чух это наша матросская песенка
dalga vurur ve motor ses çıkartır mug Vigge mug Vigge choo-choo-choo işte bu bizim denizci şarkımız
Ревёт.
Ağlıyor!
Хонда мчится по тоннелю метро, поезд её вот - вот настигнет, он всё оглядывается и оглядывается, поезд ревёт ему в лицо.
Bir Honda metro tünelinde yardırıyor. Tren de arkasında, lastiğine değecek neredeyse. Dönüp arkasına bakıyor tren de tüm gürültüsüyle peşinde.
Он ревёт.
Anırıyor.
Он ревёт?
Anırıyor mu?
Публика ревёт.
Taraftarlar kükrüyor.
- Эддисон ревёт, а Наоми...
Addison acı çekiyor, Naomi ise...
а я в это время живу через картонную стенку от семьи неандертальцев, и у этих неандертальцев не ребёнок, а сирена воздушной тревоги. Каждый вечер ревёт, блядь, как при атаке на Перл Харбор.
Ne diyeceği belli ve sızlanan milyoner dj'lerin ünlüleri eleştirmeleri veya hayatlarının zorluklarından bahsederken, ben incecik duvarlı bir dairede normal bir bebek yerine her akşam sanki "Pearl Harbor" mış gibi bir çeşit siren sesi çıkaran bir bebek doğurmaya karar vermiş neandartal komşularımla yaşamak zorundayım.
А толпа от него просто ревёт!
Dansı gören kalabalık adeta çılgına dönüyor.
Ревёт.
Haykırıyor.
Кто из вас ревёт страшнее всех?
Şimdi hanginiz bana en korkunç kükreyişi yapabilir bakayım?
Приехали, она ревёт.
Oraya vardığımızda ağlıyordu.
Чарли Вестен забивает мяч, и толпа ревёт.
Charlie Westen smacı basıyor ve kalabalık çıldırıyor!
Вы сидите здесь, вся такая счастливая, а он сидит дома и ревёт как белуга.
Sen mutlu şekilde burada oturuyorsun ama çocuk evinde sefil bir halde ağlıyor.
[ревёт] морти : эээ... погоди у нас с ним какие-то отношения я думаю, что они просто такие я думаю, что они просто хорошие ребята.
Bir dakika, onunla bir alakamız var mıydı hiç? Galiba sadece öyleler? Onlar iyi elemanlar galiba.
Пасадена ревет от восторга.
- Pasadena'dakiler ona bayıldılar.
Слышишь, как ревет лес?
Kükremeyi duydun mu?
Что говорит? Ревет, ревмя ревет. То закричит - "Ромео", то - "Тибальт".
Bir şey demeyip devamlı ağlıyor, bazen Tybalt'ı anıyor.
( ревет музыка ) ( перекрикивая музыку ) Ну, вот и пришли.
Evet, İşte burası.
Прислушайся, как ревет ее мотор.
Lanet olsun.
[Ревет]
Aslında sekiz tane üretildi.
Ух ты. [Громко ревет] Порядок?
- Tamam mı?
Затем он ревет всеми силами своих легких эту бестолковую, детскую мелодию.
Sonra ciğerlerinin tüm gücüyle bu aptal çocuksu melodiyi haykırıyor.
Вспомнил, как ревет стадион при удачной игре моих спортсменов.
Oyuncum iyi oynadığında stadyumdan yükselen sesler gibi.
- А почему бы и нет? [Ревет двигатель]
Neden olmasın?
Там Вы увидите большого оленя, который ревет и бодается, направо и налево.
Büyük kızıl geyiğin bağırdığını görürsünüz.
Микаэль исчез, и его жена ревет в моей комнате.
Gitti, karısı da çok öfkeli. Benim odamda.
Вот он. Толпа ревет.
Kalabalığı yararak geliyor.
- Малыш, тише. - ( ребенок ревет )
Sessiz ol çocuk.
Больно было дышать, зато когда толпа ревет ты просто забываешь обо всем..
Nefes aldığım zaman acıyordu ama o kalabalığın arasındayken buna dayanıyorsun.
Потому, что слегка проблематично дрочить когда за стеной ревет телевизор.
Çünkü duvardaki televizyonun sesi dikkatini dağıtırken 31 çekmek hiç rahat olmuyor Dean.
Он ревет каждую ночь.
Her gece ağlayıp duruyor.
Что не по нему - сразу ревет.
Hiçbir şeyden hoşlanmaz, her zaman homurdanır.
Его движок ревет, на газ он жмет Он никогда не устает
Motoru gürlüyor, gazı köklüyor Benzini hiç bitmiyor
Ты влезаешь, ревет сигнализация, у тебя три минуты.
Biniyorsun, sirenleri duyuyorsun, Üç dakikan var.
— Нет. Зато ревет, мама не горюй.
- Hayır ama ağlamakta üstüne yoktur.
[снаружи ревёт мотор] Поехали!
Gidelim!
[кричит ] [ бактерия ревёт] морти : о, господи, пути!
- Tanrım, rayda!
Не моргнув и глазом, капитан ревет :
Her zamanki sakinliğini koruyan kaptan seslenir...
Она постоянно ревет.
Sürekli ağlıyor.