Редкий traduction Turc
621 traduction parallèle
Это не плохо, но настоящее чувство - тут редкий гость.
Ama bu gerçek aşk değil, sadece bir kaçıştır.
Когда ботаник находит редкий цветок, он издает клич ликования.
Bir çiçekçi nadir bir çiçek bulduğunda, zafer narası atar, değil mi?
Мне нужен редкий человек.
Benim evleneceğim kişi, hiç görmediğim biri olmalı.
Ты совсем не понимаешь какой редкий этот дом?
Böyle evlerin ne kadar zor bulunduğunu bilmiyor musun?
Сэр, в этом кольце черный камень, сапфир. Очень редкий.
Efendim, bu yüzükteki, siyah safir taş çok nadir bulunur.
Доктор сказал, что у меня редкий случай.
Doktor benim tek örnek olmadığımı söyledi.
Это редкий случай в истории итальянского суда... когда процесс вызывает такой живой интерес.
İtalyan hukuku tarihinde çok az dava, bu kadar heyecan uyandırmıştır.
Это редкий случай, странно, что он произошёл.
Neredeyse 40 derece. Çok nadir bir vaka ama olabilir.
Сегодня редкий космический корабль по призыву Морока.
Bu gün, Morok ihtiyacının geçici uzay gemisi.
Редкий минерал топалин, важный для жизненных систем планетоидных колоний, был обнаружен здесь.
Asteroit kolonilerinin yaşam desteği için hayati olan ve az bulunan topalin minerali burada fazlasıyla bulundu.
Воздух на мостике уже, должно быть, довольно редкий.
Havanızın şu ana kadar bayağı zayıflamış olması gerek.
Вирус, который вам нужен, очень редкий.
Aradığınız virüs çok ender rastlanan cinsten.
Китайское, очень редкий цвет : бычья кровь.
Çini, çok nadir bir renkten.
Поскольку мы в это верим... то вы получаете сегодня от нас редкий дар... смерть мученика.
Yaptığın şeye inandığın için, sana bugünlerde az bulunur bir hediye bahşedeceğiz : Bir şehit ölümü.
"Она - как редкий драгоценный камень" - ответил Гоффредо
"O ender bir mücevher", diye yanıtladı Goffredo.
Еще будучи ребенком, она демонстрировала редкий талант к музыке и все предсказывали ей блестящее будущее.
Çocukluğundan itibaren, müziğe olan yeteneğini göstermeye başlamış. Herkes onun parlak bir geleceği olduğunu söylermiş.
Для маленьких девочек это редкий случай.
Küçük bir kız için oldukça nadirdir.
Крайне редкий случай, правда?
Tabii alışılmamış bir şey.
Самый большой и редкий из видов волков.
En büyük ve az rastlanan kurt türü.
Много лет, он всегда приносил ей очень редкий цветок
Yıllarca ona nadir bir çiçeği getirirdi :
Ты редкий шмок.
Seni adi hergele.
Очень редкий вид сверхпродуктивного производителя.
Flanders ile Belier des Charentes melezi.
Не понимаешь? Я даю тебе шанс остаться в живых. Редкий случай.
Anlamıyorsun, sana yaşaman için bir şans veriyorum ki bu burada çok görülmedik bir şeydir.
Стать матерью живого бога - редкий удел.
Sana bir şey söylememe izin ver. Yaşayan bir tanrının annesi olmanın birçok ayrıcalığı var.
Очень редкий.
Çok nadirdir.
Редкий визит.
Nadir ziyarete geliyorsun.
Такой Никита был псарь. Редкий был человек.
Gurur duyulacak işte öyle bir adamdı.
У вас редкий случай.
Sen ayrı bir vakasın.
Зануда. Редкий зануда.
Sıkıcı, çok sıkıcı.
Какой-нибудь редкий вид из зоопарка?
Hayvanat bahçesinden bir şeyler mi?
Редкий маркиз де Сад, чувак.
Nadir bulunan Marquis de Sade dostum.
Редкий маркиз де Сад.
Nadir bulunan Marquis de Sade.
Гастингс, этот чайный сервиз не только "оригинальный", - это очень редкий экземпляр.
Hastings, bu çay seti sadece hoş değil ayrıca paha biçilmez ve nadir.
Куп, она редкий, удивительный человек.
Coop. Sence de, kıymetli ve nadir bulunan bir şahsiyet değil mi?
Твой муж редкий трус, Кэти?
Sana bu sütü bozuk ödlekle mutluluklar dilerim, Cathy.
У него редкий вид иммунодефицита в крови.
Kanında, nadir bulunan bağışıklık yetersizliği hastalığı var.
Редкий кристальный элемент, который может быть сильным источником энергии.
Güçlü bir enerji kaynağı olabilecek ender bir kristalize element.
К тому времени, когда растение отцветает, смола превращается в редкий и красивый камень.
Çiçeklenme solduğunda, reçine sertleşerek nadir ve güzel bir mücevhere dönüşür.
Это редкий тип дельфина — афалина.
Çok ender rastlanan topburun yunusudur.
И это не камешек, это редкий, красный янтарь вырезанный в виде треугольника.
Ve o bir çakıltaşı değil. Ender bulunan turuncu bir kehribar.
Я нашёл редкий камень на дне бассейна Снежка.
Snowflake'in havuzunda ender bir taş buldum.
- Удивительный матч. - Действительно, редкий в своём случае.
Boks sporunu yerinden oynatmalı.
Чрезвычайно редкий, и чрезвычайно дорогой.
Çok nadir ve çok pahalı.
Женщинь * в домах свиданий редки.
Bu tip evlerde çalışan kadınlar nadir.
Редкий экземпляр.
Ender rastlanan tarzda.
Вы очень редкий человек :
Siz nadir bulunan insanlardansınız, hassas ve cömert.
Это редкий случай.
İstisnai bir durum.
Дело было очень шумным, потому что в нашем городе убийства довольно редки.
Şehrimizde cinayetler bir hayli yaygın olduğu için karışık bir davaydı.
Вы любезны, мадам Хайверинг. Шотландские куропатки у нас в стране редки.
- Çok naziksiniz, Madam Havering ama çulluklar benim ülkemde çok nadirdir.
"Хорошие клиенты так же редки, как и латина. Дорожи ими".
"İyi müşteri latinum kadar az bulunur, kıymetini bilin."
Омикрон частицы невероятно редки.
Omikron parçacıkları inanılmaz derecede nadirdir.