Соловей traduction Turc
152 traduction parallèle
- Что это : соловей?
- Bu şey de ne böyle, bülbül mü?
* * Пой, пой, соловей
Şarkı söyle, tatlı bülbül
* * Пой, пой, соловей
Ah, şarkı söyle, tatlı bülbül
* * Пой, пой, соловей
Şarkı söyle, tatlı Bülbül
концерт. * * Пой, пой, соловей
Şarkı söyle, tatlı bülbül
Зато она поет, как настоящий соловей.
Ama bülbül gibi şarkı söyler. Altından bir gırtlağa sahip.
"Женщина-соловей".
"Bülbül Kadın".
Поверь, мой милый, это соловей!
İnan bana aşkım, o bülbülün sesiydi.
Кажется, это соловей. Он приплыл сюда на каком-то круизном лайнере.
Sanırım bir bülbül, Cunard ya da White Star Line gemisiyle gelmiş olmalı.
Весной отрядом Борисова была разгромлена банда атамана Соловейко.
İgor ne yapılacağını bilir. Bildiğiniz gibi, geçen sonbaharda Borisov'un birliği Ataman Soloveyko'nun çetesini dağıttı.
Тебя не жаворонок всполошил, А соловей. Он по ночам поет... На том гранатном дереве.
Kulağının ürkek boşluğuna işleyen bülbüldür, tarlakuşu değil.
Поверь мне, Любимый, то всего лишь соловей.
Şu nar ağacında öter her gece. İnan bana sevgilim, bülbüldü öten. "
-... как соловей.
- Nasıl bilebiliyorsunl
"Соловей".
Bülbül...
Любек, мой славный соловей ты только что пропел мне о прибыли в 190 тысяч долларов.
Lubeck, seni muhteşem gözü keskin insan 190.000 Dolar kar yaptım demektir.
Пела, как соловей, когда я ей засаживал.
Benimle birlikteyken bülbül gibi şarkı söylerdi.
Настоящий соловей...
- Gerçek bir bülbül.
Тем вечером, в саду, когда соловей еще свистал.
O bahçede Bülbül hala şarkı söylerken
Эй, соловей!
Hey, Aqualung!
Она поёт как соловей.
Kızım bülbül gibidir.
Соловей пел песню...
Bir gece perisi şarkı söylüyordu...
Этот соловей из Флоренции начинает меня доставать.
Bu florance nightingale rolleri cidden sinirlerimi geriyor.
Зеленушка и коноплянка Соловей и дрозд
İspinoz kuşu, ketenkuşu Bülbül, karatavuk
# И соловей пел на площади Баркли... #
# Ve bir bülbül Berkeley meydanında şarkı söylüyordu... #
Скоро свидимся, мой маленький соловей.
Görüşürüz, küçük bülbülüm. Kızları olan yaşlı adam Venedik'te. Hepsini bu öğlen gördüm.
Всё это лишено смысла. Как соловей поёте.
- Bu sonu olmayan bir yol.
Это был соловей.
Ben ne gördüğümü biliyorum, bülbüldü.
Бессмертным ты был создан, соловей!
Sen ölmek için gelmemişsin dünyaya, ölümsüz kuş!
Исчезла музыка – и был ли соловей?
Hayal miydi bu, rüyadan mı uyandım?
Мерттвое тело принадлежит Гарриет Соловей
Ceset Harriet Soloway'inmiş!
Выяснилось, что куда бы не пошла Гэрриет Соловей, у нее везде уже была репутация.
Harriet Soloway'in, gittiği her yerde oldukça ünlendiği ortaya çıktı.
Терпеливо приветствовал всех членов семей, пел как соловей.
Karşılama odasında ailelere karşı nazik davranır bülbül gibi şakırdı.
Давай ты слезешь, а? А потом знаешь, что? Пойдём, послушаем, как поёт соловей, а?
İn de bülbülü dinlemeye gidelim.
- Соловей, да? - Да.
- Bülbül, evet.
Не жаворонок это, а соловей твой робкий слух встревожил.
Az önce işittiğin, o korku dolu kulaklarını delip geçen ses bülbülün sesiydi, tarla kuşunun değil.
Не соловей, а жаворонок пел.
Tarla kuşuydu o, sabahın habercisi, bülbül değildi.
Однажды Соловей, всегда Соловей, так ведь?
Geleceğiz. Bir kere Warbler oldun mu, daima Warbler'sındır.
Его Соловей.
Bülbülü.
"Это пел живой соловей. Он сидел за окном на ветке,"
"Bu, dışarıda bir bahar dalına konmuş küçük bir bülbüldü."
Это был соловей.
Bülbüldü.
"То жаворонок был, предвестник утра, - Не соловей."
"Tarlakuşuydu, sabahı müjdeleyen, bülbül değil."
"Поверь мне, милый, то был соловей."
"İnan bana, aşkım, o bir bülbüldü."
Была песня, а ты, Блейн-соловей, Просто убил ее.
İçimde şarkı söyleme isteği vardı, Blaine Warbler ve onu öldürdün.
Что ты думаешь делать, Блейн Соловей?
Ne yaptığını sanıyorsun, Blaine Warbler?
Блейн Соловей?
Blaine Warbler?
Поздравляю, Блейн Соловей.
- Tebrik ederim, Blaine Warbler.
А где был Круглолицый Соловей?
Ay Suratlı Warbler neredeydi?
- Он знает спектакль, поет как соловей, и в его глазах есть некое театральное безумство, которому невозможно обучить.
- Oyunu biliyor, bülbül gibi şakıyor ve gözlerinden doğuştan gelen teatral bir çılgınlık akıyor.
Он запоет совсем скоро, если еще не запел, как соловей.
Şakımaya çoktan başlamadıysa başlar. Bir bülbül gibi.
Если захочешь петь, будешь как соловей.
Şarkı söylemek istersen bülbül gibi şakarsın.
Поет, как соловей.
Bir kuş gibi şarkı söylüyor.