Травы traduction Turc
844 traduction parallèle
Да, побольше камыша и травы на подстилки.
Evet, yataklar için biraz daha sazlık ve ot getir. Peki.
Даже пучка травы нигде не было видно... ни куста... ни насекомого...
Çimler birden kesilmiş, değil bir çalı, hatta bir böcek, hiçbir şey yoktu.
Тише воды ниже травы.
O kadar soğukkanlı ki tereyağını bile eritemez.
- На вашем месте, доктор, я бы сидел тише воды, ниже травы.
Eğer yerinizde olsaydım doktor, bir süre ortalarda gözükmezdim.
Старорежимная деревенька. Клевая речка с лодочками. Поля травы и риса.
Eski bir köy, üzerinde kayıklar olan güzel bir nehir, yeşil çayırlar ve çeltik tarlaları.
Скоро здесь не будет ни черники, ни травы.
Yakında buralarda ne böğürtlen ne de tek bir ot kalacak.
А поскольку жизнь человека стоила дешевле травы, подобное преступление считалось несчастным случаем.
Bir insanının hayatı ottan daha değersiz sayılırsa bu bir suç değil, savaş kaybı olarak görülüyordu.
Представляю, как там много деревьев, травы, ручьёв.
Orada bir sürü ağaç, çimen ve dere olduğunu hayal ediyorum.
Они носят юбки из травы и кокосовой скорлупы.
Sazdan etekler ve Hindistan cevizi kabuğu var.
- Вот листья и немного сухой травы.
- İşte, biraz yaprak ve kuru çimen.
Положи ещё листьев и травы. Думаю, начинает действовать.
Biraz daha yaprak at üstüne, sanırım işe yarıyor.
Огромные заросли травы.
Uçsuz bucaksız bir otluk.
Лошади едят траву. Травы вокруг полно.
Ot etrafta çok var.
В основном травы.
Şifalı otlar.
Она постоянно приносила ей разные травы, ну там приправы всякие, которые сама выращивала.
Castavetlerin arkadaşıydı. Yemeklerinde kullanmak için türlü türlü otlar yetiştirirdi.
Насколько я знаю, Минни выращивает травы.
Minnie Castavet'in bitkileri var.
Сырое яйцо, желатин, травы.
Çiğ yumurta, jöle, otlar.
И корень и кое-какие еще травы.
Biraz ondan da var, başka şeylerde.
Они изучают корни и травы.
Onlar kökleri ve bitkileri öğrenmişler.
Вкус, как у древней травы.
Tadı eski çağlardaki baharatlara benziyor.
"Здесь травы заглушают сердца стук".
"siyah elbisemin altındaki kadın"
Это тишина, или запах травы, или свежесть прохладной воды.
Şu sessizlik, şu yeşilliğin rayihası, şu ışıl ışıl suyun serinliği.
ƒолжно быть травы в этом году богатые.
Otlar bu yıl çok gür çıkmış olmalı...
Как змеи ползущие средь травы.
Ortadan kaybolmaya çalışıyorsun, demek.
Так что я начала с самых простых : ростбиф, старые книги... скошенной травы и мексиканской свинофермы. О!
En kolayından başlayalım - rosto, eski kitaplar, biçilmiş çim ve Meksika çiftliği.
Как ты думаешь, много он ест травы?
Bu koyun çok ot yer mi sence?
Уверен там будет достаточно травы.
Ona yetecek kadar ot olduğuna eminim.
под летним небом собирая местные травы и образцы минералов.
Uzmanlık dalıma göre güzel bir okulda Yunanca dersi verebilirdim ancak burada sıcağın alnında el değmemiş savanalarda dolaşıp yöresel otlar ve mineral numuneleri toplamaktayım.
Согрешить можно против пучка травы.
Bir tek çimen yaprağına karşı bile günah işleyebilirsin.
Так что подумали, может, у тебя найдется, а, вдруг, чуть-чуть травы-то, немножко?
Senden biraz mal alabilir miydik?
- Травы вырубить?
Mal?
- Ну да. Травы, значит?
Mal mı istiyorsunuz?
Педро, тут травы - жопой ешь! Возвращайся.
Harry olabilir.
Нигде травы нет.
Hiçbir yerde uyuşturucu yok.
Вот че мне реально надо, это травы. Заебались искать уже.
Her tarafta uyuşturucu arıyoruz.
Травы? Да у меня есть чумовая, прямиком из Турции!
Doğrudan Türkiye'den gelen ot var.
Вас ведь с обычной газонной травы торкнуло. Ведь это ж не шмаль.
Bu çimen değil, sana söylüyorum.
Ну и что? Травы-то в доме нет.
Evde mal yok.
Корпус, трубка, экран, антенна - все сделано из травы.
Tüpü, anteni, bütün aksamı.
А как это можно из травы телек сделать?
Marijuana'dan yapılmış TV'yi nasıl yaparsın ki?
Угадайте, сколько там травы?
Öyle bir avuç, bir kilo veya gram değil.
Представляешь, какие у них будут рожи, когда они узнают, что фургон сделан из травы.
Bu iki serserinin yolculuğunu düşünsene, kamyonetin ottan yapıldığını öğrendiklerindeki durumu.
Но ведь у кого-то в этом городе точно должно быть полно травы, а?
- Bilmiyorum. Bu kasabada biri olmalı, ve o kişinin bir sürü beyazı olmalı.
Яда для юных мозгов на девять миллиардов, да? Травы, анаши, конопли, шмали - называйте, как она там называется!
9 milyar dolar, genç beyinleri marijuana, eroin, kokainle, zehirlemek adına.
Нет ни травы, ни кислоты.
Esrar içmemiş, uçuş yapmamış Asit kullanmayı denememiş
"Листья травы", как говорил Уолт Уитмен, "это результат путешествия звезд."
Bir ot sapı ( bile ), Walt Whitman'ın deyişiyle yıldızların elinden çıkan ustalık eseridir.
"И видит, что пролитая кровь еще не скрыла под собой всю зелень травы".
"... dökülen onca kana rağmen... "... çimin yeşil renginin hâlâ kaybolmadığını görerek...
И на ветвях эвкалипта, где я проводил часы, наблюдая, как облака меняют оттенок травы внизу.
Bir okaliptüs dalı altında,.. ... saatlerce kalabileceğim,.. ... bulutları çimenlerin rengini değiştirmesini izleyebileceğim bir yerde.
Сначала я хочу посадить всякие овощи - помидоры, картошку, травы.
Öncelikle pırasa, domates ve patates yetiştirmek istiyorum.
После неё не будет ни победителей, ни побеждённых, ни городов, ни деревень, ни травы, ни деревьев,
Bu savaştan geriye ne yenen ne de yenilen kalacak.
Джэми, прочь с травы!
Jamie, çimenlere basma!