Умел traduction Turc
600 traduction parallèle
И я пытался, как умел, ей угодить.
"Onu mutlu etmek için yaptım elimden geleni"
Никогда не слышал о таком богатее, который умел бы устраивать покатушки на спине.
Çocuğunu sırtında taşıyan bir zengin görmedim hiç.
Я даже ругаться не умел. - Вы считали меня слабаком.
Milton'a bulaşan karşısında beni bulur.
- Если бы я умел плавать, я сделал бы то же самое!
Yüzme bilseydim ben de aynısını yapardım.
И что он не умел плавать.
Yüzmeyi de bilmiyor.
Он умел сидеть на хвосте.
İyi bir hafiyeydi.
Наверное, он умел устраивать разные вещи...
- Sanırım öyle. Pek çok şeyi becerirdi.
Петь умел, летать - не очень.
Ötebiliyordu, ama uçamadı.
Этот Микки Спилейн, он умел писать. Вот это я понимаю.
Şu Mickey Spillane, gerçekten iyi yazıyor.
Этот Микки Спилейн. Да, Микки Спилейн умел писать.
Şu Mickey Spillane var ya kesinlikle iyi yazıyor.
Так прикрывать постыдный свой порок личиной добродетели умел он, что кроме явного его греха, - хочу сказать о связи с миссис Шор, - в нём не было заметно ни пятна.
Tüm kötülüğünü iyilik kisvesi altına öyle ustaca gizlemişti ki malum kusurunu, yani Shore'un karısıyla olan ilişkisini bir yana bırakırsak, hiçbir zaman bir kuşku gölgesi düşmemişti üzerine.
- Ты никогда не умел врать.
Biliyorum. Sen hiç yalan söylemezsin.
- Мальчик умел управляться с ножом?
- Çocuk da bıçak konusunda ustaydı, değil mi?
Думаю, это расположит к нему присяжных. Леонард умел располагать к себе.
Leonard çok sevimli olabilir.
Но Харальд не умел плавать.
Ama Harald yüzme bilmiyordu.
Думают, я сам буду чинить? Это не моя работа. Даже если б умел.
Benim sigortaları tamir edeceğimi sanıyorlarsa yanılıyorlar.
- Я никогда не умел так.
- Bunu hiç beceremiyorum.
Ты никогда не умел врать, Фаньес.
Sen her zaman çok kötü bir yalancıydın Fanez.
Я никогда не умел это делать.
Bunun nasıl yapıldığını asla öğrenemedim.
- Он не умел плавать.
- Yüzme bilmiyordu.
Раньше умел, а сейчас я тону!
Daha önce biliyordum ama...
Твой отец, Люк он слонялся тут и там но, черт возьми, он умел меня развеселить.
Senin yaşlı moruk pek işe yaramazdı ; ama Allah'ın cezası beni güldürürdü.
Вы правы, я не умел жить.
Bu doğru, çok haklısınız, yaşamayı bilmiyorum!
Ты с самого начала не умел стрелять.
Sen de daha ilk günden beri ateş etmeyi beceremiyorsun.
Зато ты хорошо умел разговаривать.
Sen de sırf çenesin.
Я верю его истории, ведь она о том, как он не умел плавать, а ему пришлось, иначе его сестра утонула бы.
Clarence'ın hikayesine yaptığı şey yüzünden inanıyorum. Yüzme bilmiyordu ama yüzmek zorundaydı! Yoksa kız kardeşi boğulacaktı!
Он умел плавать?
- Yüzme biliyor muydu?
Мы говорили : Тот кто ничего не умеет делать-преподаёт, а кто не может преподавать - преподаёт физкультуру. А тот, кто не умел ничего, я думаю, работал в нашей школе.
Derdik ki, "Kendisi yapamayan öğretir öğretmenlik bile yapamayan, spor öğretmeni olur Spor öğretmeni bile olamayan da gelir bize öğretmen olur."
Я знаю этого парня с пеленок, и я заявляю, что он никогда не умел читать и писать
Bu çocuğa ta küçüklüğünden beri ben baktım. Ne okumayı ne de yazmayı öğrendi.
Шампольон умел читать по-древнегречески, он был выдающимся лингвистом и выяснил, что надпись была высечена в ознаменование коронации царя Птолемея V Эпифана весной 196 года до нашей эры.
Müthiş bir dilbilimci olan Champollion Eski Yunancayı okuyabiliyordu ve söz konusu Rosetta Taşı'nın M.Ö. 196 yılının baharında,... Kral V. Batlamyus Epiphanes'in taç giyme töreni dolayısıyla yazıldığını anlamıştı.
Теперь рыбы начали поедать друг друга, и если ты умел быстро плавать, то мог выжить.
Balıklar daha sonra birbirlerini yemeye başladılar. Hızlı yüzebiliyorsan hayatta kalabiliyordun.
Все, кто умел читать, могли получить образование.
Okuyabilen herkes için bilgi ulaşılabilir oldu.
Он не умел ничего предвидеть.
Hesabın kitabın özünü bilmiyordu.
Никогда не умел отказывать.
Asla hayır diyemem.
Я неплохо умел драться.
Bu işte epey iyiydim.
- Лучше бы я умел врать так, как ты.
Palavra atmayı senin kadar becerebilseydim keşke!
Я как-то занимался трюкачом по имени Шандар, который умел выбираться из веревок, но...
Bir zamanlar Shandar isimli bir sihirbazın menajerliğini yapardım. O bağlandığı ipten kurtulurdu, ama...
И никто не умел так, как он. Да, умел.
- Şey, o ölmüştü.
Мой дед был волшебником, умел вытаскивать кролика из кармана.
Büyükbabam sihirbazdı, cebinde hep bir tavşan olurdu.
Ты никогда не умел водить в снег! "
Karda asla araba kullanamazsın! "
- "Вот Бенуа умел сделать так, чтобы я кончила!" Парень рядом с тобой тает, как масло
"Benoît gerçekten boşalmamı sağladı!" Yanındaki erkek tereyağı gibi eriyor.
Крис, который всегда умел мирить людей как никто другой, попытался их остановить.
Daima arabuluculuk görevine soyunan Chris, onları ayırmaya çalışmış.
Чарльз, кроме тебя, никто так не умел.
Kimse bana senin gibi para kazandırmadı.
Ты всегда умел обращаться с женщинами.
Kadınlara nasıl davranılacağını bilirsin.
- А он умел отбивать?
- Vuruş yapabiliyor muydu?
- Умел ли он отбивать?
- Vuruş mu?
Но я умел с ним справляться.
- Ama onu nasıl idare edeceğimi bilirdim.
Прежде я ничего не знал о любви. Я умел лишь ненавидеть, Наташа.
Seni çok seviyorum.
Если б я умел...
- Lanet olsun okumaya da yazmaya da!
А если бы я плавать не умел?
Ya yüzme bilmeseydim?
Вчера отлично умел!
- Tanrı aşkına, araba kullanamaz! - Dün gece gayet güzel kullanmış!