Фаворе traduction Turc
22 traduction parallèle
Но вы пишете, что сейчас он не в фаворе?
Ancak makalenizde artık gücü olmadığını söylüyorsunuz.
- Пер фаворе! Королевский сюрприз!
, lütfen, asil bir sürpriz.
Он снова в фаворе?
- Korumaların arkasında mı?
Девушки решают, какой клуб в фаворе в этом месяце, а Сарина руководит девушками.
Sarina, hangi klübün ateşli olduğuna karar verir ve onları yönetir.
Буллок был в фаворе у судьи из Хелены, который хотел двинуть его в политику.
Helena'daki bir hâkimin gözdesiydi. Onu politikaya sokmak istediler.
Сейчас у неё в фаворе Рок.
Şimdi Rock'la iş pişiriyor.
Силенцио, пер фаворе.
Sessizlik, lütfen.
Синьорина Акари, пер фаворе.
Bayan Acari, lütfen.
Силенцио пер фаворе!
Sessizlik, lütfen!
Я полагаю, на данный момент у нее ты не в фаворе?
Şu sıralar en sevdiği kişi olmadığını sanıyorum.
Сеньоре, Тягач, пер фаворе.
Bay Çekici, lütfen.
На землю, пер фаворе! И не шевелиться!
Yere yatın lütfen ve orada kalın!
И в фаворе. Нет, погоди, милая.
Evet, bekle bir saniye bebeğim.
Слушай, если твой папаша в таком фаворе, может он замолвит словечко и за остальных плебеев.
Babacığın iyilik yapmakla uğraşırken, belki ayak takımı için de bir şeyler yapabilir.
Теперь ты опять в фаворе.
Artık yine gözdesin.
У короля всегда кто-то в фаворе, но однажды они ему надоедают, и более их никто не видит.
Kralın gözdeleri vardır. Ve günü geldiğinde onlardan bıkar. Ve onları bir daha göremeyiz.
Теперь правда вышла наружу обо мне и Лайле, и у Мартуна я не в фаворе, так что Торос заберет большую часть моего бизнеса.
Ben ve Layla hakkındaki gerçek ortaya çıktı. Martun benimle ilgili mutlu değil. O nedenle Toros benim birçok işimi devralacak.
Теперь правда вышла наружу обо мне и Лайле, и у Мартуна я не в фаворе.
Ben ve Layla hakkındaki gerçek ortaya çıktı. Martun benimle ilgili pek mutlu değil.
Бог нынче не в фаворе. какой-то Джастин Бибер...
Kabul edelim ki tanrı bu aralar pek popüler değil. Ortam Kim Kardashian veya Justin Bieber mi her neyse ona kalıyor.
Я еще в фаворе?
Patrick, hala senden büyügüm degil mi?
Пер Фаворе, синьор, время - деньги, куда прикажете ехать?
Nereye gidiyoruz?
Вы у неё не в фаворе, вы меня понимаете?
Tam olarak onun iyiler listesinde sayılmazsın.