Фанатичной traduction Turc
33 traduction parallèle
Я слышал вашу историю отрывками о Висконсине, о вашем браке, о вашей фанатичной преданности Марго.
Wisconsin'deki evin, trajik evliliğin, Margo'ya olan fanatik bağlılığın.
Ничего настораживающего в его документах... кроме фанатичной одержимости водой.
Suyla ilgili sıra dışı endişesi dışında... dosyalarında garip bir şey yoktu.
Я знаю, что всё, чему меня учили, было фанатичной и бесчеловечной клеветой.
Bana öğretilen ve söylenen her şeyin bağnazlık ve insanlıktan çıkarma olduğunu biliyorum artık.
Я только перехватываю управление, когда она становится чересчур фанатичной.
Çok hevesli olduğu zaman paleti elinden alıyorum.
Капитан, передайте сообщение ученому и его фанатичной подружке.
Kaptan şu bilim adamı ve ona delicesine bağlı kız arkadaşına bir mesaj iletebilir misin?
Да, но если бы ты была свихнувшейся фанатичной одиночкой, стремящейся к человеческой близости, а кто-то, кому ты доверяешь, сказал, что так ты сможешь искупить свою вину перед лицом Господа, то...
Eğer sen de yapayalnız, tacize uğramış zor şeyler yaşamış biri olsaydın ve çok güvendiğin biri sana günahlarından kurtulman için bunları yapman gerektiğini söyleseydi yani demek istediğim şu.
Я всегда находил заинтересованность Ферранте чудесной... фанатичной.
Ferrante'nin sadakatini her zaman, aşırı bulmuşumdur.
Я думаю, он пострадал от своей фанатичной преданности твоему отцу.
Babana olan körükörüne bağlılığı yüzünden çok acı çekti.
В смысле, фанатичной?
Körükörüne mi? Nasıl?
Свитс полагал, что их преданность была фанатичной.
Sweets bunu söyledi. Bağlılıkları dini gibiymiş.
Почему я должна смотреть, как твой отец дефилирует с этой фанатичной деревенщиной.
Babanı bağnaz Hıristiyan bir köylüyle caka satarken neden izleyeyim?
Интересно, когда ты крал мою карту, чтобы помочь своей фанатичной подружке, ты думал о последствиях не только для себя, но для всех других людей в этом месте?
Merak ediyorum, çekici ve fanatik kız arkadaşına yardım etmek için kartımı çaldığında sadece kendin için değil, bu yerdeki diğer herkes için de ne gibi sonuçları olacağını hiç düşündün mü?
Она так фанатично предана Ллойду.
- Lloyd'a her zaman çok bağlıydı.
Она фанатично привязана к дому.
O eve fanatikçe bağlıdır.
Почему Чарльз Уайс говорит, что мадемуазель Бакли фанатично привязана к своему дому?
Charles Vyse neden Mademoiselle Buckley'in eve fanatikçe bağlı olduğunu söyledi ki?
- Фанатично...
- İfademi hoş görürsen... dini bir görev gibi.
Как я слышал, сербы очень фанатично относятся к своим головкам душа.
Ve duyduğum kadarıyla, Sırplar, o başlıklar olmadan yapamıyorlarmış.
Хотите сделать следующий бросок? [Roller - игрок в кости. Holy Roller - фанатично верующий человек]
Sıradaki kutsal zar atıcı olmak ister misin?
И никто ещё не страдал так фанатично, как Уильям Холмен Хант.
Ve hlç klmse, Wllllam Holman Hunt kadar kararlılıkla acı çekemezdl.
Так, а что это за конфиденциальный свидетель у Гиббса, который так фанатично жаждет прищучить Шведа?
Şu gizli tanık kim ki Gibbs, katili yakalamak için bu kadar hevesli?
Прежний Эш вёл журналы, фанатично.
Eski Ash düzenli olarak günlük tutardı.
Робби их слушал фанатично.
Robbie onları dinlemeye bayıIırdı.
Он убил жену оперативника из 20-го отдела, который теперь фанатично на него охотится.
Section 20 askerlerinden birinin eşini öldürdü ve şimdi de onun peşine düştü.
Вы знали, что он фанатично избегал содержащие арахис продукты?
Fıstık ürünlerinden uzak durmaya çok dikkat ettiğini biliyor muydun?
Я-честно, я обещала себе, что не буду вести себя слишком фанатично, но я просто твоя сумасшедшая, чокнутая поклонница.
Üstüne fazla düşmeyeceğime dair kendime söz vermiştim ama o kadar büyük bir hayranınım ki anlatamam.
Итак. Знаю, как ты фанатично относишься к Леннону.
Lennon'a ne kadar hayran olduğunu biliyorum.
Фанатично.
Hatta bağnaz.
- И вы считаете, раз мои родители были фанатично религиозны, то и я такая же.
Ailem eski kafalı psikopozluğa bağlı diye benim de aynı yoldan gideceğimi mi düşündünüz?
- И вы считаете, раз мои родители были фанатично религиозны, то и я такая же.
Ailem aşırı tutucu episkopalyanlardan olduğu için benim de o yoldan gitmem gerektiğini mi düşündünüz?
- Фанатичной?
- Ateşli?
Главное, что они делают и они в это верят фанатично.
Önemli olan onlar bu işi yapıyor ve acayip inanıyorlar.
Всё так хорошо начиналось, а потом небольшая ссора, и её инстинкт говорит ей фанатично его преследовать?
Çok iyi anlaşırlarken ufak bir dalaşmada çocuğa bir bağnaz gibi mi yaklaşacak yani?
Культ, фанатично поклоняющийся Слову их пророка...
Peygamberin sözüyle birlikte acımasız dini özveriyle yönetilen bir inanış.