Хожу traduction Turc
1,768 traduction parallèle
Кузина, которая выходит замуж это кузина, с которой я обычно хожу на свадьбы
Şimdi evlenen kuzenim genelde düğünlere birlikte gittiğim kuzenim.
Я постоянно хожу на свидания.
Sürekli çıkarım kızlarla.
Думай, что хочешь, но я не хожу ни вкафе, ни в рестораны, ни вбары.
Ne istersen düşün, ama ne kafeye, ne lokantaya ne de bara adımımı atmam.
Я из принципа не хожу вместа общественного питания.
Kalabalık yerlere yemek yemeye gitmem. Prensip meselesi.
Я не хожу на завтраки, я не пропускаю операции и я не праздную День св. Валентина.
Ben brunch'lara gitmem ameliyatları kaçırmam ve Sevgililer Günü'nü kutlamam.
Да я хожу в такие места, где тебе не выжить.
Senin gidemeyeceğin yerlere gidebilirim.
- Ну, тогда налей мне бутылку с которой я хожу на фитнес.
- Bisiklet dersine götürdüğüm şişeyi kullan.
Я хожу по больнице и пытаюсь избежать зрительного контакта с женщинами.
Hastane içerisinde kadınlarla gözgöze gelmemeye çalışarak dolaşıyorum
Я хожу к зубному, делаю прическу...
- Ne gibi şeyler? Ivır zıvır... dişçiye, kuaföre filan..
Я хожу во многие офисы.
Pek çok işyerine gidiyorum.
Как насчет того небольшого местечка, куда я обычно хожу?
Eskiden hep gittiğim ufak latin mekanına ne dersin?
Я туда больше не хожу.
Artık o işlerle ilgilenmiyorum.
Но должен предупредить, хожу я очень медленно.
Ama size söylemeliyim ki çok çok yavaş hareket edeceğim.
С тех пор, как Софи ушла, я в основном так и хожу в кино.
Sophie terk ettiğinden beri çoğu hafta giderim.
Девочка, с которой я хожу на историю.
Beraber tarih dersi alıyoruz.
Это не я хожу везде и целуюсь со всеми!
Ben başka insanlarla öpüşmüyorum.
У меня аллергия-- - Я не хожу в лес.
Alerjim var, ormana girmem.
Я хожу на многие круизные вечеринки.
Bir çok parti teknesiyle tura çıkıyorum.
И сейчас... я хожу с гордо поднятой....
Şimdi... O şeyler gerçekten... Yukarıya bakıyor.
- К тому же, я просто хожу носить жемчуг, и не быть за это осужденной.
- Ve bazen de inci takmak ama bu yüzden alay edilmek istemiyorum.
Я не хожу в колледж здесь. И, раз я для вас - третий лишний, что ж.
Burada üniversiteye gitmiyorum,... ve gerçekten de benim burada fazlalık olduğumu düşünüyorsanız, öyle olsun.
Я все еще хожу на цыпочках вокруг тебя.
İlişkimiz şu an kırılgan olduğu için öyle dedim.
И причина, по которой я не хожу в церковь, в том, что большинство церквей не особо заботятся о геях.
Ve de kiliseye gitmememin nedeni de çoğu kilisenin eşcinselleri pek düşünmemesi.
Я хожу в академию.
Bir akademiye gidiyorum.
- Я даже хожу при нём в туалет.
Önünde tuvaletimi bile yapıyorum.
Я хожу в вечернюю школу, так что надеюсь, ты не против иногда помогать мне с домашкой.
Bu gece dersim var. Sorun olmazsa, bana ödevimde yardımcı olur musun?
Я нервно хожу.
Gergince adımlama yapıyorum.
Как будто плачу за парковку чужого автомобиля и всю неделю хожу и хвастаюсь
Birisinin park ücretini ödesem bir hafta hava atarım.
Я хожу по Вестминстерскому мосту каждое утро и вечер и знаю, как он выглядит, когда солнце садится за Вестминстерским аббатством и зданием парламента.
Her sabah ve akşam Westminster Köprüsü'nü geçiyorum. Ve neye benzediğini anlamaya çalışıyorum. Bilhassa Westminster Abbey ve Parlamento Binası'nın arkasında güneş belirirken.
Я уже хожу по тонкому льду перед деканом.
Zaten dekanla aramız limoni.
- Я не хожу в супермаркеты.
Ben süpermarkete gitmem ki.
Я не часто хожу в кино.
Ben çok sık sinemaya gitmem.
Она сказала, что сочувствует вам, что это какая-то шутка, что я хожу на терапию, такие нарциссы, как я, никогда не меняются, и вы ничем не сможете мне помочь.
Senin için üzüldüğünü söyledi benim terapiye gelmemin bile bir şaka olduğunu gerçek narsistlerin hiçbir zaman değişmeyeceğini bana yardım için yapabileceğin hiçbir şey olmadığını söyledi.
Я хожу по врачам.
Doktorlarla görüşüyorum.
Обед не на столе, я хожу в грязных рубашках, никто не относит мою обувь наверх.
Yemek masada değil, kirli gömlekler giyiyorum, kimse ayakkabılarımı yukarı çıkarmıyor.
Ну смотри, я хожу с спортзал, я хорошо ем, хорошо сплю.
Bitti mi? Bak, spor salonuna gidiyorum, düzenli yiyorum, iyi uyuyorum.
Она сказала, что я хожу, как мужик. Какой ужас!
Erkek gibi yürüdüğümü söylemişti.
Гораздо лучше чем индийская забегаловка, в которую я хожу в Бостоне.
Çok güzel bir yerdi. Boston'da gittiğim Hint lokantasında çok daha iyiydi,
Я так уже неделю хожу!
Bu bir haftadır yüzümde!
Время от времени я хожу волонтёром в школу к дочери.
Bazen kızımın okuluna gönüllü olmaya gidiyorum.
Я хожу сюда уже тысячи лет.
12,000 yıldır buraya geliyorum.
Такое ощущение, что хожу кругами вот уже два часа.
İki saattir bir daire çiziyor gibiyim.
Я ни с кем не встречаюсь, никуда не хожу... Я застрял.
Ben kimseyi göremiyorum, bir yere gittiğim yok, yapıştım.
Так что я просто хожу на уроки!
Derslere gireceğim!
На самом деле, я-я хожу к терапевту.
Aslına bakarsanız, terapi görüyorum.
Каким образом вы думаете, я выполняю любые задачи, или хожу в странной обуви в ночное время?
Ayak işlerini nasıl yaptırdığımı ya da gece yarısı "Kinky Boots" filmini nasıl çaldığı sanıyorsun?
По выходным я часто хожу по салонам и выставкам керамики.
Boş günlerimde iyi parçalar görmek için çömlekçileri dolaşmayı severim.
Вообще-то, я хожу домой на обед.
Şey, aslında akşam yemeği için eve gidiyorum
Я даже хожу на йогу.
Yoga bile yapıyorum.
Вот почему я за всеми новостями хожу на
Bu yüzden tüm haberlerimi Dick Cheney'nin * sitesinden alıyorum.
Я хожу туда с 16 лет.
16 yaşımdan beri gidiyorum.