Abbey traduction Anglais
934 traduction parallèle
Onları manastıra götürdüm.
I drove them to the abbey.
Carfax Manastırı'nın kontratı ile ilgili görüşmek istiyorum.
I would like to discuss the lease on Carfax Abbey.
Manastır çok çekici olabilir. Ama oldukça fazla onarıma ihtiyacı olacağını tahmin ediyorum.
The Abbey could be very attractive, but I should imagine it would need quite extensive repairs.
Manastır bana her zaman şu eski cümleyi hatırlatır : " Yüksek ağaçların etrafındaki duvarlar çıplak.
The Abbey always reminds me of that old toast about lofty timbers.
Evet Kontes, sizi kontunuza ve onun yıkık manastırına bırakacağım.
Well, Countess, I'll leave you to your Count and his ruined abbey.
Ve Carfax Manastırı'na onun için üç kutu toprak getirildiğine.
And that three boxes of earth were delivered to him at Carfax Abbey.
Ve ben de Carfax Manastırı'nın her yerini arayacağım ve bir mil ötesine kadar kazacağım.
And I will have Carfax Abbey torn down stone by stone, excavated a mile around.
Manastırda ne yapıyor?
What's he doing at the Abbey?
Bu Fountain Manastırı'nın keşişi.
That's the friar of Fountain's Abbey.
Leydiyi Kara Rahipler Manastırı'na götürün. Yarın piskopos yolun kalanında ona refakatçi versin.
Take the lady to the Abbey of the Black Canons so tomorrow the bishop can give her escort the rest of the way.
Manastıra bu gece varamayız.
We can't reach the abbey tonight.
Kalmak isterdim, ama manastırımdaki bazı acil işleri hatırladım.
Well, I should really like to stay, but I recollected some urgent affairs at my abbey.
Richard hayatta kalır ve burada olmadığı yıllarda neler yaptığınızı öğrenirse, manastırında ne kadar kalabileceksiniz?
How long will you retain your abbey if Richard survives to find out what you've been up to these years he's been away?
Manastırınıza dönün ve beni kral ilan etme hazırlıklarını yapın. Burada, Nottingham'da. Yarından sonraki gün.
Return to your abbey and make preparations to proclaim me king here in Nottingham, the day after tomorrow.
Kara Rahipler Piskoposu töreni yarın yapıyorsa bu gece onu manastırında ziyaret edip bir çare önermeye ikna edebiliriz.
If the Bishop of the Black Canons is performing the ceremony tomorrow suppose we visit him at his abbey tonight and persuade him to suggest a way.
Abbey adında biri.
A man called Abbey.
Abbey teyze, bunlar gerçekten buffalo!
Why, Aunt Abby, that's really buffalo.
Resepsiyona katılmak için manastıra gidiyor olmalı.
He should be leaving the abbey for the reception.
Aradan yıllar gecti ama Sligon kral Arturun Britanyanın gözden uzak bir kesiminde küçük bir ada üzerinde, ona verdigi bu sığınağı asla bulamadı.
'But years passed, and Sligon had not found the hiding place'where King Arthur had given them sanctuary'in an abbey in a remote section of the coast of Britain.'
Çocuğun, Dover'daki manastıra götürülmesine eşlik edeceksin.
You will see that the child is transported to the abbey in Dover.
Çocuğu manastıra ben götüreceğim.
I'll take the child to the abbey.
Hawkins, Giacomo'ya dönüşüp kaleye gittiği için, bebek kral bakire Jean tarafından şarap fıçısında saklanmış bir halde, çocuğun güvenliği için manastıra doğru yola çıktılar.
So as Hawkins becomes the incomparable Giacomo and heads for the castle, while the maid Jean with the infant king still hidden in the wine cask, journeys towards the abbey and safety for the child.
Westminster Manastırı.
Westminster Abbey.
Bence manastırın bir başka yerinde devam etmeliyiz.
I think we better carry on in another part of the abbey.
Pekâlâ, manastırı boşaltın.
Alright, I want the whole abbey cleared.
Bu insanları manastırdan çıkarmanız gerek.
You got to get your people out of the abbey!
Manastırın içinde.
It's now in the abbey.
Manastırda.
At the abbey.
Manastırda Keşişler, bunun bitmesini bekliyor.
And the monks expect him at the abbey.
Yakında sizin olacak olan arazideki.
In the Abbey, on our land, which may become yours.
Westminister Abbey 1050'de kutsandı.
Westminster Abbey was consecrated in 1050.
Yarın katedrale gelemeyecek.
He cannot go to the abbey tomorrow.
Protokol gereği katedrale gidememeniz ne fena.
A pity you can't go into the abbey, but protocol forbids it.
Katedrale Baroness Brunnheim'la gitmek zorundayım.
So I have no option but to take the Baroness Brunnheim to the abbey.
Bugün nedimem olacaksın ve benimle katedrale geleceksin.
I'm appointing you my lady-in-waiting for the day and I'm taking you to the abbey.
Bayan Marina'yı katedrale götüreceğiz.
We are taking Miss Marina to the abbey.
Tepedeki manastır harabesinin yanında, Baskerville Konağı'na çok uzak değil.
Near the abbey ruins up on the hill, not far from Baskerville Hall.
Anladığım kadarıyla Sör Charles'ın cesedini Abbey tepesi civarında bulmuşsun.
You found Sir Charles'body up near the old Abbey, I understand.
Bu, Sör Hugo'nun manastırda kızı öldürmek için kullandığı hançer.
It's the dagger Sir Hugo used to murder the girl in the abbey.
Tac Mahal kadar güzel. Melrose Abbey kadar dingin.
The beauty of the Taj Mahal, the serenity of Melrose Abbey.
İngiltere'nin İkinci Elisabeth'i Westminster katedralinın yolunda, taçlandırma törenine,
Elisabeth II of England to Westminster Abbey for the coronation ceremony,
San Marten manastırına sığındığını haber aldık.
He's taken refuge in the Abbey of San Martin
Fransa'daki San Martin manastırına.
To the Abbey of San Martin in France.
- Umarım siz de bu hafta sonu benim malikâneme gelirsiniz.
- I hope the two of you can come down to the abbey this weekend.
St. Germain des Pres, Paris'te 11. yüzyıldan kalan en eski manastırlardan birini çevreler.
St. Germain des Près is the section that surrounds the oldest church in Paris ... originally an 11th. Century abbey,
Hatta manastırda bile Şarkı söylerken duydum.
I've even heard her singing ln the abbey
Maria'nın bu manastıra bir faydası yok
Maria's not an asset to the abbey
Manastıra nasıl gidebilirim?
How does one get to the abbey?
Manastırın arşiv bölümünde.
In the abbey's archives.
Carfax Manastırı'nı satın aldım.
I have just leased Carfax Abbey.
Kont Dracula Carfax Manastırı'nı aldı.
Count Dracula's just taken Carfax Abbey.