Accused traduction Anglais
5,017 traduction parallèle
Biri onu casuslukla suçlamış.
Someone has accused him of being a spy.
Eğer biri Henri Leclair'i yalan yanlış suçladıysa kim olduğunu bulacağım.
If someone has falsely accused Henri Leclair, I will find out who that is.
Ve şimdi bir de biri onu suçluyor.
And now... now somebody's accused him.
Bay Thackeray'nin onu suçladığına eminim ama kanıtlamamız lazım.
I'm sure Mr Thackeray's accused him but we need to prove it.
Mösyö Leclair hırsızlıktan suçlanmış.
Monsieur Leclair has been accused of theft.
Kaçamak bir suçlama istemiyorum.
I do not want to be accused of subterfuge.
Sonra da Kral Tafari'nin mühründa tahrifat yapmakla suçlanmışsın?
It seems you were accused of falsifying King Tafari's seal?
Suçlandım, suçlu bulunmadım.
Accused, never convicted.
Burada bir şey ile mi suçlanıyoruz?
Are we being accused of something here?
- Bir şey için suçlanıyor muyuz?
Are we being accused of something here?
Bayan Borden, itham edildiği suçtan yargılanacak.
And Miss Borden will be tried in the matter of which she was accused.
Newton 13 yıl önce, Robert Hooke tarafından ışık ve renk üzerine çığıraçan çalışmasını çalmakla alenen suçlanmasının ardından inzivaya çekilmişti.
Newton had gone into hiding 13 years earlier, after Robert Hooke had publicly accused Newton of stealing his groundbreaking work on light and color.
- Sizi tecavüzle mi suçladı?
- She accused you of rape?
Sonra da yetmezmiş gibi başka bir tecavüzle de suçlandım. - Başka bir tecavüz mü?
Then I was accused of yet another rape.
butun riski ben aliyorum, sen de haberdar olmadigin bir seye goz yummakla suclanamazsin.
Any risk solely falls on me, and you can't be accused of condoning what you're not aware of.
Bir polis memuru yanlışlıkla suçlanır ve akbabalar etrafını sarmaya başlar.
An officer gets accused, falsely, and the vultures start circling.
Komiser Yardımcısı Stephen Arnott, bir tanıkla ilişki yaşamakla itham ediliyor.
DS Stephen Arnott is accused of having a liaison with a witness, sir.
Daha öncesinde trafik ihlallerinden suçlanmıştı ama bunların hepsi toz oldu gitti. bunun Emniyet Müdür Yardımcısı olmasıyla bir alakası yok mu?
He's been accused of lying about a driving offence and it's all just melted away, it's nothing to do with him being the DCC?
Sanık serbest bırakıldı.
Accused is set free.
- Boş yere mi suçlandın?
You were falsely accused? Yep.
Bütün herkesin önünde beni resmen Willhite'ı öldürmekle itham etti.
He basically accused me of getting Willhite killed in front of the entire district.
"DOKTOR KARISINI ÖLDÜRMEKLE SUÇLANIYOR. NORA ALLEN ÖLDÜ."
DOCTOR ACCUSED TO KILL WIFE.
Eğer böyle yaparsam tıpkı beni suçladığın gibi iki yüzlü olurum.
Well, then that would make me the very hypocrite that you've accused me of being.
Ben yanlış suçlanmış, masum biri adamım.
I'm an innocent man, wrongly accused.
Yanlış suçlanmış, masum bir adam.
Innocent man, wrongly accused.
İş ve Ticaret Ortak Komisyonu'ndaki heyetimiz Birleşik Devletler hükumeti tarafından haksız yere suçlanmış ve hakarete uğramıştır.
Our delegation to the Joint Commission on Commerce and Trade was unfairly accused and defamed by representatives of the United States government.
Benimkiler yeterli ; daha önce müdahil olmamam ve sanıkla kişisel bağım olmaması sayesinde.
Mine have, with the benefit of no previous involvement and no personal connections to the accused.
Will, zan altında olduğu suçları başkasının işlediğini iddia etmişti.
- Will claimed someone else committed the crimes he's accused of.
Dr. Bloom, sanıkla aranızda romantik bir ilişki var mıydı?
Dr. Bloom, weren't you and the accused romantically involved?
Sanığa abayı yakmışsınız Bayan Bloom...
- You are smitten with the accused, Miss Bloom,
Onu ve zan altında olduğu suçları objektif bir şekilde inceledim.
I have objectively examined him and the crimes of which he is accused.
Bu katilin zan altında olduğun suçları işlediğini mi düşünüyorsun?
- committed the crimes that you're accused of?
Will Graham şu an yargılandığı suçlardan sizi sorumlu tutmuştu, yine de buradasınız, savunmada onun lehine ifade veriyorsunuz.
Will Graham accused you of the crimes for which he now stands trial, and yet here you are, testifying on his behalf for the defense.
Will, zan altında olduğu suçları başkasının işlediğini iddia etmişti.
Will claims someone else committed the crimes he's accused of.
Vakalarda bana danışmanlık yapmayı kabul etti zan altında olduğu cinayetleri incelemeye devam edersem tabii.
He's agreed to consult with me on cases, if I keep investigating the murders he's accused of.
Bir hastanın cinayet işlemesine sebep olmakla suçlanan tek psikiyatrist değilsin.
You are not the only psychiatrist accused of making a patient kill.
Zan altında olduğu cinayetleri incelemeye devam edersem vakalarda bana danışmanlık edecek.
- I do. He consults me with cases if I keep investigating murders he's accused of.
Peter Bernardone beni 16 kadını öldürmekle suçladı.
Peter Bernardone has accused me of killing sixteen women.
Senin beni suçladığın şeylerden en az benim seni suçladığım şeyler kadar suçluyum.
I'm no more guilty of what you've accused me of than you are of what I've accused you of.
Yanlış bir şekilde zan altında kalmanın ne demek olduğunu herkesten iyi biliyorsun.
You better than anyone know what it means to be wrongly accused.
Biri Chesapeake Matadoru olduğunu iddia etti, diğeri Hannibal'ı suçladı.
One claimed to be the Chesapeake Ripper and the other accused Hannibal.
Çünkü ben Stefan ve sana yiyişen dostlar olduğunuzu itham ettiğimde uygunsuz değil miydi?
Because it wasn't awkward when I accused you and Stefan of being makeout buddies again?
- Tetiği çeken kimmiş?
Who's accused of the shooting?
- Lexington polis departmanından bir komiser çocuğunun uyuşturucu derdi yüzünden beni suçladı.
Lexington P.D. Lieutenant just accused me of being responsible for his kid's dope problem.
Kendi kanına ihanet etmekle suçlanıyorsun.
You stand accused of betraying your own blood.
Yanlış yargılanmış ve mahkum edilmiş, basit bir Atrian arkadaş sadece.
This is simply a fellow Atrian who was wrongly accused and imprisoned.
O adam ne çalarken yakalanmıştı?
What's the man accused of stealing?
İki ay önce iş arkadaşına cinsel taciz suçlamasıyla işinden atıldın.
Two months ago, you were fired after a coworker accused you of sexual harassment.
14 yıl önce, Luis Cruz Sarah Feinberg'in... ölümüyle suçlandı.
14 years ago, Luis Cruz was accused of murdering this woman - - Sarah Feinberg.
Sonra aranızdan biri onu hile yapmakla suçladı.
Then someone accused him of cheating.
Bir şeyle suçlanıp suçlanmadığımı anlarım eğer bu işte bir parmağım olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
I know when I am being accused of something, and if you think I had something to do with this, you are mistaken.