Admit traduction Anglais
17,517 traduction parallèle
Seninle birlikte olduğumu itiraf etmemi söyledi.
He wanted me to admit that I'd slept with you.
İşe yaradığını kabul etmeliyim.
I admit that it's helping a little.
Ve açıkçası fazla dahice.
And I got to admit, it's pretty genius.
Kabul etmeliyim ki hayatım hiç planladığım gibi gitmedi.
Life is crazy. I have to admit, my life hasn't always gone the way I've planned.
Kabul ediyorum.
I'll admit it.
Kabul etmelisin oldukça çekici birisi.
You gotta admit, she's pretty impressive.
Kabul etmeliyim ki bok çukurun epey güzelmiş.
I have to admit, your shithole is quite classy.
Ama Lindsay'ye öfkeli olduğunu kabul ediyorsun, değil mi?
But you do admit that you were angry with Lindsay?
Evet, South Ferry Cephaneliği'ndeki memurların gerekli titizliği gösteremediklerini kabul ediyorum. Ama Stratejik Ateşli Silahlar Komutanı'na yazdım. Bu konudaki düşüncelerimi fazlasıyla belirttim ve sizi temin ederim ki disiplin yaptırımı...
Yes, well, I admit there was a failure to do due diligence on the part of the officers at South Ferry armoury, but I've written to the Strategic Firearms Commander making my feelings on the matter abundantly clear
- Evet, itiraf etmek gerekirse çok güzelmiş gerçekten.
Yes! It's nice, indeed. I have to admit!
- Hatalı olduğunuzu kabul ediyorsunuz yani.
So you admit you are at fault.
Çünkü üniversiteli hamile bir kızı öldürmüş olabileceğini düşünemedim.
Because I never thought you'd admit - to killing a pregnant sorority girl. - Hey.
Reddetmiyorsun yani?
So you admit it?
Yani bu kızları ayarttığını kabul ediyorsun öyle mi? Ayartmak mı? Ayartmak mı?
So you admit to luring these girls?
İtiraf etmeliyim ki ben de birkaç kez oynamış olabilirim.
I have to admit, I might have played it a couple of times myself.
Kabul etsen de etmesen de ben biliyorum.
I mean, whether or not you want to admit it, but... I know you are.
Şartlar korkunç ama kampanya yolculuklarına ara vermenin iyi geldiğini itiraf etmeliyim.
You know, the circumstances are awful, but I have to admit... it's been nice to take a break from the road.
- Will de destekliyor ama itiraf edemez.
Will does, too, but he can't admit it.
Kederlenmek, yenilgiyi kabullenmek değildir. "
To grieve is not to admit defeat. "
Kederlenmek, yenilgiyi kabullenmek değildir.
To grieve is not to admit defeat.
Lowry neden Danny hariç herkesi öldürdüğünü itiraf etsin?
Well, I mean, why would Lowry admit to killing everybody else other than Danny, huh?
Üzerinde çok durmadım, gerçeği söylemek gerekirse bu olay teknoloji firmalarının başına itiraf etmeyi istediğimizden daha çok geliyor ve genellikle bunu yapanlar diğer teknoloji firmalardır.
And I didn't think much about it because... to tell the truth, it happens to tech companies more often than we like to admit, and usually, the people doing it are other tech companies.
İtiraf etmeliyim ki New York'a bunun için gelip gelmediğini merak ediyordum.
I have to admit, I wondered if that's why you came to New York.
Adamı tutukladığımızı ve sonra da bize senin adını vermesinin.... biraz garip göründüğünü itiraf etmelisin..
Well, you have to admit it is a bit strange, that we arrest this guy and then he gives us your name.
Ama kabul et, bunlar varken eğlenceliydi.
But you gotta admit, it was fun while it lasted.
Drew iyi bir uşak, ama itiraf etmeliyim ki iafedede söyledikleri vatanseverlik sayılamaz.
Drew's a good guy, but even I have to admit what he said in that deposition was borderline unpatriotic.
İtiraf etmek hoşuma gitmese de o haklı.
As much as I hate to admit it... he's right.
Neden çalıştığımı görebilirsiniz Anneni onu itiraf etmeye ikna et.
You can see why I tried to convince your mother to admit her.
Ama kabul etmeliyim ki seni yaşıtlarından biriyle görünce merak ettim benim aşkım olmanın sana ne kazandırmasını umuyorsun?
But I must admit that seeing you with someone your own age, it does make me wonder what do you hope to gain from being my lover?
Şu açık ki kimse hatasını kabul etmek istemiyor.
It's clear that no one wants to admit their mistake.
Kardeşim, siyaset ve hükümet daha önce kabul etmeleri... gerekenleri şimdi itiraf ettiler mi?
Brother, have politicians and government ever admitted to their mistakes that they'll admit now
Bunu biliyorsun zaten.
You know that. Something else happened in that hell-world, something that you won't admit. No.
Eğer bunu sen yolladıysan yapılacak en iyi şey itiraf etmen. Yoksa gırtlağından gerçeği sökerek alırım.
If you sent this, you'd best admit it now before I squeeze the truth from your trachea.
Haklı Don, itiraf et şimdi.
It's true, Don. Admit it.
Yaptıklarını kabul etmezse, ben ettiririm.
If she's not gonna admit what she did, I'm gonna make her admit it.
Lydia'ya evlenme teklifi ettiğinde, kabul etmeliyim ki, çekinmiştim.
When you first proposed to Lydia, I'll admit, I was wary.
İyi donanımlı bir elde iyi işlenmiş afyon'a olan sevgimi de itiraf etmeliyim. Hemen her şey ile biraz esrar iyi gider.
I must admit to a fondness for any well-appointed opium den, and a bit of hashish goes well with just about anything.
Şuna ne dersin anen de bir insan çünkü sen hissetme hakkı olan tek kişi senmişsin gibi davranıyorsun.
How about... hmm... you admit that your mother is a human being, because you act like you're the only one who has a right to feel.
İtiraf etmeliyim ki tanıştığım günden beri sizden bir şey saklıyorum.
And I admit I've been pretending to you since the day we met.
Gecenin çoğunu sizinle görüşeceğim düşüncesiyle için uyanık geçirdim.
Though I admit spending most of the night awake, thinking of seeing you,
İtiraf etmeliyim ki bana karşı olan ilginin neden devam ettiğini bilmiyorum.
I admit, I don't quite know why you maintained your interest in me.
Sadece henüz bunu itiraf etmek istemiyorsun.
You're just not willing to admit it yet.
Nasıl yani, beyin dosyalarını çaldığınızı itiraf mı ediyorsun?
So, what? You... admit to stealing the mind-files?
Her ne kadar kabul etmekten nefret etsem de uzaylı olmayabilir.
As much as I hate to admit it, I think it might not be alien at all.
Kabul ediyorum.
I admit that.
Yani, bunu kabul etmesi utanç verici, ama... sağol adamım buna biraz ihtiyacım cardı
Well, it's embarrassing to admit, but... thanks, man, I kind of needed it.
Kabul edin.
Admit it.
İtiraf etmeliyim ki, çok gerginim.
I have to admit I'm really nervous.
Bunu kabullenmek istemiyorsun. O senin en yakın arkadaşındı.
And though you won't admit it, she was your best friend.
Bir antrenman sadece bir antrenman olamaz mı? Gene de çok yardımı olduğunu kabul etmeliyim Karen.
Can't, like, a workout just be a workout? [Chuckles] I have to admit though, Karen, it was really helping.
Kabul et.
Admit it.