Agreed traduction Anglais
14,058 traduction parallèle
Para olacak demiştik.
We agreed coin.
Katılıyorum.
Agreed.
Katılıyorum ama daha büyük sorunlarımız mevcut şu anda.
Agreed, but we got bigger problems.
Kahve yapamadığın gerçeğini bilseydim teklifini asla kabul etmezdim.
If I knew you didn't know how to make coffee... I would have never agreed to this relationship
Kurtarma planı için izin verdi.
He has agreed to a rescue attempt.
Bu konuda hemfikir olamadık.
We haven't agreed to that.
O da benimle hemfikir.
He agreed with me.
İş birliği yapmayı hemen kabul etti.
He agreed to cooperate right away.
Dörtyüz tane altın para, dediğim gibi.
Four hundred gold coins, as agreed.
Anlaştığımız sıra böyle değil.
This is not the order that we agreed to.
- Bu konuda hemfikir miyiz?
Can we just agreed to that, please?
Decker'la anlaştık, Axelrod hakkında hiçbir şey sormadın.
We agreed with Decker, you wouldn't ask me about Axelrod.
Bir şekilde, Mafee'ye sorduğumda o da herkesin bunun yanlış hamle olduğu konusunda hemfikir olduğunu söylediğinde, üstelemek ve fark yaratan biri olduğumu ispat etmem gerektiğini hissettim.
Somehow the idea that all the guys... I asked Mafee, and the moment he said that everyone else agreed that it was the wrong move, I had to stick it out, had to prove that I was the difference maker.
Annem bize kazı kazan almıştı, kim kazanırsa alışveriş çılgınlığına götürecekti bizi hatırlıyor musun?
Remember when Mom bought us scratch-offs, and we agreed if either of us won, we'd go on a shopping spree?
Bu boku kabul ettiğime inanamıyorum.
Cannot believe I agreed to this shit.
Kabul etmişt...
You agreed that- -
Kabul ettiğim tek şey gelip eve bakmaktı.
The only thing I agreed to was to look at the house.
Söylediğim her şeyi yapacağın konusunda anlaşmıştık.
You agreed to do whatever I said.
Kendimi kötü hissettim ve kocam da gelip beni eve götürecekti.
I felt ill and my husband agreed to run me home.
Bizimle çalışmayı kabul etmen beni çok memnun etti.
I'm delighted you've agreed to come on board.
Aniden dönüp dönmemize karar verdik, Babam görünmezlikten düştü!
We agreed we should turn back, when suddenly, my father plummeted out of sight!
Kabul.
Agreed.
Anlaştık.
Agreed.
Şüphelinin avukatı olmadan sorgulamaya izin verdiğini not edelim.
Noting that the suspect has agreed to be interviewed without having a lawyer present.
Buraya gelerek, oyunun getirdiği sonuçları kabul etmiş oluyorsunuz bu sonuçlar hangi şekilde olursa olsun.
By coming here, you have all agreed to play the game to its conclusion, no matter what form the conclusion takes.
Zengin olduğunu bilseydim, August o kızı senin almana izin vermezdim.
Hell, if I would've known you were a rich man, August, I never would have agreed on letting'you have that girl.
- Fitz bana hak verdi.
- Fitz agreed, so...
Ben de Strix ile çalışmayı kabul ettim, senin gibi.
I agreed to work with the Strix, same as you.
Bence hem kitap hem de herkes için bu en iyisi.
He agreed. I think it's what's best for the book and everybody involved.
Dostum, orduya yazılıp anlaşmada payıma düşen kısmı yerine getirdim.
Man, I agreed to go through this whole army thing, and I kept my end of the bargain.
John da ben de bu konuda aynı fikirdeyiz.
John and I both agreed to this.
William'ın annesi oğlumu ancak kimseye söylememem karşılığında görebileceğimi söylemişti bana buna sen de dahilsin.
William's mother made a condition that the only way I would be allowed to meet my son is if I agreed to keep him secret, even from you.
- Bulundun zaten, ben de kabul ettim.
Well, you've made them, and I've agreed.
Onlara karşı kendimi takas edeceğime karar vermiştik.
We agreed that I would trade myself for them.
Bize içki almayı kabul ettin çünkü biz yeterince yaşlı değildik.
You agreed to buy us booze,'cause we weren't old enough.
Dr. Railly, genç Jennifer'ı bulmak için 2016'ya gitmeye ikna oldu.
Dr. Railly's agreed to go back to 2016 to find the young Jennifer Goines.
Söylediğim her şeyi kabul eden bir erkek arkadaş isteseydim Milton'dan asla ayrılmazdım.
If I wanted a boyfriend who agreed with everything I said, I never would have broken up with Milton.
Hepimiz kabul etti. Hayır.
We all agreed.
Iyi, çoğunluk kabul etti ve biz bunu yapıyoruz.
"I absolutely don't think this is something we should do"? Okay. Well, the majority agreed, and we are doing it.
Hepimiz yarışa katılmayacağımıza karar verdik, Ama perde arkasında çok şey oluyordu.
We all agreed we weren't going to be in racing, but there was a lot of stuff going on behind the scenes.
- Bir şeyler söylemende anlaştık.
- Agreed you should have said something.
Süper gariplikte anlaştık.
Agreed it is super awkward.
İtirazı olan?
Agreed?
Açık olmak konusunda anlaştığımızı sanıyordum.
I thought we agreed on full disclosure.
Ben de, hâlâ Sara'nın ve çifte kumruların gelmesini bekliyoruz.
Agreed... we're still waiting on Sara and the two lovebirds to get back.
Yarın laboratuvarında buluşacağız.
He's agreed to meet us in his laboratory tomorrow.
Post-punk indie rock çalacağımızı söylemiştik.
Post-punk indie rock is what we all agreed on.
Bu evliliği kabileler kuvvetlensin diye onayladım.
I agreed to this marriage to strengthen the tribes.
Şartlarını kabul ettiler.
They agreed to your terms.
Ya anlaştığımız...
Now, what if I- - what if we just agreed to...
I asla kabul etmedim.
I never agreed.