Aksine traduction Anglais
5,705 traduction parallèle
Senin aksine.
Unlike you.
Buhran yaşamama neden olan Halo değildi, aksine o beni iyi yapıyor.
Halo, it's not causing my regression, it's actually preventing it from being worse.
Tam aksine... yatak başı sohbetlerin onu istediğimiz yöne sevk etti.
On the contrary... your little bedside chats pushed him in the direction we needed.
Senin aksine, ben kız arkadaşım yanımda değilken onu özlüyorum.
See, unlike you, I actually miss my girlfriend when she's gone.
Şu anki durumumuz aksine mi?
We got to... As opposed to our current situation?
Popüler görüşün aksine Brad'ten ayrıldığım için zerre kadar üzgün değilim.
Contrary to popular opinion, I don't regret breaking up with Brad at all.
Bu enstitünün faydasına olan şeyi yaptım... -... beni aksine ikna edemezsiniz.
I did what's best for this institution and you're not gonna convince me otherwise.
Henry'nin aksine, arkadaşlarımı her gün korurum, bir kez değil.
And unlike Henry, I look after my friends every day of the year, not just this one.
- Aslında tam aksine.
It's exactly the opposite.
Her zamanki anlamsız psikoloji jargonumun aksine mi?
As opposed to my usual meaningless psychobabble?
Herkesin aksine kim bu fikri sever?
As opposed to everybody else who loves the idea?
Aksine, Sayın Yargıç, baskın bu gizli belgeyi ortaya çıkarmıştır.
On the contrary, Your Honor, the raid produced this classified document.
Ülkenin çok zengin geçmişi var. Kore'nin aksine, bizimki Japonlar tarafından çalındı.
Here, your country has a very rich past, unlike Korea, which had its past stolen by the Japanese.
Ancak İtalya'da olanların aksine, Alman polisi duruma hazırlıklıydı.
But unlike in Italy, the German police are prepared.
Mussolini'nin aksine Hitler'in gücü ele geçirme girişimi başarısız olmuştu.
Unlike Mussolini, Hitler's attempt to seize power is a failure, and he's arrested and charged with treason.
Ama Caroline'ın aksine çok donuk ve yargılayıcı olabiliyorlar.
And unlike her, they can be cold and judgy.
Temizlediğin camların aksine, ben senin içini görebiliyorum.
Unlike the windows you clean, I can see right through you.
Düşündüğünün aksine, erkeklerin önünde öyle çabuk soyunmam.
You know what? Despite what you think, I do not get naked in front of men that easy.
Seninkinin aksine benim hayatım çok sıradan.
I come home. My life is simple, bubba, unlike yours.
Aksine, senin için bir iş var elimde.
No, I've got a job for you.
Ve senin de, beni aksine inandırmaya çalışmayacak kadar... akıllı olduğunu biliyorum.
And I think you're smart enough not to try to convince me otherwise.
Diğer balıkların aksine Tiktaalik, boynunu kullanarak avcıları gözetebiliyor ve daha küçük avları yakalayabiliyordu.
Unlike other fish, Tiktaalik could use its neck to watch out for predators and to hunt smaller prey.
Fakat diğer yeğenim Devin'ın aksine en azından uşakları idare edebilir.
Unlike my great-niece, Devin, can manage the servants.
Burada yeni bir stratejiye ihtiyaçları var. Ve boz ayıların aksine bu tür kovalamacaların onlara pek kolay gelmediği anlaşılıyor.
And unlike grizzly bears, this kind of chase doesn't seem to come easy to them.
New York Times bile Valerie Cherish'in aksine Mallory Church'ün kendi kendini yok ettiğini ve kötü biri olduğunu söyledi.
You know,'cause even "The New York Times," Paulie? Even they said Mallory church is self-destructive and mean. As opposed to Valerie Cherish.
Muhteşem göğüslerim var senin sarkık göğüslerinin aksine.
I have amazing tits, unlike you and your sad floppers.
- Aksine memnun oldum.
- No, I'm glad.
Dışarıdakinin aksine çok seçkin biridir.
Unlike him, he has a great character.
Tek bir hatası bile yok ancak nedendir bilmem, Hwi Kyung'un aksine, onun yanındayken dikkat kesiliyorum.
There's nothing to pinpoint, but... He's not like Hee Kyung. I get cautious around him.
Dönemin ressamlarının çoğunun aksine Pisarro resimlerinde toplumun tüm katmanlarını gösterir.
He is unlike many of his colleagues in that he does show all strata of society.
Jaguarların aksine, bu yavru su samurunun ebeveynleri çiftleşmeyi düşünmüyor. Ebeveyn olarak hâlâ yapacak çok işleri var.
Unlike jaguars, the parents of this young otter aren't thinking about mating, they've still got some more parenting to do.
Ama bu anlaşmayı, yapmam gerekenin aksine boylu boyuna düşünmeden kabul ettim.
But... this deal of ours, I didn't think all the way through, not like I should have.
- Senin aksine. - Bunu duymadım sayıyorum.
Unlike you.
Şu an göründüğünün aksine, kendisi bir doktor.
And, despite what she looks like right now, she's a doctor.
Çeviren : Tarık Kılıç İyi Seyirler. Meslektaşlarımın aksine size hukuku teorik olarak anlatmak yerine mahkemede bir avukat gibi pratik yaptırmayı tercih ederim.
Sync and corrections by dreaMaker7 Brought to you by pizstol unlike many of my colleagues, I will not be teaching you how to study the law or theorize about it, but rather how to practice it...
Adım Frank ve hocalarınızın aksine aptalca sorular olduğuna inanıyorum.
Name's Frank, and unlike every teacher you've had, I do believe there are stupid questions.
Ailemin aksine.
Unlike my family.
Rus'un aksine biz iş için burada değiliz.
We're not here on business, like the Russian.
Ne yazık ki Marcel burada yetiştirdiğin kendini kaybetmiş ruhların aksine verdiğin sözler sana olan inancıma bir katkısı olmuyor.
Unfortunately, Marcel, unlike these wretched souls that you recruit here, your promises do little to inspire my faith.
Fillerin aksine, fındık benim bünyeme pek iyi gelmiyor.
- Unlike elephants, nuts are really not good for me.
Özel güçlerim yok bazı insanların aksine.
I don't have any special powers unlike some people.
Fakat aksine de inanamam.
I just can't believe otherwise.
Constance Payton eski bir asker. Bunu oy kullanan halka hatırlatmak istedim. Geçmiş 5 Başkanın aksine o gerçekten bu ülke için savaştı.
Constance Payton's a decorated veteran, and I wanted to remind the voting public that unlike four of the last five presidents, she actually fought for this country.
1973'ten sonra ayakkabılarda kullanılmaya başlanan sentetik kauçuğun aksine bu kauçuk yerde hafif bir iz bırakır.
They leave a subtle mark unlike the synthetic rubber used in shoes after'73.
Şu Berkowitzlerin aksine saygı değer bir irtiba yaratmak için yıllarımı harcadım.
I built a very respectable reputation over the years, unlike those Berkowitzes.
Genelde aksine hareket ediyorsunuz.
Oh, more the other way around.
Ama diğerlerinin aksine, 39000 dolara bu aracı almaya gücünüz yetebilir.
But unlike the others, at $ 39,000, this one you might actually be able to afford.
Bulut teknolojisinin ve şifrelenmiş ağların aksine bunu hacklemek mümkün değil.
Unlike cloud-based systems and password encoded networks... They can't be hacked.
Senin aksine, benim prensiplerim var.
Unlike you, I live by a code.
Tam aksine hayatim.
Oh, on the contrary, luv.
Senin gibi zayıfların aksine ben acıdan güç alırım.
Unlike the weak, unlike you, I gain strength from pain.