Alay traduction Anglais
22,009 traduction parallèle
Gelip yeni arabamı alayım dedim.
Thought I'd pick up my new car early.
Ben gelip seni alayım.
I'll come and meet you.
Kusursuz bir adamla evlenmediğimi biliyorum ben. Ama eğer bunu o yapmış olsaydı evliliğimiz alay konusu olurdu.
I know that I didn't wed a perfect man, but if he did this, it would make a mockery of our marriage.
Neyse, sadece yük listesini alayım.
Okay, I just need the manifest.
Şunlardan alayım.
I'll take one of those.
Muhafız alayı karşılık veriyor.
Looks like the old guard are fighting back.
Alayım bir tane.
I'll set you up.
- Hayır. Ondan sakın tekerlek alayım deme ama.
But don't you dare buy any tires from him.
Montumu alayım.
I'll get my coat.
- Ya da İngiltere'de kazandığın parayla Irene'in özgürlüğünü satın alayım.
Or maybe I'll just buy my Irene free - with all that money you won in England.
Babanla alay etmeye hakkım yok.
Ain't got no right to be mocking your daddy.
Şapkanızı alayım efendim.
Your hat, sir?
Seninle alay edip cansız bedenini bir bok çukuruna atmasını ister misin?
Want to let him jeer you, throw you carcass in a dung hole?
Alayım Marne'de Dorman'ın yakınlarında konuşlandı.
My regimen! Was stationed near Dormans, in the Marne.
Çok çirkin, damlatıyor da, ve eve gittiğim zamanlar raftan benimle alay ediyor.
It's ugly, it leaks, and it mocks me from the cupboard when I'm home.
O zaman kesin alayım.
- Then let's definitely do it. - Oh.
Hizaya gelecek misin yoksa elime kırbacı alayım mı?
Now, you gonna behave, or do I have to get a whip? Kill me!
Çünkü hangi yüzüğü alırsam alayım yeterli olmayacağından korkuyorum.
Because I'm afraid that whatever ring I get her isn't gonna be good enough.
Bütün bir tane alabilir miyim? Bir de hesabı alayım.
Actually, can I get a whole one to go, and a check?
Onu ben alayım.
I'll take that.
Önce duş alayım.
Shower first.
Pekala, o zaman ödemenin geri kalan kısmını da alayım.
All right, now you give me the rest of the payment.
ÖIüm benimle alay ediyor.
Death is mocking me.
Bauvais Kontunun altında Picardy alayında.
He's in the Picardy regiment, under the Compte de Bauvais.
Treville, bana Paris'in duvarları içinde olan eğitimli bir asker alayı verdi.
Treville has just handed me a trained regiment of soldiers inside the walls of Paris.
Daha azını alırsan alayını küçük düşürürsün.
Anything less and you'll disgrace our regiment.
Yeni silahşörleri askere alma ve eğitme alayının başında olacaksın.
You'll be in charge of recruiting and training the new musketeers.
Canlı yayına çıkıp niye ölümü göze alayım ki?
Why risk death by going on live TV?
Defteri alayım.
Give me the Note.
Ben en iyisi bunu alayım.
- Why don't I just take this? - Mnh. Mnh-mnh!
Sen şapşallıklarınla uğraşadur, ben de Dale'den yardım alayım. Oldu mu?
You work on your bozo routine, and I'll have Dale help me.
Bekleyin fotoğraf makinamı alayım, fotoğraf çekinmemiz lazım.
Let me get my camera. I need a picture.
- Tekrar söküp alayım diye.
So I could rip it away from them.
- Kâseni alayım.
Can I have your bowl?
Benim adıma endişelenme, hazır kahve alayım.
Don't be going to any trouble on my account. You know, I'll have instant.
Ateş'i alayım.
I'm gonna need the Flame.
Sana bir içki alayım?
- Let me buy you a drink?
Hadi 15'i alayım.
Let's take 15.
Haberin geçerliliği kalmayacaksa niye anlatıp zamanını alayım ki?
So, why bother you with the news if I'm only gonna take it back later?
Ben bir adet çocuk menüsü alayım.
Oh, hey. Let me get a number one Happy Meal.
Şunu da önünden alayım.
Oh, let me just get this out of your way.
Bitlenme riskini mi alayım?
And risk catching lice?
Pamir-Alay'a hoş geldin.
Welcome to Pamir-Alay.
- Şimdi sorularınız alayım.
- I will now take some of your questions.
- Duş alayım mı? - Hayır.
- I could take a shower.
Jae Shin için bir alkış alayım Corey Hart'ın "Sunglasses at Night" şarkısını söyleyecek.
_ _
Ceketimi alayım.
Let me go get my jacket.
'Bu telefonu alayım mı'der, siz tavsiye verirsiniz.
Shall I buy this phone? You advise.
Bilgisayarımı alayım ve Tinder eşlerimi bulayım.
Let me go get my laptop. And my Tinder matches.
Sam seni varoşlardan getirip işe alayım diye vicdan yaptırdı o günden beri de sürekli kıçını pohpohluyorum. Buna hor görmek diyorsan, seni kurtardığım boktan gelecek müstahakmış sana.
You call that abuse, then you deserve whatever white-trash future I was trying to save you from.
Her zamankinden iki tane alayım.
You know what?