English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ A ] / Amber

Amber traduction Anglais

3,506 traduction parallèle
Amber!
Amber!
Amber, sana bazı sorular sormak ve senin ve Sydney'in verdiği cevapları da kameraya kaydetmek istiyorum.
Amber, I just have some preliminary questions for you and I need to get your consent to get Sydney on camera.
Adım Amber Irons, Jennifer Borman ve
My name is Amber Irons, and I give
Amber, sizinle okulda zaten konuşmamışlar mıydı?
Amber, didn't she already talk to you at school?
Hey Jen, telefonda adı Amber Irons olan bir kız var.
Hey Jen, there's somebody named Amber Irons on the phone for you.
O beni giydirirken Amber de sizi dışarda bekletiyordu.
Amber had to make you wait while he made me get dressed.
O, Amber'ı öldürecek.
He's going to kill Amber.
O, Amber'ı ökdürecek ve hepsi benim yüzümden olacak.
He's going to kill her and its going to be all my fault.
Amber da ona bakmakla harika bir iş yapıyor.
And Amber's doing an excellent job taking care of her.
Tamamdır, Amber.
That's okay Amber.
Hey Amber, nasılsın?
Hey Amber, how are you?
Ben yandaki odadayım, Amber da karşıki odada.
I'm just down the hall and Amber's right around the corner.
Bunları Amber mı yaptı?
Did Amber do this?
Amber'a ve annene neler oldu, biliyor musun?
Do you know what happened to Amber and Mommy?
Ona, Gretchin ve Amber'dan bahsettim, sonra
I told him about Gretchin and Amber, and then
O, bana yazmamı söyledi, böylece Amber, ben ve annem yine iyi bir aile olacaktık.
He said I had to so that Amber and Mommy would be okay and we could all be a family.
Amber ve annen öldüler.
Amber and Mommy are dead!
Amber'ın da geri gelmeyeceğini biliyorum.
And I know that Amber's not coming back either.
Senin ve Amber'ın annesi olmayı çok seviyorum.
I have loved so much, being your mom, and, Amber.
Bu şey ise, değerli bir şeymiş gibi korunmuş.
It's preserved like it was in Amber.
- Amber aromalı.
Hibiscus flavor.
Amber çiçeğine bayılırsınız.
You love hibiscus.
- Tamam. Amber, tatile çıkmadan önce gidip kuru temizlemeciden aldığını söylüyor ama bulamıyorum.
Amber claims to have picked it up from the dry cleaner before she went on vacation, but I can't find it.
O bulaşıklar benim sorumluluğumdu Amber, senin değil.
Those were my dishes to deal with, Amber, not yours.
Amber'ı gördün mü?
Have you seen Amber?
Amber'ı kovmuş.
He fired Amber.
Tamam, bu Amber Tarsen'dan çok daha ağır.
Okay, this is way heavier than Amber Tarsen.
Ben 21--21 yıldır kehribarın içindeydim.
I was in amber for-for 21 years.
Kehribardaydık.
We were trapped in amber.
- Sarı alarm vermemiz gerek, sanırım.
I think we should put out an Amber alert.
- Sarı alarmı geri çektim.
- I cancelled the Amber alert.
Amber şimdiye kadar ki en iyi Futbol Sevgililerini eğitti
Amber's trained some of the best football girlfriends in the field.
Amber'in çok ilginç bir hikayesi var.
Amber's had a really interesting journey.
kod kırmızı, Amber uyarısı, siyah ölüm, mavi toplar!
code red, Amber alert, black death, blue balls!
Ashley, Amber, ve Amantha.
Ashley, Amber, and Amantha.
- Amber, içeri gir.
- Amber, inside.
Hawaii'ye gideceğini mi sanıyorsun? Küçük erkek arkadaşın Amber'ı öldürdü be!
You think you're going to fucking Hawaii after your little boyfriend fucking killed Amber?
Hepimiz Shackleton'ın açık sarı renkli olduğunu biliyoruz.
Now, we all know Shackleton is renowned for its light amber color, so...
Amber?
Amber?
Donut sevdiğimi Amber mı söyledi sana?
Did Amber tell you I like donuts?
- Amber.
- Amber.
Amber'dan.
It's from Amber.
Ooo.
Aw. [Amber laughter]
- Evet?
Yo, Amber!
Kehribar ve o Afrikalı ya da Ziegler gibi Kafkas.
Amber and he's African or Caucasian like Ziegler.
Kehribar.
Amber.
Biri işte kötü bir gün geçirdi diye negatifliği seçebiliriz. Yada Tanrı'nın bize verdiği tatlı bitki özünün tadını çıkarırız.
We can choose to bask in the negativity because somebody had a bad day at the office, or we can happily guzzle the sweet, Amber fluid of the lord.
Bunun için hazırlık yaptım - Amber, Jody, Ruby?
I'm just going to run these through - Amber, Jody, Ruby?
Holly, Tahılların Kehribar Denizi'ndesin.
Holly, you're in the Amber Waves of Grain.
Amber'dan mı bahsediyorsun?
Wh...? What, you mean Amber?
Amber!
Check it. Yeah.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]