Animal traduction Anglais
14,431 traduction parallèle
Bir hayvanın en büyüleyici kısmı.
It's the most fascinating part of the animal.
Herhangi bir hayvanın en büyüleyici kısmı ama bu...
The skin of any animal is the most fascinating part,
Aslan hani.
Like the animal.
Hayvanın tekisin.
You are an animal.
Bir hayvan gibi.
Like an animal, digging...
Hayvan kılıklı!
He's an animal!
Minik hayvanlar gibi.
He was just like that, a little animal.
İçerdeyken en çok özlediğim şeylerden biri de... birine'İyi geceler'diyebilmek. Buradaki hayvanlardan birine değil, tabi.
You know, one of the things you miss in here is being able to say good night to someone that's not an animal in a fucking zoo.
Bunu ancak bir canavar yapar.
An animal did that.
Bir canavar mı yetiştirdim ben?
Did I raise an animal?
Senin hayvanlara kurduğun gibi ona tuzak kurmuşlar.
They set a trap for him, the same way you'd trap an animal.
Bayan Justineau'nun bir canavara, bir hayvana dönüştüğünü görmek ister misin?
Would you want to see Miss Justineau turn into a monster, an animal?
Peki... Patlamış yaralar ve yumuşak dokudaki yırtılma hayvan ısırıklarını gösteriyor ama yüksek ihtimalle öldükten sonra olmuşlar.
Well... puncture wounds and tearing of the soft tissue are consistent with animal bites, but they were most likely caused postmortem.
Yaratığın hayvan kontrol memuruna burada saldırdığını söylüyorlar ama adam ona neyin saldırdığını görmemiş.
Anyway, this is the area where they say they saw the creature attacking the animal control officer, even though he claims to not have seen whatever it was that was attacking him.
Bunu durdurmaya yardım edip birilerinin hayatını kurtarırsak hiç şüphesiz faydalı bir şey yapmış oluruz. Bunu yapan hayvan da, insan da başka şey de olsa.
And if we can help stop that and save some lives, I think that is a... unquestionably worthwhile thing for us to do, regardless of whether the thing we find is animal or human or...
Sence bu kadın bu akşam ne tür bir hayvan görmüş olabilir?
So do you have any idea what kind of animal this woman might have seen this evening?
Ama kesinlikle insan boyunda ve tüysüz bir hayvandı.
But it was definitely an animal... man-sized and hairless.
- Ne gerçeği? Müdürün canavara dönüştüğünü gördüğü bu adam kurbanlardan birinin kıyafetlerini giyiyordu. O zaman fark etmedik çünkü bir hayvanı aradığımızı sanıyorduk.
This guy... who the manager just saw turn into a monster... was wearing the clothes of one of our victims, which we did not notice at the time, because we thought we were looking for an animal.
Sen bir hayvansın!
You're an animal!
Hayvan!
An animal!
- Hayvan barınağındayım.
I'm at the animal shelter.
O hayvan kontrol memuruyla görüşeceğim.
I'm waiting to see that animal control officer.
Hayvan barınağına acil destek istiyorum.
I need emergency backup to the animal control shelter.
Bu hayvan barınağı hangi cehennemde?
And where the hell is the animal control shelter?
Yolun ortasında bir hayvan vardı.
And there was an animal in the middle of the road.
Eski kocam bana "gece hayvanı" derdi.
My ex-husband used to call me a nocturnal animal.
Şanslıyım çünkü büyükbaş veterinerisin.
Oh, I'm lucky you're a large animal veterinarian.
Bir hayvan sesine benziyordu.
It was like, uh, some kind of animal.
Bir tür hayvan mı dedin?
It was some kind of animal, you said?
Çünkü dedim ya, yatağın boyutları çocuk resmi vardı, oyuncak hayvan...
Because, I told you, the size of the bed, there was a drawing, there was a stuffed animal- -
Blok işlemi Kazawitz yaptı, böylece Southern Wind'den çıktı böylece Lumetherm'den çıktı.
He's an animal. The block trade was Kazawitz getting out of Southern Wind, getting out of Lumetherm.
- Şerefe.
- An animal! - All right.
Karın her hayvanın en zayıf kısmıdır.
The belly is the most vulnerable part of every animal.
Tıpkı kafesteki bir hayvan gibi.
Like an animal in a cage.
Şampiyonaya hazırlanırken, dikkati dağıldı, sakatlıklar yaşadı ama sebep ne olursa olsun şampiyonaya geldiğinde bambaşka bir hayvan oluyor.
Getting to the championship, it's distraction, it's injuries, but for whatever reason, when he gets to the championship, he's just a different animal.
Çünkü veteriner sevgilini senin hayvansever olduğuna inandırmak için benim köpeğimi kullanman gerçeği çok zavallıca.
'Cause the fact that you borrow my dog in order to trick your veterinarian girlfriend to thinking you're an animal lover is pathetic.
Ben hayvanseverim zaten. Sahip olduğum bir hayvan yok sadece.
I am an animal lover, I'm just not an animal owner.
Yani sanki hayvan balonları gibi penisini katlamam gerekiyor ve vajinama sokmam gerekiyor!
So I just have to kind of fold his penis up like a balloon animal and shove it up in my vagina.
- Kuduz köpek gibi.
- Like a fucking enraged animal.
- Kuduz köpek gibi.
Like a fucking enraged animal.
Çok hoş bir at.
A fine-looking animal.
- Çok hoş bir at.
Fine animal.
- Pis hayvanlar!
- You dirty animal!
Sadece hayvan krakerlerini ortadan kaldırsan?
Can't you just take away his animal crackers?
Biz de klinikteki hayvanlarla ilgili falan konuşuyorduk.
Oh, we were... We were just talking about animal clinic business stuff.
Hayvan hakları savunucuları tasarının yasalaşması için dokuz yıldır mücadele ediyorlardı...
Animal-rights activists have been pushing for the bill for nine years, taking part in massive...
Hayvan gibi kokuyor.
He smells like an animal.
Kulağa Animal Planet kanalı gibi geliyor.
It sounds like Animal Planet.
Kulağa hayvan zulmü gibi geliyor.
Sounds like animal cruelty to me.
Bakalım Dedektif Fusco hayvan zulmü davasıyla ilgili bir şeyler bulabilecek mi.
I'll see if Detective Fusco can unearth some details about the animal cruelty lawsuit.
Soyu tükenmiş bir hayvan türü. Ekolojik bir trajedi.
It's an extinct animal species, an ecological tragedy.