Antique traduction Anglais
1,511 traduction parallèle
Şöminenin üstündeki tabloyu kimin alacağını... antika kaşık koleksiyonunun kime kalacağını düşünürlerken yanlarındaydım.
figured out which kid gets the painting over the fireplace. which one gets the antique spoon collection.
- 6 yaşımdan beri bende, antika sayılır.
Thanks. I've had it since I was 6. It's practically an antique.
Hannigan'ın antik para koleksiyonunu okumuş.
He read a story about Hannigan's collection of antique currency.
Hurda değil bu, antika.
Who brought you this junk? It's not junk, it's an antique.
- Şehire indiğimiz zaman, hemen lunaparka gidiyoruz.
Good. When we get into town, we're going to the antique shop.
- Çay dükkanındaki adam da...
Neither did the man in the antique shop.
Sanırım sahibi bir antika veya sanat eseri restore edicisi falan.
I'm guessing the owner's probably an antique or art restorer, something.
Carpinteria'da o kadar çok galeri veya antikacı yok.
There aren't that many galleries or antique shops in Carpinteria.
Antik doküman uzmanı biri yapabilir.
Then someone who is trained to handle antique documents is gonna do it.
New England Courant'takí antika bir masadaydılar.
They were in an antique desk from the press room... - Dad. ... of The New England Courant.
Hala şu antika şey mi?
Still got that antique?
Eski eserler sıcaklık şartlarına karşı duyarlıdır.
Antique art is sensitive to temperature conditions.
Antika arabalar, nadir bulunan el yazmaları, ilk basım kitaplar gibi şaşırtıcı şeyler.
Antique cars, rare manuscripts, first editions, you'd be surprised.
Clem Amca'ya ait antika bir Çin vazosu.
An antique china vase belonging to Uncle... Clem.
Ve madalyonların yanındaki vazo tam bir antika gibi görünüyor, içinde Çin çayı mı var?
And that Chinese pot near the medals... looks like an antique piece, does it contain Chinese tea?
.. şuna bak! Bence bu takı bir antika.
.. and look. I think this jewellery set is an antique.
Ahlaki değerlere önem veren bir doktor olmadığını söylemek zorundayım, ama üzerinde çalıştığı davalar çok ilginç.
I warn you against some of the doctor's more antique moral stances, but the case studies are fascinating.
Ama bir kumarhaneden bir şey çalacaksan,.. ... niye antika bir şey alasın?
Yeah, but if you're going to steal from a casino, why take an antique?
Nuh nebiden kalma üç otobüs var.
We got three antique buses. Inmates do all the work.
Korkarım bizi ikna etmek için bu antikadan... daha fazlası gerekli.
I'm afraid it'll take more than this antique... to convince us.
- Asher ona 150 kiloluk antika baskı makinesi bıraktı ve onu da ortak odaya koydu.
Asher left her a 300-pound, antique printing press... which she put in the common room.
Gerçekten paha biçilemez antika bir arabayı 12 sokak ileriye götürüp, bozuk bir Chevy'nin yanına park edip tamiratımı orada yapmamı mı öneriyorsun?
- Are you seriously suggesting... that I drive a priceless antique car 12 blocks away... park it next to a broken-down Chevy, and do my restoring there? Yes.
Hayır, burası antikacıların Öykülerini paylaştığı bir site.
No, this is a website for art dealers and antique buffs to swap stories.
Eski bir çorba kasesine koydu ve uçan halısına bindi.
He poured him into an antique soup ladle and boarded his magic carpet.
Şu restore ettiğim 19. yüzyıl Hint ağacından antikanın içindeydi,
It was in that antique, 19th-century satinwood I was restoring.
Geçen hafta beni aradı ve görüştüğü biri olduğunu söyledi... bir antika satıcısıyla...
She calls me last week and she says she has a date... with an antique dealer...
Oh, biz şeydeydik, uh, Mr. Dalton'ın antika mağazasında.
Oh, we were in, uh, Mr. Dalton's antique store. It...
Grannis Bulvarı'nda antika dükkanları varmış.
They own an antique store on Grannis Boulevard.
Onlar antikacı.
They're antique dealers.
Antika kelepçelerdi...
They were antique handcuffs...
Köşede bir antikacı gördüm.
I saw a great antique store around the corner.
Parçaların hepsini antikacılardan veya garaj satışlarından almış olmalı.
The way I figure it, he would have to have collected the pieces from antique shops or garage sales.
Bu eski antika evler nasıl kıymetli anlamıyorum.
I don't get these old antique houses.
Bu klasik bir antikaya sahip olabilmek için çok nadir bir fırsat.
Uh this is a rare opportunity to own a classic antique.
Antika dükkanı 20 dakikaya kapanacak.
The antique mall closes in 20 minutes.
Antika dükkanını arayıp, saatimizi saklamasını söylemeyecek miydin?
Shouldn't you call the antique mall and tell them to hold our clock?
Antika peşindeydim.
Just antique hunting.
O şey bir antika.
It's an antique.
Güzel bir antika, Edo Period'dan.
It's a beautiful antique, It's from the Edo Period.
O antikadır.
That's an antique.
Antika dükkanından biri büyük bir dolaplı saatle çıkagelmiş.
Guy come out of an antique shop carrying a big grandfather's clock.
- Antika satranç takımı.
Antique chess set.
Ötekiler Ben'in antika işinden artanlarla dolu.
The others are for Ben's antique business.
Hans'ın antika dükkanının üstündeki dairesine gittim şöyle bir göz atmak için, çünkü o çok...
I went to Hans'flat above the antique shop... just to check up on him because he was so...
Tamam, lanet olası antika bir şey bu.
Okay, well, it's a fucking antique.
Antika dükkanında Kawazen için çalışıyor.
She works for Kawazen, an antique shop.
"Kawazen Antika Dükkânı"
"Kawazen Antique Shop"
Bu kitap Kawazen Antika Dükkanındaydı ve Harumi Shinomiya onu modern Japoncaya tercüme etti.
The Kawazen Antique Shop had this book and Harumi Shinomiya translated it into modern Japanese.
Antik bir broş.
It was an antique brooch.
86'lık çok eski.
Tofuman, your AE86 is already an antique
- Mike'la antikacılara gitmek istiyoruz.
Mike and I would love to hit some antique stores.