Anyways traduction Anglais
3,092 traduction parallèle
Sizin davanız ne bu arada?
What's the deal with you guys anyways?
Zaten beni hiçbir zaman sevmedi.
He never liked me much anyways.
Her neyse, asıl konu şu.
Anyways, it doesn't matter.
Neyse, Marnie bize akuğunu anlattı.
Anyways, Marnie told us about the "amus."
Her türlü parti veriyoruz zaten.
We anyways throw parties.
Bunun ne anlama geldiğini biliyor musun?
Anyways, do you know what it means?
- Orada çalmak için çok iyiyiz zaten.
- We are too good to play there anyways.
Herneyse -
Anyways -
Bu yerde kimin böyle?
Whose place is this, anyways?
Anı mahvettin zaten.
You ruined the moment anyways.
Kaç yıldır ortalarda yoksun?
How many years you do anyways?
En azından benim içim öyleydi.
Good man to me, anyways.
Neyse, kendini onun için neden bu kadar üzüyorsun anlamıyorum.
Anyways, I don't know why you're getting yourself in such a palaver about her.
- Neyse, aslında gayet iyiydi.
Anyways, it's actually really good.
Her neyse, Rachel nerde?
- Where is Rachel anyways?
Bir de annem bana bu şarkıda hamile kaldığını söyledi yani varlığımı Righteous Brothers'a borçluyum diyebiliriz.
Plus, my mom said that I was conceived to this song, so I kind of literally owe my existence to the Righteous Brothers. Anyways, uh, here it goes.
Teşekkürler yine de.
Thanks anyways.
Neyse, burada olduğuna sevindim.
Anyways, I'm glad you're here.
Neyse, büyüdüm ve ben...
Anyways, I got older, and I... I was good enough to teach.
Bu çok sıkıcı. Misafirlerimiz var.
Anyways, that's boring.
Neyse, onun da dediği gibi cesedi buldular Ve tam da olduğu yerde
Anyways, like he said on the stand, they found that poor girl's body wrapped in plastic exactly where I said it was.
Satın aldım mağazadan aldım. Her neyse teyzem senin gibi yabancılarla konuşmamam gerektiğini söyledi.
And anyways, me auntie told me I wasn't supposed to speak to strange men like you.
Yani oğlum daha çok küçük musluklara ulaşamaz bile.
And, uh, I mean, he's so little, he - - he can't even reach the faucets right now anyways.
Neyse işte, arada onu ziyaret etmeye çalışıyorum. Nasıldır bilirsin.
So, anyways, I try to visit him every once in a while, but you know how it is.
- Kendi adıma konuşuyorum.
Speaking for myself, anyways.
Her nasılsa, Pappu doğduğundan beri ben sallama uzmanı oldum.
Anyways ever since Pappu's birth I have become an expert in shaking it.
Baksana, akşama Prem ile buluşuyor muyuz?
Anyways are we meeting Prem tonight?
Nasıl olsa bana bir faydası olmuyor.
Anyways it is of no use to me.
Hem ben Mısırlı olmak istemiyorum ki.
I don't even want to be Egyptian anyways.
Zaten çok korkmuş durumda.
He's too scared anyways.
Her neyse, masaj lisansımı aldım.
Anyways, so I got my massage license
Ama artık bir çift olduğumuz için, yine de gittim. Ben gitmek istememiştim. Çünkü çiftler böyle yapar.
I didn't want to go, but we're a couple now, so I went anyways,'cause that's what couples do.
Yine benzin almamız gerekecek zaten.
We should probably fill up again anyways.
Her neyse, o büyük oldu tekrar Joel görmek.
Anyways, it was great to see you again, Joel.
Her neyse, adını boş ver. Altı aydır benim müşterim.
Look, i-it doesn't matter anyways, he's... he's been my client for six months.
Bu bir oyun değil, Kenzi!
He's dead anyways. This isn't a joke, Kenzi!
Hem sen ne arıyorsun burada?
What are you doing here anyways?
Her zaman yaptığın şeyleri yapmana bahane oluyor.
Gives you cover to do things you would have done anyways.
Zaten onun ne olduğunu kimse bilmeyecektir bile.
No one's gonna know that's what this is anyways.
Hayır, ama yine de yapacağım.
No, but I'm gonna do it anyways.
Bütün bunlara son verecek kişi benim başka bir yöne gitmelerini tercih etmelerini sağlayacağım.
Anyways, I'm the one who'll put a stop to all that, making it preferable for them to go in another direction.
Yani, kimin hatası bu?
I mean, whose fault is this anyways?
Bu kişiler, Rent-a-Tarz'dan alışveriş yapmasını istediklerin değil zaten Tom.
That's not who you want shopping at Rent-A-Swag anyways, Tom.
Seni üzmeyi istemezdik.
Anyways, we didn't mean to hurt you.
- Neyse, bu kadar basit işte.
Anyways, simple as that.
Evet. Teknik olarak zaten onundu.
Yeah, it's technically hers anyways,
Neyse, Ben ordaydım, arkadaşım burda, ve düşündüm ki, belki de yanına taşınabilirim, çünkü senin ilaçların, halsizliklerin ve ıvır zıvırını duymayı seviyorum.
Anyways, I was over there, and my friend's over here, and I thought, maybe I should just move in, because I love to hear all about your medications and ailments and whatnot.
Yani, senle benim, onlarla olduğundan çok daha fazla ortak noktamız var zaten.
I mean, you and I have so much more in common than I do with them anyways.
Her neyse, Penny'nin kendi nişanına geç kaldığına inanamıyorum.
Anyways, I can't believe that Penny is late for her own engagement party.
Herneyse, şimdi notları unutun.
Anyways, forgetting about grades for now.
Zaten boş yatakları olmuyor.
Never got open beds anyways.