English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ A ] / Applause

Applause traduction Anglais

2,210 traduction parallèle
Bayanlar ve baylar, kızlar ve erkekler törenci başımız için büyük bir alkış verelim rakipsiz Max Malini!
Ladies and gentlemen, boys and girls, let's have a round of applause for the master of ceremonies, the one and only Max Malini!
Güzelmiş, güzel bir gey esprisi.
- ( LAUGHTER AND APPLAUSE ) - That's good, a good gay joke.
Mary O'Mara Seamus O'Shaughnessy, Larry O'Leary Denise O'Donaghey ve Fearghal O'Farrell.
- Mary O'Mara... - ( CHEERING AND APPLAUSE ) .. Seamus O'Shaughnessy, Larry O'Leary,
Boots'un bir alana bir bedava bronzlaştırıcı kampanyasından beri bu kadar heyecanlanmadım.
( SCATTERED APPLAUSE ) I haven't been this excited since Boots did a two-for-one on Fake Bake.
Ben ve muhteşem fikri dondurma partisi için kocaman bir alkış alalım!
Let's hear a nice round of applause for Ben and his great idea for an ice cream party!
Epstein ve Williams'ın sayesinde dün akşam seri bir kanun kaçağını yakaladık.
Thanks to Epstein and Williams, we got a serial lawbreaker off the street last night. ( scattered cheers and applause ) Today we're going to build on that success.
Onlara güzel bir alkışlayalım sahneye çıkarlarken.
Give them a nice round of applause As they make their way to the stage.
Ona güzel bir alkışlayalım.
Give him a nice round of applause.
Güzel bir alkış alalım.
Give him a nice round of applause.
Bir alıkş daha alalım.
Give him a round of applause.
Ben Russell. alkış
It's russell- - applause.
Teşekkür ederim.
- APPLAUSE - Thank you.
Alkışlar Firuzan Hanım için.
A round of applause for Firuzan Haným!
Bu yüzden törenin bu aşamasında... sağdıcın Nathan'dan yüzükleri rica edeceğim.
( Applause ) S.MOUSE : Listen, all you fans, you got to hear this.
Evlat, bana sorarsan... o şempanze sesli sürtük sana büyük bir iyilik yaptı.
( Cheering and applause ) GRAN : Oh, wowee! Your mamma's getting horny.
Tae Gun-ho'yu hep birlikte alkışlayalım!
Let's give Tae Gun-ho a big round of applause!
Gülmek için bir soluklanıyorum. Sonra da alkış...
I'm going to pause for laughter and applause there.
O...
[Cheers and applause] He, um...
Pekala.
[Small applause] Oh. All right.
Pekala.
[Cheers and applause] All right.
Lütfen alkışlarınızı sahnenin sonuna saklayın.
Please hold your applause until I have completed... The scene.
Siz kazandiniz.
You win. APPLAUSE Thank you for a lovely evening.
"Teşekkür ederim, Peder." dedim, "ama düşünüyorum da bir de dede yalnızken görmelisiniz!"
Just it was freezing cold and snowing and I couldn't get a taxi and I'm fucked if I'm carrying all that shopping home on my own! LAUGHTER AND APPLAUSE
Biliyorum önyargılıyım, benim tek kızımsın ama seninle birlikte olacak kişi dünyanın en şanslı adamı olur.
LAUGHTER AND APPLAUSE AGNES! Agnes, are you here?
Keşke götünü bu taraftan görebilseydin!
CHEERING AND APPLAUSE
Mağarayı inceleyecekmiş! - Hoşça kalın, Bayan Brown.
LAUGHTER AND APPLAUSE
Onu ben terk etmedim.
LAUGHTER AND LIGHT APPLAUSE
Lanet elbisenin içinde bir erkeğim!
- LAUGHTER AND APPLAUSE - What? Don't mind her.
Sharon'ın arabaya aldığı şu tuhaf tiplerden biri mi? - Doğrusu beyefendi olacak. - Beyefendi mi, Betty?
LAUGHTER AND APPLAUSE
İşte öyle piçler için yanımda bunu taşıyorum.
APPLAUSE
- Böyle işlerde yaka kartı olmazsa olmaz.
HOWLS OF LAUGHTER AND APPLAUSE AGNES LAUGHS
Üstelik bunu, saçlarımı kestirmeden, dişlerimi fırçalamadan ve göbek deliğimdeki pamukçukları temizlemeden başardım.
( Applause ) And that was before I cut my hair, flossed my teeth and pulled a dust bunny from my belly button.
Oyun açılış alkışlarını ve havalı korna almak için değil sadece.
And that's not just to get the game-opening applause and the airhorn ovation.
Bu gece olağanüstü bir şey yaratma şansımız var. Ödül ya da alkış ya da birkaç futbolcunun zafer kazanmalarını sağlamak için değil.
Tonight, we have a chance to create something spectacular, not for the trophies or the applause or the greater glory of a bunch of football players.
Yanılıyorsunuz!
[Applause] Well, you're all wrong.
- Bilirsin arada durur alkış alırım falan diye.
You know, and a pause for applause.
"Busaba" adlı şarkılarına başlamaları için onlara kocaman bir alkış verelim!
Please give them a big round of applause as they kick off with "Busaba".
"So Sad" için bir alkış lütfen.
Please give a round of applause for "So Sad".
Teşekkürler.
[applause]
Bu...
[Enthusiastic applause] That's, um...
Bu bir kabus.
[Cheers and applause] This is a nightmare.
Ah nerede o günler!
LAUGHTER AND APPLAUSE
Baksana, gitti kolum!
LAUGHTER AND APPLAUSE
Kendi halime takılırken gelip bana saldırdı!
LAUGHTER AND APPLAUSE
Eve çıkma olayını bu kadar büyütmemeliydim.
LAUGHTER AND APPLAUSE
Rahat durmazsa gelip ateşini ölçeceğimi söylersin.
- CHEERING AND APPLAUSE
Biz böyle yaparız.
APPLAUSE
Ödül mü vereyim?
A hug, an award, an applause?
Oturun, oturun.
[Applause] Sit down.
Yanlış.
[Applause]
[Applause] değil mi, dostum? Bayan Andrea'nın söylediği gibi ben Memur Stubeck, Lucille'ın babası.
Huh, buddy? Yay! Yay!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]