English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ A ] / Arayacak

Arayacak traduction Anglais

2,450 traduction parallèle
Onu arayacak mısın?
I mean, you gonna call him?
Arayacak kimsen yokmuş.
There was no one to call.
Her taşın altını arayacak her köşeye bakacaklardır. Ta ki biri senin hakkında bir şey yumurtlayana dek sen ve seninle ilişkili herkes hakkında burada bulunanlar da dahil.
I mean, they will turn over every rock hither, thither and yon until someone spills the beans on you and anyone associated with you present company included.
Belki uyanacak, gücü çekebilecek başka bir ruh arayacak.
Perhaps weakened, but searching for another soul from which to draw power.
Arayacak mısın?
Gonna call her?
Yani onun işe döndüğü haberi çıkınca Charlotte onu arayacak mı?
So you think that when word gets out, Charlotte's gonna magically call her?
Beni arayacak ama ulaşamayacak. - Ve tabii, işi reddetmektense...
She won't be able to reach me, and rather than refuse the job...
Onu arayacak mısın peki?
Well, are you gonna call him?
Annem Bayan Siccola'yı arayacak.
Mom's gonna call mrs. Siccola,
Arayacak mısın?
So, you gonna - you gonna call him?
Her kimseniz, sizi geri arayacak.
Hey. Whoever this is, he'll call you back.
Çok yakında avukatım seni arayacak...
You can expect a call very soon from my lawyer- -
Her ajan bu bilgileri arayacak, ama ilk bulan biz olmalııyız.
Every spook will be looking for that intel and we need to find it first.
Andrejka on dakika içinde ofiste ol, FIFA başkanı seni arayacak.
Andrejka... go to the office in ten minutes, the FIFA president will call you.
O zaman neden iki şüpheli arayacak şekilde yelpazeyi genişletmedik?
Then why haven't we expanded the profile to look for two suspects?
Gözlerimle o adamın üzerini arayacak vaktim yoktu.
There was no time for an ocular pat-down.
Daha çok insan öldükçe şehir, su için benim kabilem gibi yeni kaynaklar arayacak.
As more people die... the city will be looking to new resources for water... like my tribe!
Peki söyle bakalım beni arayacak cesareti veren şey nedir?
So tell me, what is it that gives you the courage to call me?
Frank, önümüzdeki üç gün beni arayacak olursan, annemin evinde olacağım ve diş ipimde kızılcık taneleri olacak.
Frank, if you need me over the next three days, I'm gonna be at my mother's, stringing cranberries on dental floss.
Onu arayacak mısın?
You gonna call her?
Şimdi, onu arayacak ve sonra bana, kalan bombaların yerini söyleyeceksin.
Now you're gonna call him off, and you're gonna tell me where the other bombs are.
FBI'ı arayacak ve onlara bir kap Novichok Patojenini nerede bulabileceklerini söyleyeceksin.
You are gonna call the F.B.I. And tell them... where they can find a stolen container of Novichok agent.
Sugar'ın D.C.'deki arkadaşlarını arayacak kadar...
Just enough to call Sugar's contacts in D.C.
Michael Westen yanında durup kameralara mı gülümsesin yoksa sen Paul için birilerini arayacak mısın?
Michael Westen sticks around and smiles for the camera Or you make some calls for Paul?
Kardeşin arayacak mı ya da ne olacak?
Your brother gonna call or what?
Gözlerimiz onu arayacak ama asıl görülmesi gereken adamın siz olduğu söylendi.
He'll certainly be missed, but those in the know say you're the man to see.
Arayacak başka kimsem yoktu.
I didn't have anyone else I could call.
- Uyuduklarında ya da ayrıldıklarında arayacak.
She'll call when they fall asleep or leave.
- Zengin dostunu arayacak mısın?
- You gonna call your rich friend?
Çok korkaktın, komşular kokuyu alıp polisi arayacak derdin hep.
You were such a chicken, you kept thinking the neighbours would smell it and call the police.
- Arayacak.
He'll call.
Denemeye devam edecek ve yerini bulursa arayacak.
Well, he'll keep trying, and then he'll call me if he finds her location.
Üstünü mü arayacak yani?
What's she gonna plant on him, you mean?
- Onun mazeretlerini arayacak değilim.
I'm lookin'into his alibi.
Jose, seni tekrar arayacak.
Jose, she'll call you back.
Beni arayacak yüzün kaldığına şaşırdım, sünepe herif.
I can't believe you got the nerve to actually call me, You cheap-ass slimeball.
Annen birkaç saat içinde arayacak.
Your mom's gonna call in a couple hours.
Eğer sizin için sorun olmazsa, yardımcım cenaze ayarlamalarını görüşmek için arayacak.
My assistant will call to discuss funeral arrangements if that's okay with you.
Karanlık enerji kamerası, bir gecede gökyüzündeki devasa yığını kapsayabilecek ve bunu 5 yıl boyunca, resimlerine daha fazla detay ekleyerek, evrenimizin ve karanlık enerjinin nasıl geliştiğinin ipuçlarını arayacak.
The Dark Energy Camera will be able to cover huge swaths of the sky in a single night and will keep on doing so for five years, slowly building up more detail in its images, searching for clues about how dark energy has evolved as our universe has evolved.
Ailesi, iş arkadaşları, arkadaşları. Sonunda mutlaka biri onu arayacak.
Family, co-workers, friends... someone eventually calls it in.
Müdür seni arayacak.
The director's gonna call you.
Seni arayacak kadar anca kaçabildim.
Barely got away from them long enough to call you.
Finansmanı yok, bu yüzden sanırım yatırımcı arayacak.
Well, he hasn't got funding, so I guess he's looking for an investor.
Ve yazılım ozon tabakasını tarayarak orijinal sesle eşleşen sinyali arayacak.
And the software will search the ozone to find a match... and identify the sight of origin.
Evet ama beni arayacak mısın?
Yes, but will you call me?
Onu arayacak mısın?
Ooh. Are you gonna call her?
Uyandığı zaman polisi arayacak.
If she wakes up, she'll call the police.
Beni götüreceklerse de götürmeyeceklerse de Shinji babamı mutlaka arayacak.
After they manage to take me away, or not, Shinji will call my dad, an outside call.
Kostebegimiz de ofisinde bir seyler arayacak.
Our mole will want to poke around your office.
Arayacak mıyım?
Do I call him?
Beni arayacak mısın?
Will you call me?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]