Araştırma traduction Anglais
11,951 traduction parallèle
- Eski bir tıbbi araştırma tesisi.
It's a former medical research facility.
İnternette biraz araştırma yaptım.
I went online and did a little research.
Pazarlama müdürümüz, satış müdürümüz araştırma ve geliştirme başkan yardımcımız ve birkaç müşterimiz.
Uh, this is our director of marketing, director of sales, V.P. of research and development, some of our buyers.
Buraya inmesinin neden bu kadar zor olduğu hakkında ufak bir araştırma yaptım.
Well, I did a little research on why it's so hard to land here.
Çalıntı araştırma ve patent gibi şeyler işte.
Research and patent theft, all that sort of thing.
Mezun olurken bu konuda araştırma yapmıştım.
And I wrote a paper on it in grad school.
Aylarca üst katta ona hiçbir yararı olmayan bir araştırma yaptım, başarısız oldum.
I have months of research upstairs that did nothing for her, so I failed.
Vekilliğinizin araştırma tamamlanana kadar onaylanmamasını öneriyoruz.
We recommend that your regency not be confirmed until it's done.
Dün gece uyanık kalıp, araştırma yaptım ve artık tüm iyi şeylerle ilgileniyorum.
- Mm-hmm. - so I stayed up all night last night and I did some research. And now I'm into, like, all the good stuff.
- Yangın Araştırma Ofisi'ni durdurmalıyım.
I gotta stop by OFI.
Biri Yangın Araştırma Ofisi'ne girip onları çalmış.
Somebody broke into OFI and stole them.
Araştırma Merkez Bürosundan yarın evime baskın yapılacağı haberini aldım.
I've got a tip-off that the Central Bureau of Investigation is raiding me tomorrow.
Yaptığımız araştırma motorlu taşıtlar veri tabanında, sosyal medya sayfalarında kredi kartı makbuzunda ve daha bir sürü yerde eşleşme sağladı.
Our vector search cross-checked DMV records, social media pages, credit card receipts, you name it.
Şu anda dünya üzerinde belki üç ya da dört tane vardır onlarda üst düzey devlet araştırma laboratuvarlarında ya da üniversitelerde.
At any time, maybe three or four of them exist on the planet at top government research labs or universities.
Araştırma için direkt olarak Washington'a yollanmama sebebinin bir kısmı da doktorların, NZT'ye bağışıklığının ve ilacı bırakabilme imkanının alıştığın yerin havasından olabileceğini düşünmeleriydi.
Part of the reason you weren't immediately shipped to DC for study was that doctors were concerned that your immunity to NZT's side effects and withdrawal came from something in the local environment.
Beni bir çeşit araştırma merkezine götürdüler.
They've taken me in at some kind of a research station.
Cooke ve ortağı araştırma merkezini ele geçirmiş.
Cooke and his accomplices have taken over the research station.
Ben Federal Araştırma Bürosunda özel bir ajanım. Ve bağlılık yeminim var.
I'm a special agent with the Federal Bureau of Investigation, and I am bound by oaths.
Araştırma yapmakla dikizlemek arasında ince bir çizgi var.
Well, there's a fine line between research and stalking.
Gelişmiş ve Gelecek Tehditleri Araştırma Merkezi.
The Center for the Research of Advanced and Future Threats.
Masaüstünden silmeye çalıştığın hack programının kaynak kodu bizde. Kollarını hacklediğin insanlarla ilgili yaptığın araştırma da bizde.
We have the source code from the hacking program you tried to delete from your desktop ; we have the research that you did into the people whose arms you hacked ;
Araştırma yaptım.
I did a search.
Numarayı Elia'nın Santa Monica'daki Araştırma ve Geliştirme Yerleşkesine kadar takip etmişler.
They triangulated the number back to Elia's Research and Development campus in Santa Monica.
Kendi başıma biraz araştırma yaptım.
I did some digging on my own.
Şu istediğim araştırma ne alemlerde?
What's the status of the investigation I requested?
- Ama Z Şehri için araştırma sadece formaliteden ibaret.
the investigation is just a formality. What?
Biraz araştırma yaptım o yüzden eminim, Hocam.
Master.
Hala bir dolu araştırma yapıyorum.
I've still got a ton of research.
Birkaç hafta araştırma yaptım ve.. .. umut ettiğim, dua ettiğim birkaç şey buldum,
I did some research a few weeks back, and something came up which I was hoping, I was praying
Antonio'yu arayacağım ve senin için araştırma yapmasını söyleyeceğim.
I'll call Antonio and see if he can do - anymore digging for you.
Araştırma saatlerine çok fazla para harcıyoruz.
We're spending too much on investigator hours.
- Bağışın araştırma için olduğunu söyledi,... benim sağlığımı tehlikeye atmayacaktı.
- She said the donation was for research purposes and my health wouldn't be compromised.
Eklemek isterim ki Bay Ross'un ödünç aldığı ekipmana bakarak asfalt veya beton kazmadığını söyleyebiliriz bu yüzden araştırma alanımızı kolay ulaşılabilen topraklara daraltabiliriz.
Uh, I would add that, given the equipment Mr. Ross borrowed, he was not digging through asphalt or concrete, so that could further narrow our search to areas of accessible soil.
Adı hatırladım, bende araştırma yaptım.
I recognized the name, so I did a search.
Bu yüzden su altında ne yaptıkları, nasıl daldıkları nasıl yüzdükleri, nasıl beslendiklerine dair bir fikir edinebilmeyi bunları araştırma iznimiz sayesinde yapıyoruz.
So we are doing this under our research permit to get an insight into what they're doing underwater, how they're diving, how they're swimming, how they're feeding.
Avery yerleşkesi dışında araştırma yaptığınız başka büyük yerler var mı?
Do you have any other large-scale place that's being investigated besides the Avery compound?
Araştırma ekibinde sen de var mıydın?
Were you a part of the... on the site searching?
Araştırma projesi için doktora yaptım, epeyce fon buldum.
Got a PhD, got a lot of funding..... for a research project.
Kimse gerçek manada haklarında bir araştırma yapmamış.
No-one's actually studied them for any length of time at all.
Ama bunu kanıtlamak çok iddialı bir araştırma gerektiriyor.
But proving it requires very challenging research.
Cascadia Araştırma Merkezi'nden John Calambokidis dünyanın en iyi mavi balina uzmanı ve 29 yıldır bu alanda çalışıyor.
John Calambokidis from Cascadia Research is the world's top expert on blue whales and has been studying them for 29 years.
Her ne kadar kısa vadede, münferit bazda stresli de olsa bu araştırma uzun vadede türün tamamının kurtulmasına faydalı olabilir.
Though it's stressful for the individuals in the short-term, this research could help save the entire species in the long-term.
Bay Buting'in iddia edeceği gibi Bayan Halbach'in o sırada hayatta olduğuna dair bir ipucu olsaydı bunun üzerine araştırma yapılabilirdi.
If there was an inkling that Mr. Buting was going to suggest that Ms. Halbach was alive at that time, this is something that could've been looked into investigatively.
Ben de RAV4'teki kan lekesinin eli kanayan bir insandan mı yoksa tüpün içinde muhafaza edilmiş bir kandan mı geldiğini tespit edebileceğimiz bilimsel geçerliliği olan bir test var mı diye bir araştırma yaptım.
And so I looked into could we test the stains in the RAV4 to try and make any kind of scientifically valid conclusion about whether or not the blood stain could've come from a tube of preserved blood as opposed to an actively bleeding person.
Ancak Halbach davasında araştırma teknikleri ve sorgulama teknikleri o zamana göre çok daha gelişmişti.
But in the Halbach case, investigative techniques and interrogation techniques are much better today than they were then.
Orayı araştırma üssümüz olarak kullanacağız.
We'll use that as our base to search for him.
Üzgünüm fakat şu an araştırma yapmakla meşgulüm.
Sorry, I am very busy doing research.
Tamam, sanırım Meatlug ve ben tek başımıza araştırma yapacağız.
Okay, I guess Meatlug and I are going searching alone.
Araştırma yaparken doğrudan buraya geldi.
Came directly here while you were surveying.
Geçmişimizin Hayaletleri Doğaüstü olayları Araştırma " yardımcı yazarı.
Both Literally and Figuratively : The Study of the Paranormal?
"Abigail, doğaüstü olayları araştırma tutkusuna Kenneth P. Higgins Bilim Enstitüsü'nde devam ediyor."
"Abigail continues her passion for the study of the paranormal " at the Kenneth P. Higgins Institute of Science. "