Argh traduction Anglais
1,154 traduction parallèle
Bize ipucu bırakacak kadar uzun süre dayanmış.
CATHERINE : She held on long enough to give us a clue Argh!
Tabii ki, bazı şeyleri açıklıyor.
Of course, that does explain a few things. Argh!
Aaa!
Argh!
Argh!
Argh!
Aziz Pete aşkına!
Argh! Oh, for the love of Pete! Oh!
- Argh!
- Argh!
- Teşekkürler.
Sure, sure. Argh!
İyi misiniz?
- Argh! Are you all right?
Kovanı savunun!
Argh! - Defend the hive!
- Çekil be...
Argh!
Ufff!
Argh!
Bir dakikalığına vicdanımla savaştım.
- Argh!
- Ahh!
- Argh!
Ahh!
Argh!
- Bir şeyler oluyor.
Argh!
Bronck sokaktaki gücünü para toplayarak sağlıyor, bu mekanı ütüleyerek.
It's like déjà freakin'vu, isn't it? Argh! Ow!
Neden suratımı tüm TV kanallarında gösterdi?
Argh!
- Ah!
- Argh!
Tam burası?
All right, argh!
Aman Tanrım!
Argh!
Bu ne şans ya!
Argh! Ow! What are the odds?
Dönerse her şeyi bıraktığı gibi bulmasını istiyorum.
Argh! If he does come back, I want everything to be how he left it.
Ver bakayım.
- Let me see. - Argh! Argh!
Baba dur!
Dad, stop! Argh!
Salaklar!
Argh!
- Bayım, özür dileriz.
- Argh! Argh! - Sir, we apologise.
Nasıl ateş ediyorum?
- Argh! How do I shoot?
Ayrılmalıyız, Malcolm.
Argh! ( BELL RINGS )
- Kontrol sistemleri kilitlendi!
- Control systems are locked out! Argh!
Belki de toplama kampına göndermeliyiz. Argh
Maybe we'll have to send him to concentration camp.
- Kahretsin, kahretsin, kahretsin!
Argh - Dammit, dammit, dammit!
Hayır!
Argh! No!
- Ahhhh!
- Argh!
Neden, "Of," diyip çıkmadılar?
Why not say, "Argh," and pass out?
Cesur ol.
- You're very brave. - Argh.
Dikkat et!
Watch out! Argh!
İğnemiz kalmadı.
ARGH. WE DON'T HAVE PINS.
Bu hiç adil değil!
Play from within. Argh! This isn't fair.
Başıma bir ağrı saplandı.
Argh... I've got a cluster headache.
Büyü bir anda şey olunca ben sonra her şey...
You know, here before, with the magic going all "argh" and me going all "eee" and everything getting all "rrr".
- Argh!
Graves!
Neden böyle giyinmemiz gerekiyor ki?
"Oh, looks like they're taking out the pepper spray." " Argh!
"Ben öfkeliyim." Babam da böyle bir şey derdi.
"Argh! I'm angry." That's like something my dads would say.
Hayır.
Argh! No! No!
Emrimle...
Argh!
Argh!
- Argh!
Tamam.
Argh!
Allah!
Argh! Oh, God!
Olabilir.
Argh-Ooh. Maybe so.
Bu onun mahkemesi!
Argh! "
Tamamdır, buldum.
ARGH! OKAY, I KNOW, I GOT IT.