English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ A ] / Asteroids

Asteroids traduction Anglais

431 traduction parallèle
Dünya ve Ay güneş sisteminin erken tarihindeki kuyruklu yıldızların ve asteroitlerin kalıntılarıyla bombalanmış olmalı.
The Earth and the moon must have been bombarded by comets and asteroids the debris from the early history of the solar system.
Ay ve gezegenlerin yapımı sırasında orijinal asteroitlerin çoğu ortadan silinmiştir.
Most of the original asteroids were swept up in the making of the moon and planets.
Bazıları, yerçekimi akımları ya da diğer asteroitlerle çarpışarak parçalanmaları sonucu gezegenler tarafından yakalandılar :
Some, themselves almost fractured by gravity tides and by impacts with other asteroids have been captured by planets :
Issız uydular ve verimsiz asteroitlerle karşılaştık.
We have encountered desolate moons and barren asteroids.
Bunlar göktaşlarında kuruldu, tarafsız bölgeyi gözetlemekteler yüzyıl kadar önce Dünya-Romulan çatışmasından sonra oluşturuldu.
Constructed on asteroids, they monitor the Neutral Zone, established by treaty after the Earth-Romulan Conflict of over a century ago.
İki karakol üstünde bulundukları göktaşıyla beraber yok oldular toz oldular.
Both Earth outposts gone. And the asteroids they were constructed on pulverized.
Beni asteroid yağmuruna iterek otorite sınırlarını aştınız.
Well, naturally I did me best to evade you. And starship captain or no, you exceeded your authority when you drove me and mine into a shower of asteroids.
Taş ve asteroid dışında bir şey kalmamış.
Nothing left but rubble and asteroids.
Etrafa bakmaya bayılıyorum, gezegenleri izlemeyi meteorları, gaz kümelerini ve astroitleri izlemeyi seviyorum..
I love to watch things, just stare at the planets meteors, gas clusters and asteroids...
Astroidin kütlesi, 12.3 milyon yılda bir, bütün evreni dolaşıyor. Anka Astoridi...
They're a body of asteroids that circle the universe... once every 12.3 trillion years.
Doolittle, sanırım bu Anka Astroidi.
Doolittle... I think it's the Phoenix Asteroids!
Gezegenler ve asteroidler ile dolu.
It's filled with planets and asteroids.
Gizlenip masum gemilere saldırabilecekleri düzinelerce Asteroit var.
Dozens of asteroids where they can hide and attack an unsuspecting ship.
Koloniler uzun zaman önce, mahkumların gönderildiği bu asteroidlerin varlığını bile unuttular.
The Colonies long ago forgot these penal asteroids even exist.
Kuyruklu yıldızlar ve asteroitler haricinde erken güneş sisteminin karmaşası yerini durağanlığa bıraktı ;
Except for the comets and asteroids the chaos of the early solar system was reduced to a remarkable simplicity :
Etrafindaki dokuz gezegenli bir sistemle kusatilmis, oldukça siradan, sari, cüce bir yildiza yaklasiyoruz. Düzinelerce aylari, binlerce asteroidi ve milyarlarca kuyrukluyildizi ile,
We are approaching a single, ordinary, yellow dwarf star surrounded by a system of nine planets dozens of moons, thousands of asteroids and billions of comets :
Asteroidler.
The asteroids.
– Asteroidler.
– Asteroids.
Asteroidler beni ilgilendirmiyor amiral.
Asteroids do not concern me, Admiral.
Hissettiğiniz sarsıntılar, gemiye çarpan göktaşlarından kaynaklanıyor.
The bumps you feel are asteroids smashing into the hull of the ship.
Tyler dün Asteroit oyununda 69.000 puan topladığını söyledi... - ama sonra fişi çekivermiş.
Tyler said he got 69,000 on Asteroids yesterday but he pulled the plug.
Asteroids var mı?
Do you have Asteroids?
Senin gezegenine iddiaya girerim, onlardan daha çok göreceksin. - Ne?
You can bet your asteroids you'll be seeing more of them.
Öyleyse onu kendimiz götürürüz. Gök taşları arasından bir yol açmak için saptırıcılarımızı kullanırız.
We'll use our deflectors to clear a path through the asteroids.
Gök taşlarını geçtik, efendim.
We have cleared the asteroids, sir.
Asteroitler yüksek oranda meklonit içeriyor. Tarayıcılarımızı etkiliyor.
The asteroids contain large quantities of meklinite which is interfering with our scanners.
Asteroitler bu yaşam formuna gıda sağlayacak gibi görünüyor.
It is likely the asteroids provide sustenance for this life-form, sir.
Asteroitlerdeki aktinitler onları algılayıcılarımızdan saklıyor.
The actinides in the asteroids protect them from our sensors.
Depremlerden, volkanlardan, tektonik hareketlerden, kıtasal hareketlerden, güneş patlamalarından, güneş lekelerinden, manyetik fırtınalardan, kutup değişimlerinden, binlerce yıllık kuyruk yıldızı, asteroid ve meteor bombardımanlarından, sellerden, tsunamilerden, yangınlardan, erozyondan, kozmik ışınlardan ve tekrar eden buz çağlarını görüp geçirmiş,
Been through earthquakes, volcanoes, plate tectonics, continental drifts, solar flares, sun spots, magnetic storms, the magnetic reversal of the poles, hundreds of thousands of years of bombardment by comets and asteroids and meteors,
Parazitler astteroitlere dönmek için ayartılabilirler. Ne de olsa bizden daha cazipler.
The parasites could possibly be lured back to the asteroids.
İçerisinde milyonlarca asteroit var.
There are millions of asteroids in it.
-... gezegenler, astreoidler tarafından çevrelenmiş.
-... surrounded by planets, asteroids.
30 yıl önce bu asteroitlerin maden incelemesini yönetmişti, ama bulduklarından asla faydalanamadı.
30 years ago he conducted a mineral analysis of those asteroids but he could never follow up on what he found.
Sıradan insanları alırım ve onları küçük gezegenlere çeviririm.
I take ordinary people, and I turn'em into asteroids.
Element'in en yoğun olarak gezegenin halka sisteminde gizlenen bir asteroit de.
The element is present in most of the asteroids that comprise the rings.
Bu asteroitlerin çoğu M-sınıfı atmosfere sahip gibi görünüyor.
It looks like most of these asteroids support Class-M atmospheres.
Ölülerini bu asteroite gömmeyi seviyorlar.
They like to bury their dead on asteroids.
Gezegeninizin etrafında ki halkada bulunan bir asteroitte araştırma yapıyorduk.
We were investigating one of the asteroids in the rings around your planet.
Sensörlerimiz, halkada bulunan çeşitli asteroitlerde 200,000'in üzerinde yabancı bir türe ait, ceset algıladı.
Our sensors have detected over 200,000 alien bodies on various asteroids in the rings.
Tam olarak emin değiliz, fakat bu çarpıtmanın cesetleri halkada bulunan asteroite defin ettiğini biliyoruz.
We're not sure, exactly, but from what we do know, the vacuoles deposit the bodies on the asteroids in this ring system.
Teğmen, onu asteroitlerden birisine ışınlayın.
Ensign, beam her onto one of the asteroids.
Güverte 15 de bulunan cesede kilitlen, ve asteroitlerden birine ışınla.
Lock on to the body on Deck 15, and transport it to one of the asteroids.
Sadece oradaki asteroite defin ediliyorlar.
They just decay inside those asteroids.
Daha bir çocukken, 4 milyar yıl öncesi Dünyamız ve ayımız sürekli bombardımana tutuluyordu kozmik tozlar asteroidler ve kuyrukluyıldızlar. mütemadiyen çarpıyordu.
In their infancy, over four billion years ago our Earth and moon were bombarded constantly by cosmic dust, asteroids and comets.
Asteroid makinası benim adımı sayıklıyormuş duyduğuma göre.
I hear the Asteroids machine calling my name.
Asteroidler mahvetmiş.
Asteroids killed them
- Asteroidler mi?
Asteroids?
Deliciler içerdekilere ulaşsın diye asteroitleri fazerle kesen adamlar.
They're the ones who split asteroids up with phasers so the excavators can get at what's inside.
O sırada birkaç aylığına atmosfer fırtınalarını gözlemlemek için... Venüs'e gitmiştim. O dönemde asteroitlerden kaçıyordum.
Then I went to Venus for a couple of months to Iearn how to handle atmospheric storms, and then I dodged asteroids for a semester in the belt.
Yakındaki göktaşlarında gizledik.
We've seeded them on several nearby asteroids.
Bölgeyi taradık ama burada göktaşlarından başka bir şey yok.
We scanned the area, but there's nothing here. Just a bunch of asteroids.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]