Astı traduction Anglais
8,707 traduction parallèle
- Seni vatana ihanetten astırmadığım için şanslısın.
- You are lucky I do not hang you for treason.
Astımım var.
I have asthma.
Masum iki dilenciyi, şehrin dışında katlettiler ve ızgaralık hayvanlarmış gibi yakıp astılar.
Slaughtered two old, innocent beggars from the outskirts of town, hung and burned like animals on the stocks.
Kimseyi bulamıyorsan git şu astımlı çocuklara sor.
Go ask one of the inhaler kids if you can't find anyone.
Evet, aynı zamanda mahmuzlarımı astım şehre geldim ve karnımı doyurdum.
Yeah, may as well hang up my spurs, move to town, work at the general feed.
Onu astı.
You hanged him.
Horul horul uyuduğunuz en çok 10 metre mesafedeki çadırlarınızdan hiç kimse atını eyerleyip urganı darağacına atarak kendini astığını görmedi mi yani?
No one saw him saddle a horse, throw a rope over the gallows and attach himself to it not 30 feet from where you lay snoring in your tents?
Neden onları, astırmadı, neden saraydalar hala? Merak ediyorum.
Why she hasn't assassinated them while they're here at court is a mystery to me.
Onu astıracağım.
I will have him beheaded immediately.
Lewis kendini astı.
Lewis has hung himself.
Astımın var ve sen kristal mi çektin?
Asthma and you smoke crystal?
Artık emeklilik planlarımı biliyorsun. Peki Takım Elbiseli Adam takımını astıktan sonra ne yapacak?
So now that you know all of my retirement plans, what has the man in the suit got planned after he hangs up the suit?
İki tane, astığım astık kestiğim kestik oğlan istemiştim.
I wanted two rough and tumble boys.
Dördüncü sınıftayken astım spreyin vardı.
In the fourth grade you had an inhaler,
Astım krizi geçirdiğimde revire gittiğim günü hatırlıyorum.
I remember this day where I ended up in the nurse's office with an asthma attack.
Astım için acile gittiğimde ne yapacaklarını anlatmıştın bana.
You told me what would happen when you go to the ER for asthma.
"The Chesapeake" tablosunu patronunun ofisine astırması için ikna ettim.
I convinced him to request The Chesapeake for his boss's office.
Astım ilacı.
A bronchodilator.
- Sanırım astım krizi geçiriyorum.
- I'm having an asthma attack.
Astım ilacın nerede bilmem gerek.
I need to know where your inhaler is.
Birisi... birisi astım ilacı getirsin.
Some... Someone's got to have an inhaler.
Burada kimsenin astımı var mı?
Does anyone here have asthma?
Astım ilacı olan var mı?
Anyone got an inhaler?
Bende astım ilacı var.
I've got the inhaler.
İşin ne kadar zorlu olduğunu farkedince bunu oraya astım.
I put that up there when I realized just how much bigger the job had gotten.
Haddini aştın.
You've overstepped the mark.
evet.hayır, bende seni bende seni bunu aştığımız için... memnunum ben.. evet hey, anne, seni sonra arasam olur mu?
Yeah, no, me, too. Me, too. I'm- - i'm glad that we're, uh... you know, getting on ahead of it.
Bu, İngiltere'nin, Suudiler'in en büyük silah satıcısı olan Amerika'yla ya aynı seviyede olduğu ya da onu aştığı anlamına geliyor.
It means Britain is pulling level with, if not overtaking, the United States as the biggest military supplier to the Saudis.
İkiz kardeşin sınırını aştı Süpermen.
Your twin brother was way out of line there, Superman.
# Su boyumu aştı #
♪ I'm in over my head ♪
Aştım.
Over it.
Ben bu meseleyi aştım.
I'm just over it.
Ne oldu? Benjamin haddini aştı mı?
Did Benjamin step out of line?
Ve sen bunu hayata geçirdin ve beklentilerimi aştın.
And you carried it out and exceeded my expectations in a way that...
SATILIK DANS ÜRÜNLERİ O ne astığın?
What's this?
Ben bu olayları aştım artık.
I'm fucking over this shit.
Başına ne geldiği ya da neye dönüştüğü beni bağlamaz, çizgiyi aştı artık.
♪ ♪ I don't care what happened to her or what she's become, she's crossed the line.
Çizgiyi fazla aştınız.
- Only one line.
Hız limitini biraz aştıklarını da varsayarsak, 150 kilometre. Hayır!
Assuming a car, most people drive a little bit over the speed limit... a hundred miles?
- Umarım öyle yapıyorsundur!
- You d'ast well better be!
Haddimi aştıysam özür dilerim ama ben senin tarafındayım.
I am sorry if I overstepped, but I am on your side.
- Susan Ross konusunda çizgiyi aştın.
You were out of line with Susan Ross.
Haddimi aştıysam özür dilerim.
Sorry if I've overstepped.
Ama Rep, çizgiyi aştı.
But the Rep, he walks a fine line.
Haddimi aştım.
I am in over my head.
Limiti aştı bile.
She's over her limit.
- Eriksen haddini aştı.
- He perehnuv stick.
Darren, biz onu aştık bile.
Darren, we're beyond that.
O gün ses duvarını aştım ve daha da fazlası.
That day, I broke the sound barrier and then some.
Çizgiyi aştın.
You're out of line.
Hükümetin koyduğu tüm internet filtrelerini aştık.
We were able to bypass all of the government Internet filters.