Athlete traduction Anglais
1,327 traduction parallèle
Poker birinin psikolojik reaksiyonlarını görmenizi sağlar.
the sport of the athlete " and the observation for respond bring up the power of observe the public"
Tanrı için bedenini, yaratıcılığını ve ruhunu durmadan güçlendiren bir atletdir.
He's an athlete who's constantly strengthening himself... physically, creatively, and spiritually for the Lord.
Bana gelince, şey, profesyonel atlet olmak için çalışıyordum.
As for me, well, I was built to be a professional athlete.
O bir siyah, siyah atletler daha yavaş yaşlanır.
He's a black athlete. Black athletes age slower.
- Stan Ross harika bir atletti.
- Stan Ross was a great athlete.
Bir atlet bu noktaya gelmişse, tüm onurunu kaybeder.
But when an athlete gets to that point, he loses all his pride.
Atletik değildi.
Biscuit? He was no athlete.
Belki alkışlama ya da başarılı atletlere... ikinci onur.
Maybe an ovation, our secondary honor... such as we sometimes give to a victorious athlete.
Evet, ama sandal gezisine can yeleği getirmeyen her kimse, o bir geri zekâlı.
Yeah. Hey, you know I have athlete's foot?
- O, yıldız oyuncuydu.
- He was the star actor, the handsome athlete.
- Bu atlet ayakları beni öldürüyor.
- This athlete's foot is just killing me.
Halk bu başarılı sporcunun arkasındaki kadını merak eder?
The public will want to know the man behind the athlete.
Nick onur öğrencisi, ve bir sporcu, gördüğüm kadarıyla da doğru yolda ilerliyor.
Nick is an honor student, an athlete, and we think he's on the right track.
Yaşlı bir adamsın, ve bir anda 30 yaşında bir sprinter oluyorsun.
You're old and suddenly, you're like a 30-year old super athlete.
Ben bir sporcuyum.
I'm an athlete.
Doris, kız kardeş olduğunuzu söyledi.
He's an athlete, Arthur. Look. - Yo.
Sen çok akıllı ve büyük bir sporcusun. Aynı zamanda popüler...
You re smart and you're a great athlete, and you're popular...
Hirose büyük bir atlet,.. ... müthiş çevik, herşeyde iyi.
A great athlete, super smart, good at anything
Ne zamandan beri atletsin?
Since when were you an athlete?
Sen polissin atlet değil Sen benim bodyguardım değilsin.
You're a policeman, not an athlete! You're my guardian, not my bodyguard.
Hey evlat, gerçekten sporcu musun?
Hey sonny, you really an athlete?
Ne çeşit bir spor?
What knd of athlete?
İyi bir futbolcu ve atlet. Osaka'nın Maradonası olarak bilinir.
Fine football player and athlete, known as the Maradona of Osaka!
Sen çok akıllı ve büyük bir sporcusun. Aynı zamanda popüler...
You're smart and you're a great athlete, and you're popular...
Sporcuymuş.
Boy was an athlete.
Bir dekatlon atleti, olimpiyatlarda gümüş madalya almış.
She was an athlete, decathlon, won a silver medal in the Olympics.
Senin gibi anneleri olmadığı için diğer çocuklar adına çok üzülüyorum, Wendy. Şekerin kalp hastalıklarına apandisite ve madura ayağına sebep olduğunu biliyor.
Well, you know, I feel sorry for those other kids, Wendy, who don't have a mom like yours- - a mom who knows that sugar causes heart disease, appendicitis and athlete's foot.
Bu adam dünya klasında bir atlet.
You know, this guy's a world-class athlete.
Bir atletin kendini geliştirmek için yarışmaları seyretmesini bilir misin?
You know how an athlete watches game film to improve his performance?
- Beni tam olarak bir atlet yapmaz, ama...
- Doesn't exactly make me an athlete, but...
Harika bir atletti.
He was a great athlete.
Buradaki bir hastane bu hizmeti, okuyan sporcular için ayda bir gün bedava yapıyor.
There's a hospital here that does free student-athlete screenings once a month.
O iyi bir atlet in özelliklerine sahip olamadı hiç.
He never even had the makings of a varsity athlete.
- Oh, Ne oluy...?
- of a varsity athlete. - Oh, what the...?
Onun hiç bir zaman atletik bir özelliği yoktu ki.!
He never had the makings of a varsity athlete.
Üniversitedeyken sporcuymuş,... fakat 92'de İspanya'da tenis oynarken dizini incitmiş, bağdokusunu.
He was an athlete at university but he hurt his knee playing tennis in Spain in'92 - a ligament.
Bu yüzden de, koçun, sadece bir basit test yüzünden yıldız oyuncusunu kovduğunu aklım almıyor.
That's why I find it so hard to believe... that the coach would kick his star athlete off the team just for missing a test.
Yıldız atletsin.
You're a big star athlete.
"Özel olimpiyatların sonunda, Büyük şampiyon özel atletine madalya ve 1000 $ ödül verilir"
"At the end of the Special Olympics, a Grand Champion Special Athlete is crowned and given a cash prize of $ 1000"
Gün boyunca bir sürü yarışma olacak. ... ve sonunda en iyi atlete 1000 doları sunmak üzere ünlü atletlerden birkaç kişi burada olacak.
We will be holding various throughout the day, and at the end of it all we will have some very special celebrity athletes here to present the trophy for top athlete, along with the cash prize of one thousand dollars.
2004 özel atleti...
The two thousand and four special athlete is...
- Her neyse! İyi bir atlettin, ve çocukken tiyatroda en iyi sendin.
You were a great athlete, and you were the best kid in your drama class every year.
Bu çocuk buradaki en iyi atlet değil belki fakat kesinlikle en büyük kalbe sahip olan o.
You know this guy might not be the most talented athlete here... but he's certainly got one of the biggest hearts.
Bir sporcudan öte biri.
- He's more than an athlete. - Dumb Krum.
Atlete benziyorsun.
You look like an athlete.
Senin gibi bir yıldız atletin bizim gibilere tenezzül etmesi ne iyi.
It's awfully nice of you to bequeath your star-athlete-like presence among us lower life forms.
- Komik.
I mean, I used to be an athlete... not so much anymore.
En iyi atlet, yeah!
Top athlete, yeah!
O ise bir sporcu.
He's an athlete.
Hayır ben doğuştan atletiğim.
No, I'm a natural athlete.
Evet, şimdi sıradaki işi yapalım
- Yes it is, but it is a phenomenal athlete.