English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ A ] / Attraction

Attraction traduction Anglais

1,443 traduction parallèle
Bunlardan birinin çekim gücü, Borlik'i alabilir.
The attraction from one of them could pull Borlik loose.
Ona çarpıldığın için, Daphne ile ilgili gerçekçi imajın, ilk andan itibaren çarpıtılmıştı. - Peki.
My point is, your so-called realistic picture of Daphne has been clouded from the start by your intense attraction to her.
- Assolist de geldi.
- Main attraction has arrived.
Ee, büyük attraksiyon nedir?
YEAH, SO WHAT'S THE BIG ATTRACTION?
- Sanırım insanların dikkatini çekecek kişimizi bulduk.
- I think we've found our newest attraction.
Büyük bir gururla bu yeni okulu, spor salonu ya da eğlence merkezini açıyorum.
It is with great pride that I dedicate this new school, sports arena or attraction.
100 milyon dolarlık Newark Bilim ve Tırcılık Müzesi buranın bu bölgenin cazibe merkezi olmasına hizmet edecek.
The $ 100 million Newark Museum of Science and Trucking... will serve to make this the attraction of the area and beyond.
Asıl çekici tarafı, mükemmel ölüm makinemiz Kral Top'u test etmek olacak!
The main attraction will be the testing our ultimate killing machine, The King Cannon!
Des ana gösterilerdendi.
Des was the main attraction.
Ve burayı ucuz bir turistik merkez olarak gösterdi.
Masquerading as a cheap turist attraction.
Fiziksel açıdan çekici bir özelliği gerçek bir bağlantı ile... karıştırman doğal.
It's very easy to confuse a physical attraction... with a real connection.
"Beğenmenin öteki yüzü iğrenmektir."
Freud. "On the other side of attraction lies repulsion."
Bunu sormamım sebebi satır aralarında ondan etkilendiğini hissetmem.
I felt I detected an attraction to him in the subtext. Care to comment?
Vampirlere karşı hiçbir sempatim yok ve onlardan biri olmaya da niyetim yok.
I have no attraction to vampires and I don't intend on becoming one.
Bence buda sevginin bir parçası.
I think that's part of the attraction.
Seni tanırım, kendinden büyük erkeklere karşı ilgilisindir.
I know you have an attraction for older men.
İIgi çekmesi için bir delikanlıyı işe almıştım.
I hired this guy to be an attraction.
Kaldırım gösterisinde bir denizkızını canlandırmıştı.
She portrayed a mermaid in a roadside attraction.
Benim gibi bir jeofizikçi için muazzam bir çekim kaynağı.
It is a tremendous attraction for a geophysicist like me.
Hey, yemekten sonra... bunu yaptığımızda, benimle... benimle biraz daha ilgilenebilir misin...
Fran, listen, listen, next time we do this, could you give me... more to work with on this whole attraction- - What do you mean?
- Ama ilgi odağı oldun.
- Well, you're the main attraction.
Bu seksüel bir heyecan olabilir.
It's just sexual attraction.
3 saat, popkorn alıp filmi seyretmek için.
Three hours to buy some popcorn for the main attraction.
Bu zor bir soru... çünkü, bildiğiniz gibi, fiziksel cazibe- - gerçekten kimyasal bir olaydır.
That's a hard question... because, as you know, physical attraction is... It's a chemistry thing, really.
Oldukça ilgi çekici bir manzara olmalıydı.
It must have been quite an attraction.
- Annemim mezarı üzerin yemin ederim ki burada olmamın kesinlikle cezbetmeyle alakası yok.
I assure you on my mother's grave, my being here has nothing to do with attraction.
- Dün gece tanıştıklarında bir yakınlaşma doğmuş olabilir, ama eminim Kimberly bir şey bilse sana söylerdi.
Well, there may have been an attraction when she met him last night, but if Kimberly knew anything I'm sure she'd tell you.
İstihbarat raporlarına göre kumarhanenin ana oyun katında turistleri çekmesi amacıyla esir olarak tutuluyor.
Our intelligence reports indicate he's being held captive as a tourist attraction on the casino's main gaming floor.
Bu hayatım için oldukça büyük bir atraksiyondu, sence de öyle değil mi?
That's a pretty big coming attraction for my life, don't you think?
Belki birbirimize karşı duyduğumuz çekim, kendi yolumuza gitmekten ve büyümekten korktuğumuz içindir.
Maybe every attraction we feel is fear of moving on and growing up.
Belirli bir yaşlı adam tipini cazip bulduğumu itiraf etmeliyim... o da hiç şüphesiz, genç kadınlarla birlikte olmaktan hoşlanıyor.
I admit I have an attraction to a certain type of older man, and he obviously enjoys spending time with younger women.
Bir kişi başka bir kişi için cinsel çekinmenin uygun olmadığını düşünüyorsa ozaman... beklenmeyen davranışlar sergiler.
When one person believes their sexual attraction toward another is inappropriate they often exhibit unexpected behavior.
- Cinsel çekim falan yok.
- There's no sexual attraction.
Birkişi başka bir kişi için cinsal çekim hissetmenin uygun olmadığını düüşünürse... ozaman beklenmeyen davranışlar sergiler.
When one person believes their sexual attraction toward another is inappropriate they often exhibit unexpected behavior.
Son patlayıcı devre oldukça etkileyici.
This last detonation circuit has an added attraction.
Bu özel uzaylı tür üzerinde hiçbir etkileri yok.
They have no attraction to this particular alien species.
Bunun güzel yanını görmekte zorlanıyorum.
Sweet! - I fail to see the attraction.
Bu heriflerin dikkatini çekmek istiyorsan, önlerine büyük birilerini koymalısın.
IF YOU WANT TO GET THE SUCKERS INTO THE BIG TOP, YOU GOTTA GET A BIG ATTRACTION.
Aynı cinsi çekici bulduğun oldu mu hiç?
Have you ever had any feelings of same-sex attraction?
Sokakta yardımsız yürüyecek kadar iyi... ama kardeşime yakın olacak kadar iyi değil. Hele onun sosyopatlara ne kadar zaafı olduğu düşünülürse.
He's okay enough to walk down the street without a leash... but he's not okay enough to be near my sister... who we both know has this fucked-up attraction to sociopaths.
Kafayı yemesine mazeret değil.
Doesn't give her the right to go Fatal Attraction.
Eğer birlikte çalışacaksak aramızdaki bu fiziksel çekimden kurtulmalıyız.
We have to get over this physical - attraction thing if we're gonna work together.
Birbirine ait iki insan arasındaki gizemli çekim?
You know, that mysterious attraction... between two people who belong together?
Büyük olay nedir?
What's the big attraction?
ışık, elektrik ve manyetik çekimi yaratan elektromanyetizma
electromagnetism, which produces light, electricity and magnetic attraction ;
Birbirimiz arasındaki bu haberci parçacıkların sayısı arttıkça daha fazla manyetik çekim oluşur.
The more of these messenger particles or photons that are exchanged between us, the stronger the magnetic attraction.
- Evet, öyle. Biliyor musun, sanırım bu aramızda bir çekim olmadığından...
- Yeah, it is, I guess it's because there's no attraction between us, you know?
Eskiden aramızda bir çekim vardı. Onun beyninden geçenleri okuyabiliyorum. Ona karşı hissettiğim şeyleri fiziksel bir tutku olarak nitelendirebilirim.
And there was some attraction between us, but as I can see right through her, intellectually I mean, I can see right through her, my desire is purely of a physical nature.
İnsanlar kumarda ne buluyor anlamıyorum.
Well, I just don't see the attraction in it.
Ama takma dişlilerle takılacağımıza kız yüzme okulunda cankurtaranlık yapabilirdik. Buranın cazibesi ne?
I mean, what's the attraction?
Sanırım ben de ünümün çoğunu ve pek de fazla olmayan servetimi sana borçluyum.
YOU'RE BY FAR MY BIGGEST ATTRACTION. AND I... I SUPPOSE I DO...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]