Atış serbest traduction Anglais
460 traduction parallèle
Kendini emniyete al ve "atış serbest".
I want you to stand up and fight. Get your back up and fire at will.
- "Atış serbest" yanlış. "Hazır ol, ateş" demeliydin.
- It's not "fire at will." It's "fire when ready."
Atış serbest.
Independent fire.
Hiç önemli yok, atış serbest!
Doesn't matter. Shoot!
Atış serbest! Şimdi de süngü tak!
Bayonet on rifle.
- Atış serbest Bay Thomas.
Fire one, Mr. Thomas.
Ateş emri ver. Atış serbest.
Commence firing.
Ateş başlasın. Atış serbest.
Commence firing.
Atış serbest!
Open fire!
Görünmezlikten çıkın, kalkanları kaldırın. Emrimle atış serbest.
Disengage the cloak, raise the shields and fire on my command!
Kes şunu Kim size atış serbest dedi?
Stop it! Who told you to open fire?
- Serbest atış!
- Free throw!
Serbest atış.
It's a free throw.
Buradan serbest atış.
Free throw over here.
Sana şunu diyeyim, Larry Kinkaid'i her kim öldürdüyse, 6 ay boyunca aklımızı o kanun oyunlarınla karıştırman ve sonra da onu Davies ya da sızlanan başka biri, kötü bir kalbi yok dedi diye serbest bırakman için buraya gelmeyecek.
Me. I tell you now, whoever shot Larry Kinkaid ain't coming back here for you to... fuddle with your lawyers'tricks for six months and then be let off because Davies or some other whining old woman claim he ain't bad at heart.
Günün flaş haberi otostopçu katili Emmett Myers, hala serbest.
At the top of the news tonight there's a report that Hitch-hike murderer, Emmet Myers, is still at large.
Taammüden cinayetle suçlanan birinin elini kolunu sallayarak dolaşması... buralarda adettense, yasalarda böyle acayip bir serbest fikirliliğe... yer olmadığına dikkat çekmek, bir yabancı için yakışık almaz herhalde.
If it's customary here to allow a man charged with first-degree murder to wander about at will, I don't suppose it behoves an outsider to point out that the law makes no provision for such quaint liberalism.
Şu aşağılık Tatar'ı sırtına bağlayıp atı serbest bırakın.
Tie that vile Tartar on his back and turn him loose.
- Atış serbest.
- Everyone takes a potshot at Charles.
Tanrı'nın dayanma gücünün sınırına gelmiş eserlerinden birini serbest bırakıyorum.
I just cut loose one of God's creatures at the end of his rope.
Şu sıralar hangi ünlü süper suçlular serbest?
What known super criminals are at large now?
Serbest suçlular hakkındaki son durum raporunu alalım.
Let's have the latest status report on criminals at large.
Elsa'nın kendisini beslemesindeki yetersizliğinin anlamı, George'un araziyi her gün bırakması ve atış oyunun serbest olduğu bölgeye uzun bir yolculuk yapması demekti.
But Elsa's inability to feed herself meant that George had to leave the reserve every day and drive a very long distance to another area where the shooting of game was allowed.
Hareketin halkçı ulusalcılığı 1945'de serbest kalan, o zamanın ülkemizde olabilecek en gelişkin özgürleşme süreciydi.
The movement's popular nationalism unleashed in 1945 the most advanced liberation process that at that time could take place in our country.
Şu anda, Lindt Çikolata Fabrikası'nın önündeyiz ve soygundan dolayı tutuklanıp sonra serbest bırakılan Müfettiş Clouseau'nun çıkmasını bekliyoruz.
We are here waiting at the Lindt Chocolate Factory to get a statement from Inspector Clouseau who's just been released from custody as a suspect in this massive robbery. Ah, here he comes.
Atış serbest.
Fire at will.
Ve adamların, kızı serbest bırakmasını sağlamış.
"and forced the men at gunpoint to release the girl".
Topu serbest atış bölgesine gönderdi.
Passes the ball to the top of the key.
Starbuck, serbest atış.
Starbuck, free shot.
O zaman tersanede serbest işçi sendikaları oluşturulmuştu.
That's when free trade unions were formed at the shipyard.
Görüldüğü kadarıyla Bay Teruggi, sıkıyönetim ihlali nedeniyle tutuklanmış ve stadyuma getirilmiş ve sonra serbest bırakılmış ve jandarma geç saatlerde onu caddede ölü bulmuş.
It appears that, uh... Mr. Teruggi was picked up for a curfew violation and detained at the stadium... and then released. And then the carabineros found him later that night, dead on the street.
Bundesabsürd havuzunda yüzme bilmeyenler 200 metre serbest yüzme yarışı başlamak üzere.
And you join us here at the Bundesabsurd pool just in time to see the start of the 200 meters freestyle for non-swimmers.
Biz gece yarısı onu serbest bırakacaktık.
We were going to free him at midnight tonight.
Haydi. Serbest atış.
Come on.
Atıs serbest!
Fire at will!
S.E.C. Bay Tucker'a iftira atılan açıklamayı... serbest bırakabiliyorsa... Bay Blue'nun yaptığı gibi aylaklık edin.
If the S.E.C. Can release information for the purpose of slandering Mr. Tucker's name, then lie about it, like Mr. Blue did...
Çete kontrolündeki bölgelere isim verildi serbest atış bölgesi.
The gang-controlled areas have become known as... free-fire zones.
Kennedy Lisesi bir serbest atış bölgesinin ortasında kalıyor.
Kennedy High is located in the middle of a free-fire zone.
Burası serbest atış bölgesi.
This is a free-fire zone.
Serbest atış bölgesinin, basket şampiyonu.
Reigning champ of the free-fire zone.
Eğer insan doğasının temel unsurunun yaratıcı iş ihtiyacı, yaratıcı arayış, baskıcı kurumların rastgele kısıtlayıcı etkileri olmaksızın serbest yaratılış olduğu doğruysa, ki ben öyle olduğuna inanıyorum.
I mean, there are really two questions here. One - is this picture of the media true? And there, you have to look at the evidence.
Ayrıca Northwest'teki başka cinayetlerle bağlantısı olduğu için aranan Tobias Lehigh Nagy'nin şu anda serbest ve nerede olduğu meçhul.
Tobias Lehigh Nagy, who is also wanted in connection with unrelated slayings in the Northwest is still at large, his whereabouts unknown.
Şanslı bir taraftar, 10 bin Dolar için, serbest atış bölgesinden atış yapacak.
Some lucky fan will get a chance to shoot from the free-throw line for $ 10, 000.
Serbest atış bölgesinden bir atış yapacaksınız.
You get one shot from the free-throw line.
Serbest atış bölgesi nedir?
What's a free-throw line?
Belki de serbest atış kazanmak için topları içeri gönderebilir.
Maybe he'll get to the free-throw line and send it into overtime.
Pekala, çocuk serbest atışları yaparken kameranın tribündeki babanın yüzünü göstermesini istiyorum.
All right, I want a camera in the stands on the kid's father when the kid's shooting the free throws.
Chargers 6 sayıyla öndeyken William serbest atış çizgisine gitti.
William goes to the free throw line with the Chargers leading by six.
Her zaman kritik dakikalarda iyi bir serbest atışçısıydı... ve arka arkaya 4 serbest atışı sokarak galibiyet perçinledi.
Always a clutch free-throw shooter... he sinks four straight to help seal the victory.
William 2 serbest atış ve maçı kazanma... şansı için çizgiye geldi.
William steps to the line with two free throws... and a chance to win.
NBA'de bir sezonda en yüksek serbest atış yüzdesi kime aittir?
In the NBA, who had the highest percentage of free throws in a single season?