Avın traduction Anglais
2,651 traduction parallèle
Hiç bıldırcın avına çıktın mı, Hardison?
Ever been quail hunting, Hardison?
- Nereye? - Bıldırcın avına.
- Quail hunting.
Bu lânet cadı avından çok çektiğinizi biliyorum ama, bu sorular içimizden..... birinin Baylor'ın avukatıyla işbirliği yaptığını ima ediyor.
Now, I know we've all been through hell because of this damn witch hunt, but these questions imply that one of us is cooperating with the Baylors'attorney.
Dün akşam özel bir partideydim yetenek avına çıkmıştım, anlayacağınız.
I was throwing a private party last night, breaking in some new talent.
Wade'e kızları nasıl etkileyeceğini sormak, avcıya ayı avını sormak gibidir.
Asking Wade how to woo women is like asking a hunter how to train bears.
Dışarı çıkıp, avını aramak birkaç kafa ezmek?
Going out there, prowling the city, knocking some heads?
Ama hâlâ ülke çapında insan avının odak noktası olabilirsin.
You are still going to be the focus of a nationwide manhunt.
Albay Merrick'in sakladığı bütün delilleri size vereceğim ve siz de otoritelere onun için başlayan insan avını durdurmasını söyleyeceksiniz.
I give you the evidence that Captain Merrick stashed and you tell the authorities to call off the manhunt.
Avını kovalayan bir grup itten farksızsınız. Ve kendinize hakim olamıyorsunuz.
You're nothing but a bunch of hounds that can only chase and hunt and know nothing of self-restraint.
Sana nedenini söyleyeyim, çünkü Blake, o hazine avının tam bir yalan olduğunun farkına vardı.
I'll tell you why- - because Blake found out that the treasure hunt you hired him for was a scam.
İlk sürek avında benim yanımda duracağını söylemiştin.
You said you were going to stand by me for the first drive.
İlk sürüş avının sonunda, Matthew'le neye gülüyordunuz?
Why were you laughing with Matthew at the end of the first drive?
Bir avcının avına duyduğu gibi saygımı kazandınız.
You have my respect as hunter to his prey.
Spinosaurus'un koni biçimindeki dişleri avını parçalamaktan ziyade sıkıca tutmak için evrimleşmiştir.
Spinosaurus's conical teeth evolved to grip prey rather than tear off flesh.
Burunlarını, burun deliklerinin üstte olması sebebiyle suda tutabilirler. Avını görmeden bile avlanabilirler.
Able to hold its snout in the water because of its high nostrils, it can strike without even seeing its prey.
Ve bilgisayar analizlerine göre mücadele eden avını tutacak güce bile sahip değillerdi.
And computer analysis has shown that they're unlikely to be strong enough to hold onto struggling prey.
Kafatasını ve dişlerini avının etini kesmek için kullandığını düşünüyoruz. Böylece büyük bir yaralanmaya ve kan kaybına sebep olabilecekti.
We think it used its skull and teeth to slash deep into the flesh of its prey, causing massive injury and blood loss.
Ama avlanmak ve avını yakalamak kolay değildir.
But hunting and catching prey isn't easy.
Hala avlanmayı seviyor ama avını yere yıkacak gücü yok.
Still likes to hunt, but too old to take down the prey.
Microraptor küçüktür ve avını kovalamaya son derece uygundur.
Microraptor is small, and perfectly adapted to chasing prey.
Burada, keskin koku duyusuna ve duyuşuna güveniyor. Avını yakalamak için aynı oranda görüşüne de.
Here, it relies on its acute sense of smell and hearing, as much as its sight, to hunt its prey.
Ön tarafa bakan gözleri, hareket eden avını kolayca izlemesini sağlar.
Forward-facing eyes make tracking moving prey easy.
Ve avın öldürülmesinin ardından diğer mücadele başlar.
And when the kill has been made, the next battle soon begins.
Geniş, kısa ve kuvvetli kafatasıyla avını yaralayıp uzaklaşmak yerine ısırıp sıkıca tutmaya daha uygun bir dinozordur.
With a broad, short and muscular skull... it was a dino better adapted to biting and gripping, rather than slashing its prey.
Her darbeyle, tırtıklı dişler avının etini yırtar.
with every impact the serrated teeth would tear through its prey's flesh.
Ve çok büyük olmanın avantajlarından biri de başkasının avını bu şekilde kolayca çalabilmektir.
And one of the advantages of being so big is that stealing another's kill is that much easier.
Fare avını seyredeceğiz.
We're gonna watch Mouse Hunt.
Şimdi avını bekliyor
♪ And waits for its prey
Yapmayacaksın tekrarlıyorum FBI'ın Walker için yaptığı insan avını sabote edecek bir şey yapmayacaksın.
You will not, I repeat, not, do anything to sabotage the FBI manhunt for Walker.
Kurt avını yasakla.
Outlaw the hunting of wolves.
Bana kalırsa avımı bozan ve neredeyse iki kişiyi öldüren bir kızsın.
As far as I'm concerned, you're just the girl who almost killed two people and spoiled my hunting trip.
Gabrielle Stone'dan daha büyük bir av olduğun için 11 aydan çok daha fazlasını alacaksın.
And since you're a bigger trophy than Gabrielle Stone, you're gonna get a whole lot more than 11 months.
Av başlasın.
Let's go hunting.
Keller'ın av sezonu açıldı.
It's open season on Keller.
- Av arkadaşınız kim?
Who's your hunting pal?
Senin eski bir av arkadaşın hakkında sorular soruyordu.
She was asking questions about some old hunting acquaintances of ours.
Alison'ın cinayeti çözüldü ; ama hala debeleniyorsun. Bana her zaman hatırlattığın aç bir av köpeği gibi.
Alison's murder has been solved, but you're still digging- - digging like the hungry terrier you always reminded me of.
Burasının Mehebu av bölgesi olduğunu bilmiyor musun?
Don't you know this is the Mehebu hunting ground?
Burasının kimin av bölgesi olduğu umrumda değil çünkü buradaki her şey, artık Japonlar'a ait.
I don't care if it's your hunting ground or theirs because everything here belongs to us Japanese now.
Hayatın boyunca silahsız ve av bölgesi olmayan bir avcı olarak mı kalacaksın?
Are you going to be a hunter forever without guns or hunting grounds?
Evlatlarım gökkuşağının diğer ucunda, atalarımızın cennetteki evlerinde bereketli bir av bölgesi mevcut.
My children... at the other end of the rainbow in the heavenly home of our ancestors lies a fertile hunting ground.
Gökkuşağının üstünden daimi av bölgemize adımımızı atalım.
Stride over the rainbow to our eternal hunting ground.
Av çadırına. Bu yüzden barut kokusuydu. Ve baştan beri Jonathan'ın yüz ifadelerini inceliyordum.
Hunting blind, hence the gunpowder, and I was watching Jonathan's face the whole time.
Yem ve av malzemeleri satan her dükkanın bir web sitesine ihtiyacı vardır, kardeşim.
Every bait and tackle shop needs a web site, brother.
Nikki'nin cesedini bulduğumuz mezarlık, Evergreen Korusu av sahasının arkasında kalıyor.
You know, the cemetery where we found Nikki's body backs up against the Evergreen Preserve hunting grounds.
Büyük bir av bulmak için batıl inançlı birine ihtiyacım olmadığını size söylemiştim.
I told you I won't need any superstitious guide to lead us to big game.
Neha ışıkları söndür de filmi oynat. Yeminle bu doğru. Her nefeste adını andığımda...
Neha cut the lights... put on the av... i swear on you it's true with evert breath i take your name and the heart beats a little faster
Yırtıcıların böyle bir avı takip edeceği kesin.
With prey like this, predators were sure to follow.
Av köpeğinin yerini ve hızını gösteriyor.
It pinpoints your hunting dog's position and speed... yeah.
Tensel arzularının avı da ben miyim?
♪ Am I now to be prey to your lust for flesh?
Bir Paralititan'ın kemikleri arasında yırtıcı-av ilişkisini gösteren bir Carcharodontosaurus dişi bulduk.
Amongst the bones of a Paralititan, we have found a Carcharodontosaurus tooth suggesting a predator-prey relationship.