Açamıyorum traduction Anglais
545 traduction parallèle
- Açamıyorum
- Can't!
Açamıyorum.
I can't open it.
- Gözlerimi açamıyorum.
- My eyes don't open properly.
- Kapıyı açamıyorum.
Oh, it's you. Well, come in.
Gözlerimi açamıyorum.
I can't keep my eyes open.
Fakat kasayı açamıyorum.
But I can't get into the safe.
- Gözlerimi açamıyorum.
- I can't keep my eyes open
Ne yazık ki penceremi açamıyorum.
It's a pity that I can't leave my window open.
Açamıyorum.
I can't open.
Gözlerimi açamıyorum.
I can't seem to get my eyes open.
Açamıyorum!
I can't open it!
Gözlerimi açamıyorum.
I can't open my eyes.
Açamıyorum.
I can't open up.
Bu kapıyı asla açamıyorum.
I can never open this door
Kapıyı açamıyorum.
I can't open it!
Kapıyı açamıyorum.
I can't open the door.
Açamıyorum. Sen aç.
Open it!
Bu taraftan açamıyorum?
Can't I open it from this side?
Bunu açamıyorum.
I can't open this.
- Bunu açamıyorum.
- I can't get this thing open.
Neden oraya telefon açamıyorum?
Why can't I call you over there?
Odamdaki pencereyi açamıyorum.
The window in my bedroom, I can't open it.
Açsana şunu, açamıyorum.
Open it. I can't do it.
Parmaklarımın hepsi uyuşmuş, fermuarımı açamıyorum.
All my fingers are numb, I can't undo my zip.
Ben bu şeyi açamıyorum.
Look, I can't get this open.
Doktor, biliyorsun ki ölüm nedeni olmadan cinayet soruşturması açamıyorum.
Doc, you know I can't prosecute a homicide without a cause of death.
Yalnız başıma açamıyorum.
I can't manage it alone.
Bu fermuarı açamıyorum.
The zipper is stuck. What'd you put on it?
Açamıyorum ki.
I can't open it.
Indy, kilidi açamıyorum.
Indy, I can't force the lock.
- Lanet olsun, kapağını açamıyorum.
- Damn. I can't get the top off.
Kapıyı açamıyorum.
I can't get this door open.
gözlerimi bile açamıyorum.
I can't even Look with my eyes.
Sorun madam ve albay, kötü bir şeyler oluyor ve ben kapıyı açamıyorum.
It's madam and the Colonel, something awful is going on and I can't open the door.
Bacaklarını açamıyorum!
Can't get her legs open!
Kaptan, nişangahın kapağını açamıyorum.
Cap, i seem to be having some trouble getting the hatch open.
Kapağı da açamıyorum.
Can't expose the hatch.
Ben gözlerimi açamıyorum.
I can't keep my eyes open.
Evet, açamıyorum.
I CAN'T GET IT OPEN.
Hadi, açamıyorum!
- We're stuck! - Hey!
Sutyenimin kopçasını açamıyorum.
I can't undo the fastener on my bra.
Kapıyı açamıyorum!
I can't get the door open!
Bu lanet şeyi açamıyorum.
I can't get the bloody thing open.
- Açamıyorum.
- I can't.
Onunla temas kuramıyorum, programa erişip kapıları da açamıyorum.
I can't communicate with him, access the program or open the doors.
Bavulumu açamıyorum.
I can't get my suitcase open.
Kapıyı açamıyorum.
Can't open it.
Baban yerde yatıyor ve ben kapıyı açamıyorum.
Your father's lying on the floor and I can't open the door,
Christy, kapıyı açamıyorum!
Paddy! Christy, I can't open the door!
- Kapıyı açamıyorum. Tanrım...
- I can't open the door, Oh, Jesus...
Gözlerimi açamıyorum. Gözüm yok ki.
Oh, I can't open my eyes.