English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ B ] / Baharda

Baharda traduction Anglais

678 traduction parallèle
Baharda yeni eşi ile birlikte hemen şuracıkta kamp kurmuştu.
Camped at the spring yonder with his new squaw.
Baharda Paris.
Oh, Paris in the spring.
Baharda Paris kestane çiçekleri arasında.
Paris in the spring with all those chestnut blossoms.
Baharda çok güzeldir.
It's delightful in the springtime.
Baharda geri döndüğünüzde, bulduklarımı paylaşırız.
When you come back in the spring, we'II divide what I've found.
"Baharda, genç bir adamın ilgisi" bütün kış düşündüğü şeye yönelir.
"ln the spring, a young man's fancy lightly turns to"... what he's been thinking about all winter.
Baharda, kestane avına çıkardık.
In the fall we'd go looking for chestnuts.
Baharda açılan yapraklar, son baharda yerlerde sürüklenirler.
The leaves uncurling in the spring and drifting to the ground in autumn.
Baharda bir sürü çığ olur.
In spring you've many avalanches.
Şirketin övgüsü olarak size özellikle bu banka için yapılan "Baharda Lompoc" adlı 1940 yılı takvimini hediye ediyorum.
And to present you, with the company's compliments, one of our 1940 calendars... made especially for this bank, entitled "Spring in Lompoc."
Hemen herkes baharda cıvıltılı-kafa olur.
Nearly everybody gets twitterpated in the spring time.
Baharda orası çok güzeldir.
It's beautiful there in the spring.
Baharda sürüsünü topladıktan sonra hiç satış yaptığını gördün mü?
Ever know him to sell cattle after spring roundup, this or any other year?
Baharda satış senedi olmadan sığır almamayı akıl edemeyen bir koca için hiç fena sayılmaz.
Not bad for a husband who don't know any better than to buy cattle in the spring without a bill of sale.
- Ya da baharda.
- Or the spring.
Baharda yaban sümbüllerini ve yabani kekikleri gördüğünüzde katırtırnağı ve fundaları gördüğünüzde onların gördüğü şeyleri görmüş oluyorsunuz.
When you see the bluebells in the spring and the wild thyme... and the broom and the heather... you're only seeing what their eyes saw.
Yıllar yılı her baharda babamla buraya gelirdik.
Father and I used to come here every spring, year after year.
Doldurulmuş geyik, hayalet ve sera. Baharda buraya geliyorum.
Complete with iron deer, a ghost and a greenhouse. I come here in the spring.
Her erkek, baharda, kış boyu düşündüğü şeyi arar.
In the spring, a man's fancy turns to what he's thought about all winter.
Elde kalan para ile, baharda toprağa ekmek için biraz tütün tohumu alıcam.
With the cash left over, I'll buy some tobacco seed for the spring money crop.
Hep derdim, "Baharda erken dışarı çıkma." diye.
I've always said, "Don't go out too early in the spring."
- Ormanda, baharda, değil mi?
- In the woods, in the spring?
Belki de baharda nasıl olacağını hayal etmeyi tercih ettiğiniz içindir.
Because you prefer to imagine how it will be in the spring.
Çünkü baharda gitseniz hayal edebileceğiniz bir şey olmaz.
Because if it's spring, then it's nothing to imagine and to w
" Bir yılda dört mevsim vardır. İlkbahar, yaz, sonbahar, kış. Baharda her şey canlanır.
In those days in which Nils Holgersson flew with the geese... there was a wild duck in the lake.
- baharda, bayan Barbara.
- In the spring, Lady Barbara.
- Seni geçen baharda görmüştüm.
- I saw you here last spring.
Nisanda ve baharda Paris gibisin
You're like Paris in April and May
Baharda, Erland Amca beni uzun bir yolculuğa çıkardı.
In the spring, Uncle Erland took me on a long journey.
Ve Blanche da "beyaz" demek. Böylece ikisi bir araya gelince beyaz orman oluyor. Baharda açan bir orkide gibi...
It means "woods," and Blanche means "white"... so the two together mean "white woods"... like an orchard in spring.
Ama çok tatlılar. Baharda, ilk aşkları ile tanışmalarına şahit olmak, çok dokunaklı oluyor. Sanki daha önce kimse âşık olmamış gibi!
But they're sweet things... and in the spring it's touching to see them making their first discovery of love... as if nobody had ever known it before.
Baharda güneş gökyüzünü alabildiğince ışıtırken, Sirk kış uykusundan uyanır, Yenilenmiştir,
Into the sunshine of spring, the circus rises from its winter hibernation, spick-and-span, and ready for eight months of excitement and adventure.
Nedir bu baharda gelen?
What is this thing That comes in Spring
Eğer baharda başarılı bir taarruzla savaşı sonlardırmak istiyorsak o atlara ihtiyacımız var.
If we are to mount a successful offensive in the spring and end the war we must have horses.
Baharda yeni aşklar filizlenir.
I guess spring's here after all.
Baharda kayıkları suya indirmek..... ve altlarını temizlemek için bir kayıkçı vardı.
There was a boatman to put the boats in the water in the spring and scrape their bottoms in the winter.
Baharda.
In the spring.
Belki baharda.
In the spring, maybe.
Baharda adliyemiz ve daha bir çok şeyimiz olacak.
We're gonna have a courthouse and everything, come the spring.
Eğer herşey yolunda giderse baharda oradayız.
If everything goes well, we should be there by early spring.
Evet, çocuklar, doğru. İnşallah baharda, hepiniz birer küçük dayı ve teyze olacaksınız.!
It is true, soon you will be uncles and aunties.
- Baharda.
- In the spring.
Sonbaharda erkek geyikler dövüşür ya da baharda kuşlar uçuşurken.
... when the buck deer fight in autumn or when the birds fly over in the spring.
Baharda geri döneriz.
We'll come back in the spring.
İnşallah baharda, hepiniz birer küçük dayı ve teyze olacaksınız.!
And God willing, you all are going to be... little uncles and aunts in the springtime! - Hurray!
Opera, ebedi arkadaşlık, yaz, mazurka dansı, baharda taşra ve askerlerin eve dönüşü.
The opera, eternal friendship, summertime, dancing the mazurka, the country in spring and welcoming soldiers home.
Baharda... çevirisenkron orphanedland
In the spring.....
Baharda grubu Bermuda'ya götürdüğünde Ricky'le evleneceğim.
Yes. I'm going to marry Ricky when he takes the band to Bermuda in the spring.
Yaralılar ve mülteciler mutsuz Georgia'ya akın ederken başlar dik ama kalpler hüzünlüydü... Bizim orada baharda, yaban eriği ağacının çiçek açtığı bir yer var... Nehrin kenarında, bilirsiniz.
And there's a place back home... where a wild plum tree comes to flower in the springtime... down by the creek, you know.
Buraya baharda hiç gelmedim.
I never come here in the season.
Baban baharda yola koyuldu.
Your papa left in the spring, just like your grandpa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]