Başka bir şey yok mu traduction Anglais
354 traduction parallèle
Yani yapabileceğimiz başka bir şey yok mu diyorsun?
[groans] So you're saying there's nothing more we can do?
Sizin için yapabileceğim başka bir şey yok mu?
Isn't there anything else I can do for you?
Bana söylemek istediğin başka bir şey yok mu?
You don't wish to tell me anything more?
Yapmayı tercih edeceğiniz başka bir şey yok mu?
Isn't there something else you'd rather be doing than this?
Bu ülkede Castle'ler dışında başka bir şey yok mu?
Isn't there anything in this country except the Castles?
Ortalıkta başka bir şey yok mu?
Ain't there some more of them things around?
Siz çocukların radyoda dinleyebileceği bir beyzbol maçı ya da başka bir şey yok mu?
Isn't there a nice baseball game or something you children can listen to on the radio?
Onlar için yapabileceğimiz başka bir şey yok mu?
Isn't there anything more we can do for them?
Burada kardan başka bir şey yok mu?
Doesn't it do anything but snow up here?
Başka bir şey yok mu?
Nothing else?
Yapabileceğim başka bir şey yok mu?
Isn't there anything I can do?
Saçınızda başka bir şey yok mu?
Nothing in your hair either?
- Başka bir şey yok mu?
- There's nothing else?
Bana söylemek istediğin başka bir şey yok mu?
Isn't there something you want to tell me?
Konuşacak başka bir şey yok mu?
Don't you have other things to talk about?
- Başka bir şey yok mu?
- Nothing else?
Para edecek, başka bir şey yok mu?
Why's there a bullet missing, doc?
Yapabileceğiniz başka bir şey yok mu?
Isn't there anything else you can do?
Bana söylemek istediğin başka bir şey yok mu?
Is there nothing else you'd like to say?
Çok güzel. Başka bir şey yok mu?
Oh, lovely.
- Elinizde başka bir şey yok mu? - Hayır.
Don't you have anything else?
İçecek başka bir şey yok mu?
Don't you have anything more to drink?
Başka bir şey yok mu?
Nothing else? No weapons?
Kadından başka bir şey yok mu?
Nothing but women? How many?
Başka bir şey yok mu?
Nothing more?
Başka bir şey yok mu?
That's... Gee, I...
Bu gece üstünde başka bir şey yok mu?
Is that the only thing you've got on for tonight?
Onlardan bıktım artık, başka bir şey yok mu?
I'm tired of them. Isn't there anything else?
Yapılabilecek başka bir şey yok mu?
Isn't there anything to be done?
Hey, willie'm için başka bir şey yok mu.
Hey, anything for my willie.
Senin bildiğin başka bir şey yok mu?
- Don't you talk about anything else?
O zamandan beri başka bir şey yok mu?
Nothing else since?
- Başka bir şey yok mu?
- Is there anything else?
Hayatında okuldan başka bir şey yok mu?
Don't you have anything else in your life besides school?
Başka bir şey yok mu?
Anything else to go with that?
- Umursadığın başka bir şey yok mu?
Isn't there anything else you care about?
Bu zarfta başka bir şey yok mu?
Is there anything else in that envelope?
Davada yapabileceğin başka bir şey yok mu?
Nothing more you're going to do with the trial?
Oralarda başka bir şey daha yok mu?
Isn't there maybe something else lying around?
- Başka bir şey yok mu?
- No, sir.
Hayatında, tabancayla atış yapmaktan başka yapmak istediğin bir şey yok mu?
You don't want to do anything with your life except shoot guns?
Başka söylemek istediğin bir şey yok mu?
There wasn't anything else you wished to say?
- Duydun mu? - Yok canım! Az daha unutuyordum bunu omuzlarınıza atın başka bir şey bulamadım.
I almost forgot, here, put this on.
Bir şey söylemek isteyen başka kimse yok mu?
Isn't there anybody else got anything to say?
Birkaç böcekten başka yiyecek bir şey yok mu?
Hey, seriously, Beth, is there anything to eat in this house besides a couple cockroaches? No.
Bir mesaj başka herhangi bir şey yok mu?
No message? Nothin'?
Bırakıyorum mu? Başka söyleyeceğin bir şey yok mu?
Leaving Was it something I said?
Başka bir şey? Yok mu?
Anything else?
Konuşmamız gereken başka bir şey daha yok mu?
Isn't there something else that we should be discussing?
Demek istediğim, başka istediğiniz bir şey yok mu?
No. I mean, isn't there something else you want?
Başka yapabileceğimiz bir şey yok mu?
Isn't there something more we can do here?