Beef traduction Anglais
4,483 traduction parallèle
Mu shu tavuğu, pot sticker ve kung pao * bifteği aldım.
I got mushu chicken, pot stickers and kung pao beef.
Kulaklarımı kanlı bifteklerle tıkar ve köpek balıklarıyla dolu bir havuza atlardım.
I'd fill my ears with ground beef and jump in a shark tank.
Erkeksi lan bu! Am çakıcı harikalığında!
It's fuckin'all-beef, fucking cunt-ramming awesome.
Tescilli Kore eti mi onlar?
Is it certified Korean beef?
Dana eti çok taze ve gerçek Kore eti.
Veal here is so tender, and it's real Korean beef.
O Yokohama et yemeği hariç.
Except for that Yokohama beef bowl I tried for lunch.
Şu yemek mahvetti beni ya.
Oh, that beef bowl is wrecking me.
Her şey tamamlandığında insanların ağzından bu et için salyalar akacak.
By the time this all gets cleared up, the people will be frothing at the mouth for that beef.
- sorunların olduğunu söylüyor.
- you had a beef with him.
Ben biraz Moğol eti alacağım.
I'm going to get some Mongolian beef.
Ama mısırlı bifteğimiz çok lezzetlidir.
But the corned beef hash is really good.
Kurutulmuş et gibi görünen.
The one that looks like beef jerky.
Onunla bir sorunum yok.
I got no beef with him.
Pantolonunda mı buldun?
Some kind of mob message? Or a union beef.
Peki, sana karşı husumeti olan kim var?
Okay, well, who has a beef with you?
Sakın bana kiminle başının belada olmadığını söylemeye kalkma.
And don't you dare tell me you have no idea who you got a beef with.
Bir yere fare salmak sendika anlaşmazlığına benziyor. - Evet, belki de öyledir.
Setting loose rats sounds like a union beef.
- Dana etinden demek istedin.
You mean beef.
Saçmalamıyorum, dana eti deniyordu, değil mi?
I'm not crazy. It is beef, right?
Vahşi etler sık sık keçi veya dana diye satılıyor.
Wildlife meat is often sold as goat or beef.
Belki adamın aileyle bir derdi vardı Keoki de serseri kurşunla vuruldu.
I mean, maybe this guy's got a beef with the family, and Keoki just gets hit by a stray.
Bu da sinagogdaki goril.
That's that side of beef from the, uh, synagogue.
Büyükannemin soslu etini hazır biftek güvece tercih ettiğine inanamıyorum.
Mm. Well, I can't believe that you passed up my grandmother's ragu for a beef stew MRE.
- Yemeyi bırak.
I'll put this beef stew down right now.
Biftek var mı evde?
You got any roast beef?
Evet, birileri yanlışlıkla yolda unutmuş ve o birilerinden kasıt da benim.
Somebody accidentally left the beef cooler sitting on the driveway. And by "someone" I mean me.
- Benim bu noktada bir şikayetim var.
- I got a beef with that.
Kung Pao eti ve çıtır ördek.
Kung pao beef and crispy duck.
Tabii kız cinayetle sonuçlanacağından habersizdi.
Obviously she doesn't know that it's gonna end up in a murder beef.
Bakın biraz önce Amazon'dan konserve sığır eti ve iki canlı ıstakoz söyledim.
Look, I just ordered a case of Dinty Moore beef stew and two live lobsters on Amazon.
Natasha Kademan ile arası bozuktu.
He had beef with Natasha Kademan.
Şekerler, oyuncaklar, kurutulmuş et...
Candy, toys, beef jerky, and Mom and Dad said,
Şekerin Dicey'le derdi neymiş?
So, what's Sugar's beef with Dicey?
Güzel biftek yaparım.
I'm good with beef.
Biftek sever misiniz?
You all like beef?
Tamam, lezzet gurmeleri, Steak Me Home Tonight ve Dave Rose, biftek ve peynirin de desteğiyle, iftiharla sunar Et.0.
Okay, taste testers, Steak Me Home Tonight and Dave Rose, in conjunction with beef and cheese, proudly present... the Steak-Point-0.
Aramızdaki tek husumetin bu hamburger olmasından mutluluk duyuyorum.
I'm glad the only beef between us is this burger.
Bir gün yine bozuk bir konserve et gibi bir şey vardı elinde.
What did she have one day? It was, like, corned beef hash or something.
Ama Hayvanat Bahçesi bir kasap tarafından işletildiği için davadan kaçınmak için bize 220 kilo et verdiler.
Luckily, the petting zoo is run by the butcher shop, so to avoid a messy lawsuit, they gave us 500 pounds of beef.
Biftek tatlısı için de yer bırakmayı unutmayın.
And make sure you leave room for beef cobbler.
Johnny ile senin arandaki sorun ne?
Yo, what's the beef with you and Johnny, huh?
Quinn'in Odin ile sorunu var, o yüzden yeni bir tedarikçi buldu.
Look, Quinn's got a beef with Odin,'cause he cut off his supply.
Bana yarım porsiyon sığır eti şu küçük sosislerden üç tane birazcık şu pembe balıktan büyük turşulardan iki tane Yahudiliğin ne olduğuna dair tam açıklama ve bu kahverengi ve beyaz kurabiyelerden iki tane.
I'll take, uh, half a pound of the corned beef, three of those little sausages, some of that pink fish, and two of those giant pickles, a full explanation of what it means to be a Jew, and two of those brown and white cookies.
Aortu kıymaya dönmüştür kesin.
I'm betting his aorta is shredded beef.
Annemin uyduruk bir marketten aldığı eti hatırlıyor musun?
Remember when Mom bought the beef from the Price Club?
Kıyma.
It's ground beef.
Bir jeneratör alacağım ve bir tane daha alacağım,....... sonrasında beef jerky alacağım.
I'm gonna get a generator and an extra generator, and I'm gonna buy beef jerky.
Bu, intikam saldırısı ihtimalini ortadan kaldırıyor büyük ihtimalle çete işi.
That rules out a revenge attack and this is way too heavy for a gang beef.
Kurutulmuş et, mısır ve kola.
Beef jerky, kettle corn and soda.
Meleklerin kanatları ve kafalarında haleleri olur ve nefesleri de kurutulmuş et ve mısır gibi kokmaz.
Angels have wings and halos, and-and their breath doesn't smell like beef jerky and kettle corn.
Ama yapmamız gereken David, onun kasabına gidip, genelde o lezzetli yemeklerini yapmak için kullandığı lezzetli barbekü biftekleri siparişini değiştirmek.
But what we need to do, David, is go down to his butcher, change the order from delicious churrasco beef that he usually gets to all the nasty bits.