Bezelye traduction Anglais
959 traduction parallèle
iki bezelye...
Like two peas...
Kendimize bir kozada iki bezelye gibi, hoş ve konforlu bir yatak kuracağız.
We'll fix ourselves a nice bed and be just as comfortable as two peas in a pod.
Aynen, bir kasede iki bezelye gibiyiz.
We're just like two peas in a pot.
.. sonra bir hotele gideriz, ve keyfimize bakarız, iki bezelye gibi bir koza-da.
Then we'll go to a hotel and we'll be just as comfortable as two peas in a po-d.
İkisi de bir kase de iki bezelye gibi.
They're both like two peas in a pod.
Bununla bezelye üflüyorlar.
They use'em for bean shooters.
Burada, Almanya'nın göbeğinde ailemizden bir ateş hattıyla ayrılmış olduğumuzu ama buna rağmen Paris'den doğrudan doğruya bir bezelye konservesinin elime geldiğini düşündükçe...
Here we are, in the heart of Germany, cut off from our families by the front, and here's a can of peas, direct from Paris.
Seni de diğer cüceler gibisindir sanmıştım sakallı ve üzerinde bezelye çorbası lekesi ile.
I thought you'd look like these other squats, only with a beard and pea soup on it.
Tavuk kroketi, yanına da kremalı sos yeşil bezelye ve patates püresi alacağım.
I'll take the chicken croquettes with the cream sauce, the green peas and the mashed potatoes.
Karımın beyni bezelye kadardır da!
My wife has a brain like this.
Bezelye, patates püresi ve tavuk var.
Well, we got peas, mashed potatoes, chicken.
Bayan bu beni şüphesiz daha kötü hissettirdi. sadece Seni getirmek için sowbelly ve Siyah bezelye gözlü
It surely makes me feel bad, ma'am to bring you just sowbelly and black-eyed peas.
İkinci kez burada sowbelly ve Siyah bezelye gözlü tarafından aşağılanıyorum.
This here's the second time I got humiliated by sowbelly and black-eyed peas.
Biliyormusun Hiçbir zaman ona siyah bezelye gözü yemesi için bıçak vermedim
You know, I never give him no knife to eat them black-eyed peas.
bezelye taneleri gibi 48 saatdir orda bekliyorlar.
A pea-soup fog settled in for 48 hours.
Biraz daha bezelye getiriver.
More peas.
# - Tatlı Bezelye Oglethorpe.
- Sweet Pea Oglethorpe
Kıskançlık yapsam, bezelye yeşili gibi olurum ve zaten düştüğüm durumdan daha kötü olamam.
I could be pea green with jealousy and not hacked up any more than I am already.
koca bir marine edilmiş ringa... iki büyük kase bezelye çorbası... paspas büyüklüğünde bir biftek... sebze, domates... bir kova salata... biraz peynir ve çukulatalı fındıklı dondurma.
A whole mess of marinated her ring... two big bowls of pea soup... steak about the size of a doormat... four vegetables and some tomatoes... a bucket of salad... some cheese and a chocolate nut sundae.
Bezelye!
Beans!
Gözlerini bir bezelye tanesi gibi yuvalarından sökebilir.
He could gouge out your eye like shelling a pea.
Birisi "Bezelye Üretimi İlkeleri" diğeri de, "Lahana Üretiminde Doğru ve Yanlışlar".
Well, one is the Principles of Pea Production and the other one, the Do's and Don'ts of Cabbage Culture.
- Belki de çok fazla bezelye sarmaşığı yemiştir.
I think, maybe, she's got a bit of pea vine.
- Hayır anne. Bezelye sarmaşığı olamaz.
No, Mama, it can't be pea vine.
Tabii. Bu bezelye toplayıcısı burada olduğu sürece bir daha beni çağırmayın.
You sure can, and don't ever bring me back while that pea - picker's here.
Ocak ayında mantar, kuşkonmaz ve bezelye yersiniz.
You eat truffles, asparagus and green peas in January.
Bezelye kadar beyni olmasına rağmen atlar asla...
In spite of having a brain the size of a bean, no horse ever...
Hasedinden bezelye gibi yeşil oldu da ondan.
That's because he is pea green with envy.
Ev kadar büyük bir kalbi ve bezelye kadar küçük bir beyni vardı.
He had a heart as big as a house and a brain the size of a pea.
Bezelye, fasulye, mercimek ister misin?
You want some split peas, beans, lentils?
- Biraz bezelye dizin.
- String some pea-pods.
Hiç bezelye dizdin mi?
String any peas before?
- Havuç mu, bezelye mi?
- Carrots or peas? - Carrots.
Bezelye, mercimek, darı, pirinç...
Peas, lentils, millet, rice.
Kendinden geçtiğinde bezelye istiyor.
When she was delirious she asked for peas.
Kuşkonmaz, biftek, sebze çorbası midye türlüsü, domates, piliçli bamya çorbası hindili şehriye, kanguru kuyruğu kremalı patates, sebze ya da sadece bezelye.
Asparagus, chili beef, minestrone clam chowder, tomato, chicken gumbo turkey noodle, kangaroo tail vichyssoise, vegetable or just plain pea.
Bir kabuktaki iki bezelye gibi
Like two peas in a pack
Ve bezelye.
And the peas.
Bezelye.
Peas.
Birbirlerine çok benziyorlar,... aynen iki bezelye gibi.
They're very much alike, they're as like as two peas.
Aile üyelerinin bugünü bir arada pirinç, bezelye ve taze balıkla kutlayacağını zannediyorduk.
All the family members are supposed to celebrate this day together with red bean rice and live fish.
Evet, hangisi daha iyi satar, donmuş bezelye mi, mısır mı?
What sells best? The frozen peas or the corn? Ho ho ho!
Haydi, eğer bezelye isterse, "bezelyeyi uzat" demesi gerektiğini söyle ona.
Go on. Tell him if he wants some peas, he ought to say, "Pass the peas."
Büyükannem Dindinha her Cumartesi onlara pirinç ve bezelye verir. Annem bana bizden yoksul olanlara yardım etmemiz.. ... ve sahip olduklarımızı onlarla paylaşmamız gerektiğini söyler.
My grandma Dindinha gives them some rice and beans every Saturday... to help them out, and I share my cruller'cause mom taught us... to share the little we have with those who have less.
Düşünün, tüm yaşadıklarımızdan sonra, topluma tüm yaptıklarımızdan sonra... tavuk, bezelye ve püre alıyoruz.
Imagine, after all we've been, all we've done to society we get chicken and green peas and mashed potatoes.
Anlaşmaları yaptık, yağ, bezelye ve peyniri sattık.
We made deals, sold oil, peas and cheese
- Sadece bir bezelye de göremezsin.
- You never see one pea.
Ama bezelye sevmem.
Well, I don't like peas.
Bezelye ister misiniz?
Would you like some peas?
Çin'deki insanlar çubukla yiyor Ve bu sürüngenlerin tabaktaki her bezelye tanesi için 40 çeşit aletleri var.
People in China eating with sticks and these creeps got 16 utensils for every pea on the plate.
Kabuğunda iki bezelye gibi.
Like two peas in a pod. Quickly!