Beş parasızım traduction Anglais
425 traduction parallèle
Her neyse, şu an beş parasızım.
Anyhow, right now I'm broke.
Nerdeyse beş parasızım.
Uh, pretty nearly flat.
Dün gece her şeyimi kaybettim. Beş parasızım.
I lost everything last night, I'm broke
Hayır, Buralara gelmek için arenaları terk ettim - Beş parasızım.
No, I left the ring just as I came into it — without a peseta.
Şu an beş parasızım.
I'm broke.
Beş parasızım.
I won't have a dime in a hundred years.
Ne diyebilirim ki? Oldum olası beş parasızım.
I always go for broke.
Beş parasızım.
I'm broke.
Ne yazık ki beş parasızım.
That's terrible, I'm broke.
Ben beş parasızım.
I'm broke.
Beş parasızım.
A Iot of folks like what I did but they don't like the way I did it.
- Maalesef beş parasızım.
- No way ; I`m broke
Hayır, beş parasızım.
No, I'm broke.
- Beş parasızım.
- I'm broke.
Bak, beş parasızım ve bir içki alamam!
Look, I'm flat broke and I can't afford to drink!
Korkarım ki beş parasızım. Bu yüzden götürmenizi rica ediyorum.
I am afraid I'm broke, that's why I'm begging rides.
Beş parasızım, param olmadan ne yapacağımı... -... nereye gideceğimi bilmiyorum.
I'm broke and I don't know what to do without money, or where to go.
Milyon dolarlık biriymiş gibi davrandım ama uzun zamandır beş parasızım.
I put up a real good million-dollar front but I haven't had any money in a long time.
Beş parasızım.
I'm flat broke
Beş parasız fakir bir kızım.
I'm just a penniless woman.
Beş parasız insanların yapacağı numaralara karşı tedbirliyim.
I'm wise to people's tricks when they're flat broke.
Bay Darcy'i beş parasız bırakabileceğimin farkında mısınız?
I can strip Mr. Darcy of every shilling he has?
Evlenirseniz sizi beş parasız bırakırım!
Marry him and you will be poor!
- Evlenirseniz... sizi beş parasız bırakırım.
I told her - that I could strip you of your fortune if I chose to.
Bir sinema dergisinde, Hollywood'a beş parasız bir şekilde adım atan ve bir milyon kaldıran bir adam hakkında yazı okudum.
I read in a movie magazine about a fella who landed in Hollywood stone broke... and cleaned up a million! No experience, either.
Beş parasız mı?
Broke?
Bir insanın başka yerde iki kez dünyaya gelse toplayabileceğinden çok sığır. Ama beş parasız kaldım.
More cattle than a man could gather elsewhere in two lifetimes... and I'm broke.
O beş parasız kaldığımı öğrenmişti.
He must've known I was broke.
Roma imparatoru gibi bir düğün düzenlemeye çalıştığım için beş parasız kaldığımda insanlar ne diyecek?
What will people say when I'm in the gutter because I tried to put on a wedding like a Roman emperor?
Yani beş parasız mısın?
You mean to tell me you're broke?
Beş parasız, eğitimsiz bir avareyim ben.
- Savage? I'm a penniless, uneducated tramp!
- Anladım. Böylece kendimi, beş parasız, tükenmiş, lastikleri patlak bir araba ve kötü bir şöhretle Albuquerque'de buluyorum.
Now then, I find myself in Albuquerque with no money... a burnt-out bearing, bad tires and a lousy reputation.
Pekâlâ, beş parasız kaldım.
Not you, Vicki.
Tokyo'ya beş parasız mı gideceğiz?
So we're going to Tokyo without a penny to our name?
Beş parasız kaldım.
Broke, in a sewer.
Ben zaten beş parasız ölmek üzere olan biriyim.
I'm a dying man with no money.
- Frank'ın parayla tüyüp bizi beş parasız bırakmadığından emin olmak için atla etrafta şöyle bir gezineceğim!
- I'm gonna circle high around and make sure Frank don't ride away rich and leave us poor!
Kendimi aptallaşmış hissediyorum, fakat farkına vardım ki, evden beş parasız çıkmışım ve hemen şehre inmem de gerekiyor.
I feel like such a fool, but I've realized I've come out without a cent and I've simply got to get downtown right away.
Beş parasız kaldım.
I'm broke.
Philippe, beş parasız kaldım.
Oh, no, Philippe.
Jerry, beş parasız mısın?
- Jerry, are you broke?
Beş parasız mı?
And with nothing?
Beş parasız kaldığım zaman, kendi kendime oynuyorum.
When I'm broke, I play by myself.
Tek sorun beş parasız olmam!
Only I'm dead broke!
Benim üvey kızım olsaydı, beş parasız kapının önüne koymuştum.
- If she were mine, stepdaughter or not, I would kick her out.
Beş parasız kaldığımızı mı söylemeye çalışıyorsun?
You're trying to tell me that we're broke?
Beş parasız bir yurtsever olmaktan bıktım.
Christ, I'm tired of being a patriot for no money.
Senin bildiklerini bilsem, asla beş parasız kalmazdım.
If I knew what you know, I'd never be broke.
Kocam çok zor durumda kaldı ve Güney Amerika'ya kaçtı. Beni ve kızımı beş parasız bıraktı.
My husband went to rack and ruin and ran to South America leaving me without money and with a daughter.
Eğer altın aslan kazanır ve herkes ona oynarsa, beş parasız kalırım.
The golden lion is going to win and if everyone backs it, I'll be broke.
Bu oteli işletemezsem beş parasız kalırım.
But I think I'll stay.