Bic traduction Anglais
241 traduction parallèle
Adamım, parmağımı siktir et.
Man, flick my Bic.
Daha icat edilmemiş birşey, içinde Dubonnet şarabı olan Tefal tava şeklinde,... parlak Aspro camlarıyla Bic, Bic, Bic...
An unidentified Dubonnet in the shape of a Tefal pan with luminous Aspro windows and it went Bic, bic...
Siz beylerden biri uzanıp, çakmağımı alır mısınız?
Would one of you guys wanna reach in, grab it, and flick my Bic?
- Bay Bic'i sen tahtayı delemezsin demişlerdi.
- They told Mr. Bic it was impossible.
Bir Bic.
It's a Bic.
Evet, bir de... "Çakmağına karşılık kız kardeşimi veririm." gibi.
Yeah, and, "I'll trade you my sister for your Bic lighter."
- BIC marka kalem mi bunlar?
BICs? What, did you get BICs?
Kendimi Lady Bic'le öldürmeye çalıştım.
I tried to kill myself with a Lady Bic.
Ama önce o hamburgere bir çakmak çak.
But throw a Bic lighter on that burger first.
Görüntü olarak diş fırçasına benziyor. kalemtraşı falan da var arkasında.
It was like a toothbrush with Bic razorblades bound around it, see?
Mavi kalemle yazılmış, yirmili yaşlardaki Sam'in telefon numarası vardı.
There it was in Bic blue- - twenty-something Sam's phone number.
Birisi size İngilizce soru sorarsa "No bic" diye cevap vereceksiniz.
Anybody asks you a question in English, you answer, "No bic."
No bic.
No bic.
- No bic.
- No bic.
/ / I'm flickin'my Bic up anddown thatcoastand / /
/ / I'm flicking'my Bic up and down that coast and / /
Bizim en harlı ateşimiz bir çakmağın boyutuyla ilgiliydi.
Our hottest flame is about the size of a Bic butane.
Bu, 8'nci sınıftaki erkek arkadaşımın, annesinin limonlu diyet kolasının şişesi, tükenmez kalem ve folyoyla yaptığı nargileden beri ilk kez ev yapımı bir nargileden ot içişimdi.
I hadn't smoked pot out of a homemade bong since my eighth grade boyfriend made one out of tin foil, a BIC pen, and a bottle of his mother's Pepsi Light.
BIC ile bir anlaşmaya vardık
We have reached an agreement with BIC.
BlC bu durumu duyarsa... anlaşmadan vaz geçerler
If BIC finds out our company is being extorted they'll walk out on the deal.
BlC bu cuma imza atacak.
BIC is going to sign on Friday.
ben ayrılır ayrılmaz, BlC'i ara erken geleceğimi söylersin bakalım Lee Wen-Qi ile toplantı yapacaklar mı?
Call BIC as soon as I leave, tell them I'll arrive early. See if they can move up my meeting with Lee Wen-Qi.
- Ayrıca biç bir tabut beni alamaz.
- But no coffin's gonna get me.
Biç onu!
Run him through!
Peki, bana yaşadığımız yıldan 1 tanesini ver ve fiyatını da kendin biç Pop.
Well, give me the one for the year we're living in now Pop... and you can name your own price!
Biç şunu.
Cut him up.
- Biç onları! - Biç onları!
Mow'em down!
Sana uygun bir fiyat biç, ben de uygun bulurum.
Set a price you think is reasonable, you'll find me reasonable.
Ölçüp biç ve hükmü ver.
Weigh them and judge them.
Ofiste 9'dan 5'e çalış, trenle eve dön, her hafta sonları çimleri biç.
Nine to five in the office, cut the grass every weekend.
Bekle biç saniye!
Wait a minute!
"Çitleri düzelt, çimleri biç, verandadaki eşyaları boya, camları sil, garajı temizle, takma diş kupasını fırçala."
"Trim the hedges, mow the lawn, paint the patio furniture, wash the windows, clean out the garage, scrub the denture cup."
Oh.Evet.Mm. Peki ya bir Bic?
Oh. Yeah. Mm.
Lütfen daha sessiz biç.Dahi şey.
So please mow quietly. Genius at work.
Yazın ek. Sonbaharda biç.
" Sow in summer, reap in fall.
Garak'a bir şey yapması için biç bir zaman emir vermedim.
I never had to order Garak to do anything.
Yani, biç çimi, kes çiti, falan.
I mean, push the mower, trim the hedge -
- Olamaz, bu ne biç im iş yahu!
- Jesus, some odds, what?
Ektiğini biç.
Reap as you sow.
Bir Pazar günü arabama binip bu çocuğun evine gitsem ve hey çocuk, benimle gel, çimlerimi biç ve eğer param olursa sana borcumu öderim, Sen bana faturayı gönder evlat desem ne olacağını sanıyorsun?
And said, " Hey, kid, come next door, cut my grass, and... If I ever get any money, I'll pay you.
Ne biç im bir sarı bu böyle?
What color yellow is this?
Biç, dedim.
I let him mow the lawn.
Onu bir köle olarak alın ödül olarak başını sök veya gözlerini biç.
Keep her as a slave remove the head as a trophy or harvest the eyes.
Ben sabahtan akşama kadar çalışayım, sen çim biç.
Yeah, I got a regular 8x10 of you mowing the lawn.
Biç onları.
Hack away.
Biç.
Slab.
Kleber : Kes, biç.
Slab and block.
Ses : Biç.
- Slab.
Kes ve biç, bu iki kelimenin dilimize çevirisi için 50 ansiklopedi okumalıyım.
It would take 50 encyclopedias to translate the meaning of slab and block into our language.
Biç ve kes.
Slab and block.
Ne biç en üstün sürüş makinesiyse!
"Ultimate driving machine", my ass.
Git çimleri biç.
Go mow the lawn.