Bigwig traduction Anglais
113 traduction parallèle
Keşke Washington'daki bütün kodamanlar burayı görebilse.
I wish every bigwig in Washington could see this place.
Gant İlaç'ta önemli mevkiden biri.
She's a bigwig at Gant Pharmaceuticals.
Burada bir de kodaman varmış.
One bigwig in the mix here.
Babalardan birini kaçırmaya çalıştılar.
Try to kidnap some Mafia bigwig.
- Şef tavşanı görmek istiyoruz, Bigwig.
- We want to see the Chief Rabbit, Bigwig.
- Bigwig?
- Bigwig?
Bak Bigwig, daha önce hiç Şef tavşanla görüşmek istedim mi?
Look, Bigwig, when have I ever asked to see the Chief Rabbit before?
Bigwig!
Bigwig!
- Bigwig.
- Bigwig.
- Bigwig!
- Bigwig!
Silver, Bigwig, burunlarınızla itin onu.
Silver, Bigwig, get your nose under it. Push it out.
Bigwig, dinle.
Bigwig, listen.
Bigwig yaralandı.
It's Bigwig.
Bigwig, kazık çıktı.
Bigwig, the peg's out.
Seni kurtardık Bigwig.
We've got you out, Bigwig.
- Bigwig Iütfen ölme.
- Bigwig, please don't die.
- Bigwig'i ölüme terk ettiler.
- They left Bigwig to die.
- Holly, benim, Bigwig.
- Holly, it's me, Bigwig.
Bigwig, bir fikrim var.
Bigwig, I've got an idea.
Bigwig, ondan başka arkadaşın olmadığını söyledi.
Bigwig said you couldn't make a friend out of him.
Sen bile onunla boy ölçüşemezsin Bigwig.
I don't think even you would match up to him, Bigwig.
- Adım Bigwig.
- My name is Bigwig.
"Bigwig, efendim!" diyeceksin. - Ne işin var buralarda? - Sormanıza şaşırdım... efendim.
- Surprised you ask sir.
Şimdi git ve Bigwig'le görüş.
You go now, talk to Bigwig.
Evet, ben git ve Bay Bigwig'le konuş.
Yeah, I go talk to Mr. Bigwig.
Bigwig?
Bigwig?
- Bigwig kuş nerede.
- Bigwig, where's the bird?
Bigwig, bu general!
Bigwig, the general!
Seninle ben ilgileneceğim Bigwig.
I'll settle with you myself, Bigwig.
- Başardın Bigwig, başardın.
- You did it, Bigwig. You did it.
Sana güvendim Bigwig.
I trusted you, Bigwig.
Bigwig mi yolladı seni?
Did Bigwig send you?
Bigwig'in arkadaşlarından biriyim.
I'm a friend of Bigwig's.
Şefine Bigwig'e söyle, o ve Hyzenthlay... ve diğerleri geldiğimizde dışarıda bizi bekliyor olmazsa, oradaki herkesin gırtlağını parçalayacağım.
And you tell your chief, Bigwig, that if he and Hyzenthlay and the others aren't waiting outside when I come for them I'll tear out every throat in the place.
Bigwig, koşuculara ihtiyacım var.
Bigwig, I need runners.
Bu peşinde olduğum şefleri Bigwig.
It's their chief, Bigwig, I'm after.
Burada büyük beyaz kuş yok Bigwig.
There's no white bird here, Bigwig.
Elçilik, burayı petrol zenginleri için ayırmış olmalı.
Legation had it for a petroleum bigwig.
Zengin bir adam var ve bu adam ne zaman parti yapsa komşular çocuklarını bu büyüklükteki kilitle kapı ardına kilitliyor.
There's one bigwig when he throws a party the neighbors secure their kids behind locks this big.
Önemli kişi, değil mi?
Bigwig, right?
- Hepsinin en büyüğü kim?
- Who is the biggest bigwig of them all?
Bugün bu kadın ilk kez, büyük adamlardan birine hayır diyecek.
Today, this gal is going to shoot down her first corporate bigwig.
Bu yapımın iki numaralı ismi olarak gücün kötüye kullanımına daha fazla izin veremem.
Now as co-bigwig on this production I cannot allow this abuse of power to go on any longer.
Özellikle Japon kodamanlarına satmam yakıtı verimli kullanan makul fiyatlı arabalarla..... bizim piyasamızı istila edip zengin olan adamlara satmam ayrıca önden çarptığı zaman teneke kutu gibi dürülmezler.
Especially not to some Japanese bigwig who gets rich by flooding our market with fuel-efficient affordable cars that don't fold up like a tin can on a front-end collision.
- Oh şey, Jett ucuza çalışmaz... bu yüzden muhtemelen kodaman biridir.
- Well, you know... Jet doesn't work cheaply, so it's probably a bigwig.
- Bu arkadaşın Dışişleri Bakanlığı'nda kodaman arkadaşları var.
- He's a bigwig.
NASA'dan bir kodaman.
Bigwig from NASA.
Birkaç kodamanın karımı ne kadar sevdiğimi görmesi umrumda değil.
What do I care if some bigwig yank sees I love my wife.
- Öyle mi? Özel biri geldiğinde, önemli biri...
Somebody special comes in, a bigwig...
- O önemli biri mi?
- He's a bigwig?
Bu güzel, önemli biriyle çalışıyorum.
That's good, I'm managed by a bigwig.