Binlerce traduction Anglais
11,429 traduction parallèle
Şu andan itibaren binlerce yıl önce planladığımız gibi her şekilde beraber olacağız.
From this moment on, as we planned all those thousands of years ago, we shall be together in all things.
Eski yaralarım için onu şuçladığımla ilgili iddialarına gelince zaman tüm yaraları iyileştirir ve benim yaralarım binlerce yıl önce iyileşti
As for your claim that I blame him for my ancient wounds, well, time heals all wounds, and my wounds healed a thousand years ago.
Binlerce asker ölmüştü.
Thousands of soldiers died.
Binlerce yıl bir aile aradın ve bulduğunda felaket yaşamalarının sebebi olacaksın.
You searched a thousand years for family, and in finding them, they will be your undoing.
Bir sonraki gece binlerce insanı öldüreceğini söylemiş.
He says he's gonna kill thousands the next night.
O zamandan beri binlerce doğum günü geçirdin.
You've had a thousand birthdays since.
Çünkü binlerce yıl sonra, senin dokunuşunu silmeye çalışmak, kokunu, dudaklarının tadını...
Because after a thousand years of trying to erase your touch, your smell, the taste of your lips...
Binlerce yıldır, toplumumuz suçtan ve savaştan arınmış oldu.
Ooh, well, for millennia, our society has been free of crime and war,
Binlerce yıldır yoksul insanları birbirine düşüren festivalimizin bir başarılı yılına daha içelim.
[string quartet playing ] [ glass clinking] To another successful year of the festival, pitting poor people against each other for thousands of years.
Binlerce gözümüz var.
We have a thousand eyes.
Olan şu, siz iki aptal saçma sapan işlere binlerce dolar gömüyorsunuz.
What's happening is you two knuckleheads threw thousands of dollars into a bunch of dumb ideas.
İlk kökeni öldür, tüm rakiplerinin soyu ortadan kalksın. Dönüştürülen binlerce vampirin hayatlarının omuzlarında olması ağır bir yük, değil mi?
Heavy burden, isn't it, the lives of thousands of sired vampires resting on your shoulders?
Onlardan binlerce kişi ölecek.
_
O fıçıların içinde binlerce insanı öldürmeye yetecek kadar madde var.
There's enough in those drums to kill thousands of people.
Binlerce insanın acı içinde öyle ölmesini mi istiyorsun?
You want thousands to die like that, in agony?
Ve binlerce insan öldü.
And thousands did die.
Binlerce kilometre uzakta.
How? He's thousands of miles away.
Binlerce kilo Slam, Vertigo ve uyuşturucu burada yakılır.
Thousands of pounds of Slam, Vertigo, heroin, all incinerated. That's just literally burning money.
Binlerce adamı vardı.
His forces numbered in the thousands.
Cisco, içimde bambaşka bir hayat var hakkında bilmem gereken binlerce hayat.
Cisco, there's a whole other life inside me, hundreds of lives, that I need to know about.
Ray'in mesajını çıkış noktasına izlemeye çalışıyorum ama ping-pong gibi binlerce server arasında gezdirmiş olmalı ve izleme algoritması derlenmiyor, o da demek oluyor ki onu bulmanın hiçbir yolu yok.
I've been trying to trace to Ray's message back to its point of origin, but he must have ping-ponged it off of like a thousand servers, and the back trace algorithm won't compile, which means there's no way of finding him,
Üçümüz binlerce yıldır süregelen bedbah bir döngede kilitli kaldık.
The three of us are locked in a vicious circle played out over thousands of years.
- Binlerce insan var orada.
There's thousands of people there.
Binlerce kayıpla ve hayvan saldırıları tarihiyle Mystic Falls doğaüstü spekülasyonun bir parçasıydı.
With dozens of disappearances and a history of animal attacks,
Dün gece için binlerce teşekkür.
My thanks for last night.
Beslenmesi ve maaş verilmesi gereken binlerce askerden oluşan pek çok garnizon.
Garrisons of many thousands of men all will need feeding and payment.
Kızımın öldüğü 13 Haziran günü binlerce insanı katletti.
She slaughtered thousands on June 13th, the day my daughter died.
Gemilerindeki uyku kapsüllerinde uyuyan binlerce Omec bulunuyor.
In sleep pods aboard their ship, thousands upon thousands of sleeping Omec.
Binlerce Omec vardı ve sen bize söylemedin mi?
Thousands of Omec, and you didn't tell us?
Kral olmayabilirsin ama hareketler aynı Francis. Omzunda tıpkı buna benzer binlerce insan hayatının yükü var.
You may not be king, but your actions reflect on Francis, and he has the weight of thousands of lives, just like this one, on his shoulders.
Binlerce yıllar öncesinden bahsediyorum.
I'm talking from the millennium before the millennium.
Binlerce kez evet.
A thousand times, yes.
"Mustafa'nın çağırdığı binlerce insan nerede?"
"Where are these thousands of people that Mustafa called?"
İnsanlar yavaş yavaş metrodan ve toplu taşıma araçlarından çıkmaya başladılar ve yarım saat içinde binlerce kişi toplanmıştı bile.
People gradually began to come out from the subway and public transport, and in half an hour there were already thousands of people.
Kız kardeşimin Odessa saldırganlarından biri olduğunu ve binlerce kişiyi katlettiğini öne sürüyorlardı.
They claim that my sister was one of the Odessa attackers, and she murdered thousands!
Binlerce insanı öldürmeden Gibson'ı bulmak için altmış dakikamız var.
We got 60 minutes to find Gibson before he kills thousands of people.
Hepsi sonunda kontrol altına alındı ama on binlerce insan öldü.
They were contained eventually, but not before tens of thousands of people died.
Binlerce kişi gemilerden inip evlerine gitmek için uçaklara biniyor.
Thousands of people getting off cruise ships and getting on the planes to head home.
Binlerce yıldır buradalar.
They've been here for thousands of years.
Halkımız burada binlerce yıl yaşamış.
My people have lived here for thousands of years.
Çekirdek bir erime, Binlerce vatandaş.
A core meltdown would endanger thousands of citizens.
Binlerce puan.
That's a thousand points.
Binlerce yil boyunca, denizcilere yildizlar yönlerini gösterdi.
Sailors have been navigating by the stars... for thousands of years.
Buna baktığımda binlerce ihtimal görüyorum, hayatım için çok iyi bir metafor.
I look at this and see a thousand possibilities, and it's a good metaphor for my life.
Bir de binlerce masumu kurban etti, bir de yıllarca onun kölesiydim.
Or the thousands of innocents he sacrificed, or the many, many years I was his slave.
Havaalanındaki binlerce insanı kurtarmak yerine trendeki yüzlerce insanı kurtarmaya tercih ettin.
You chose to save a hundred people on that train, instead of thousands at the airport.
Düşük performans gösterirsem de hisselerimiz düşer, binlerce insan işini kaybeder, SP burnundan solur ve bir sonraki ekonomik durgunluğun sorumlusu olursun.
If I underperform, our stock prices will fall, thousands of people will lose their job, the SP will take a hit and you will personally have triggered the next recession.
Yüzlerce katilin yakalanmasını ve binlerce canın kurtulmasını sağladılar Ama bu kendi benliklerine mâl oldu.
It took hundreds of killers off the streets and saved thousands of lives, but it cost them their own.
Ama ondan önce binlerce hayat kurtardı.
And before that, it saved thousands.
Aradığımız kişi bir doktor, bir hemşire veya o hastanede çalışan nerdeyse binlerce tıp çalışanından birisi.
We're looking at a doctor or a nurse or... pretty much any one of a thousand other medical professionals who work at that hospital.
Binlerce gözümüz var. Bizden kaçamazsın.
We have a thousand eyes.