Blackjack traduction Anglais
685 traduction parallèle
Maça kızı, futbol...
Blackjack, soccer...
Hey, sen çıldırmışsın galiba!
Hey, you crazy. I want no blackjack.
Toprak için deli olan çok ama ya önlerine bir karı çıkar, ya da varlarını yoklarını kumarda tüketirler.
I've seen guys most crazy with loneliness for land - But every time a dame or a blackjack game took it away from him.
Blöf ha.
Trying to blackjack me.
Adı, Yirmi Birci Brady'ydi.
BlackJack Brady was his name.
Bart, sen ve Blackjack kendinize bir içki alın, ha?
Bart, you and Blackjack get yourself a drink, huh?
Tabii olur da dikkatsiz bir şekilde arkamı döner ve sen de copumu alıp bana vurarak küt diye bayıltırsan bu bambaşka bir şey olurdu.
Of course, if turn my back on you... carelessly like... and you happened to grab my blackjack... and conk me over the dome with it... that would be something else.
Cebimden copumu alın, kapıyı kitleyin, eve gidip anahtarları saklayın.
Take the blackjack out of my pocket, lock the door, beat it home, hide the keys.
Sopayı tam kulağımın üstüne yemiştim.
I caught the blackjack right behind my ear.
- Cop mu?
- Blackjack?
- Blackjack oynayalım mı?
- Want to play some blackjack?
Sadece seninle oynamak istemiyorum, hepsi bu.
I just don't want to play blackjack with you, that's all.
Neyle vuruyorsun ona. bir copla mı?
What you hitting him with, a blackjack?
Estelle Hohengarten, Texas'lı bir yirmi bir oyuncusu.
Estelle Hohengarten, the blackjack dealer from Texas.
- 21!
- Blackjack!
Çoğunlukla evde olurduk, mangalda et yapardık. Sonra birkaç el 21 oynardık. Erkenden yatardık.
Half the time, we'd stay home, barbecue a steak, then play a couple of hands of blackjack, go to bed early.
21! Pekâlâ.
Blackjack! All right.
Ben bir erkeğin,... sarışın mı, esmer mi viski mi, bira mı 21 mi, poker mi sevdiğini paçoz mu...
I can tell when a man walks through that door whether he prefers blonds or brunettes drinks whiskey or beer plays blackjack or poker is a cheapskate or a high roller.
- Bir el Yirmi Bir oynayalım.
- One hand of blackjack.
Jojo, copun yanında mı?
Jojo, have you got your blackjack on you?
Yirmibir.
Blackjack.
- Yirmibir mi?
_ Blackjack?
- Yirmibir olduğundan emin misiniz?
_ Are you sure it was blackjack?
Babam herzaman, asla yirmibir oynarken görülmeyeceğini söylerdi.
Pa always told us he wouldn't be caught dead playing blackjack.
Daha üç veya dört yaşımızda babamla yirmibir oynamaya başladık.
We started playing blackjack with Pa when we were three or four.
21 masasında seni kaybettim.
I lost your trail at the blackjack table.
- Ve bir de zar masası görüyorum.
- And I see a dice table, too. No blackjack?
Beni o ofise geri getirmek istiyorsanız, koca bir sopa ile iriyarı iki tane adam göndermeniz gerekiyor.
If you want me back in that office, you'll have to send two very big men with a blackjack.
21!
Blackjack.
21.
Blackjack.
Bluejay 4, Blackjack konuşuyor.
Bluejay 4, this is Blackjack.
Blackjack, Bluejay 4 konuşuyor.
Blackjack, this is Bluejay 4.
Var olmayan elmaslar için iki saat blackjack masasında sırtım tutuldu!
Letting me freeze my behind off at a blackjack table for two hours waiting for some nonexistent diamonds!
"Blackjack" oldu.
Look at that.
Biraz Blackjack?
A little blackjack?
Rosa seni Lew Slade ile tanıştırayım. Geçen yıl Kuzey Hollywood rallisinde Miles ve beni copla darmadağın eden polis.
- Rosa, I'd like you to meet Lew Slade, the cop who flattened Miles and I with a blackjack at the North Hollywood rally.
Bir cenaze levazımatçısıyla evlen, bir krupiyer ile evlen bir yankesici ile evlen, ama asla bir gazeteciyle evlenme.
Marry an undertaker, marry a blackjack dealer, marry a pickpocket, but never marry a newspaperman.
Bahse girerim Blackjack oyunundaki As'sın...
Bet you're an ace at Blackjack...
Meşe ağaçlarının Tatlı çayır rüzgârını öptükleri yerde
Uh, Guthrie... Where the oaken blackjack trees Kiss the playful prairie breeze
Heather Tatlım, oradaki black-jack masasında.
- Black 20. Heather's at the first Blackjack table over there please?
Bu bütün kağıtları siker atar!
I got a genuine Blackjack, hotter than a fox!
Birkaç yıl daha buradayım.
Not for a couple of years. I've got to develop my blackjack.
Seks Sue Alabama'nın ihtiyacı olan tek şeydi, ve bazılarının blackjack'i kullandığı gibi kullanırdı onu.
Sex was nearly all Sue Alabama ever needed, and she could use it the way some guys use a blackjack.
Zar, rulet, blackjack?
Craps, roulette, blackjack?
Blackjack masasında olacağım.
I'll be at the blackjack table.
Rulet, şimendifer, blackjack ve hatta üçlü desteyi kazanmayı sağlayacak bir sistem bulmuş olabileceğini düşünüyordu.
He thinks that he might have found a system that'd beat roulette... chemin de fer and blackjack, even with a three-deck shoe.
Yarın öğleden sonra saat altıda, ön kapının yanındaki blackjack masasında olacağım.
I'll be at the blackjack table nearest the front door... tomorrow afternoon at 6.00.
Yirmi bir masasında bir çift onlu çekince kendimi tutamadım.
Then at the blackjack table, I was splitting a pair of tens...
Eli bir dolardan, bilgisayarda küçük bir yirmibir oyunu.
A little computer blackjack, $ 1 a hand.
Her neyse. Parasız kalınca noktayı koyduk ve ben, Caesars'ta bir yirmibir bahisçisi işine girdim.
Anyway, when we ran out of money, we stopped here and I got a job dealing blackjack at Caesars.
Bakın, black-jack yaptım!
Hey, I got a genuine Blackjack!