English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ B ] / Blooming

Blooming traduction Anglais

425 traduction parallèle
Büyüyen bir felaket.
A blooming disaster.
İşte dandik bisikletin.
Here's your blooming bicycle.
Ben de keskin nişancıydım.
I was a blooming gunner.
Bu zifiri karanlıkta beklemek sonra biri gelsin ve beni enselesin.
Wait all alone in the blooming dark... waiting for someone to come along and nab me.
Bütün kıtanın en ünlü avcısı turistlere rehberlik yapacak.
The biggest blooming hunter in the whole blinking continent turning himself into a glorified tourist guide.
Büyük bir eşekarısı kovanına girdiklerini sanacaklar.
They'll think they've got into a blooming hornet's nest.
Silindir şapkalının teki.
A blooming topper.
Koca bir ordu gibi görünecek kadar çok korkuluk diktik!
- All correct, sir. We've rigged up enough scarecrows to look like the entire blooming army!
Lanet olası Fatih William'dan beri... en iyi asker Bertie Higginbotham'a.
Here's to good old Bertie Higginbotham... the finest soldier since William the blooming Conqueror.
Lanet olası bir pudingin içinden çıkmaya çalıştığımı mı sanıyorsun?
Think I want to break out of a blooming pudding?
Bana bak, Archibald Cutter, bir dük, ve lanet olası su çantasından... elmaslar akıtan Raca Gunga Din.
Archibald Cutter, the blooming duke, look at me, and Rajah Gunga Din... pouring diamonds out of that there blinking water bag.
Madalya almaktansa sizden bunu duymayı yeğlerim.
I'd sooner hear that from you, sir, than get a blooming medal.
Dedim ki, "Senin de art ayakların dışarıda kalsaydı itmez miydin?"
And I says, "You'd blooming well push if your hind legs were still outside."
Çiçek açma olayı bizi vurmadı.
The blooming thing didn't hit us after all.
Tüm ordu sizi çağırıyor.
The whole blooming Army is calling for you.
Ben tanıyorum, seni liman faresi.
I do, you blooming wharf rat.
Burayı bahçeye çeviririm.
Turn it into a blooming garden.
Çiçekler mi açıyor?
Something blooming?
Lanet olası gövdeden başka bir şey kalmamışsa, doğru kişiyi bulduğunuzu nasıI öğrendiniz? Çok basit, Lestrade.
Well, if it was nothing but a blooming torso how did you know you got the right man?
- Bu utanç verici. - Tarzan'ın bize bir şey söylemeyeceğini söylemiştim.
It's a blooming shame, I told youse what Tarzan wouldn't tell us.
Eğer bu, gece açan "exigi-facias" * ise vazoya koyabilirsin. ( Bir önceki terimle ilgili espri )
If that's the night-blooming exigi facias, you can put it in a vase and water it.
Gece açan yasemin, ülkenin bu tarafında her yerde yetişir.
Night-blooming jasmine grows all through this part of the country.
- Çiçek gibi ~ Max'a rağmen açılıyorum.
Blooming - blooming in spite of Max.
İşte bu muhteşem bir devrim.
Oh, it's a blooming revolution, that's what.
Afrika'nın en iyi bagaj hamalı hemen geliyor.
Best blooming redcap in all Africa coming right up.
Herkesin acelesi var.
Everyone is in such a blooming hurry.
Düşüncelerime bir girip bir çıkıyordun.
You know, you've been popping in and out of my thoughts like a blooming rabbit.
İşlerini bitirince üstünden silindir geçmiş gibi olacak.
They'll leave you looking as though a blooming train ran right over you.
Sıkı bir uyku. Yarın bir şey hatırlamaz.
By the time he's slept it off he won't remember a blooming thing tomorrow.
Sizin lanet askerleriniz için servis yaptım.
Run up for your blooming soldiers.
Hayır, o baş belası hiç aramadı.
No, that blooming blighter never called.
Herkes kafasına estiği zaman alıp götürür.
Anyone takes the blooming thing when they feel like it.
- Lanet kafalarını kıracağım!
- I'll crack their blooming'skulls!
Bütün dünya kargaşa içinde ama onlar açmaya devam ediyor.
The whole world in chaos, and they just keep right on blooming.
Efendisi bir şey isteyene kadar mutfakta avarelik ediyor ama sonra kanguru gibi yerinden fırlıyor.
Mooning around the kitchen till he wants something, and then she hops like a blooming kangaroo!
Eyaletimiz Teksas'ın vatandaşı olma yolunda ilerleyen... Maryland'li bir kıza kadeh kaldıralım.
I propose a toast to a daughter of old Maryland... now blooming into a citizen of the Lone Star State.
"Yeni açan çiçeklerden tatlıdır"
A-blooming sweeter by the hour
Cam odada tek gördüğüm çiçek açmış kırmızı begonviller.
In the sun-room alone I saw red bougainvillea blooming.
Yüzünüzde güller açıyor.
And you, look at you, you're blooming.
Güller açmak.
Blooming.
Özellikle yılın bu vaktinde, her yerde güller açarken.
Especially at this time of year, with the roses blooming all over the place.
Çanlar çalıyor, çiçekler açıyor, melekler şarkı söylüyor.
Bells are ringing, flowers blooming, angels singing.
Bu mevsimde, kestane ağaçları parklar ve bulvarlarda çiçek açmaya başlamıştır.
The chestnuts would be blooming about now in the boulevards and parks.
Çiçek açmak mı dedin?
Blooming, you say?
Çiçek açmak...
Blooming...
Çiçekler erken açmış olmalı.
Must be an early blooming variety.
Burada erken açan tek çeşitlilik benim.
I'm the only variety that's blooming early.
Güller, menekşeler ve laleler aynı mevsimde çiçek açabilir.
You can have roses and violets and tulips all blooming in the same season.
Gece çiçek açan erken bunama.
Night-blooming dementia praecox.
- Senin o- -
- I'll knock your blooming...
Çiçek açıyor!
It's blooming!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]