English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ B ] / Boogers

Boogers traduction Anglais

169 traduction parallèle
Sümük konusunu biliyor musunuz?
You want to talk about boogers?
Ne olmuş sümüğe?
How about boogers?
Sonra, bu ufaklıkların her biri 25 megatonluk bomba taşır. Moskova'da ana caddenin tam ortasına.
Then, each one of these little boogers carries a 25 megaton bomb right up the middle main street of Moscow.
Palyaço çok acımasızdır, ölmüş adamların sümüklerini yer... ve daha fazlasını ister.
Joker's so tough, he'd eat the boogers out of a dead man's nose then ask for seconds.
Bazıları da kasabanın dışındaki.. bir çiftliğe saldırdıklarını söyledi.
Some say those little boogers attacked one of the farms outside of town.
- Hepimiz balgam boyutundayız!
- We're all the size of boogers!
Nerede bu küçük kurumuş sümükler?
Where are those little boogers?
Ben size söyliyim, bu pislikleri öldüreceğiz.
I say we kill those little boogers.
"Evet, onlar küçük yeşil insanlar. Biz onlara sümük diyoruz."
"Yeap, they are little green people, we call them boogers."
Sümüklü içeri girme.
- So no wiping'your boogers on the sofa. - Don't say boogers!
Sümüğümü yerdim.
I ate my boogers.
Sümüğünün, elime bulaşmasını istemem.
Don't want to get your boogers on my fingers.
Hiç sümük yok.
No boogers.
- Tamam, Boogers.
- All right, Boogers.
Bana komik gelmiyor. Bütün gün senin sümüklerini yemen gibi. - Sümüklerimi yemiyorum ben.
Funny to me, just like you picking and eating your boogers all the time.
- Evet, yiyorsun.
- I don't eat my boogers!
Hiçbir zaman sümüğümü yediğimi görmedin.
Man, you never seen me eat my boogers.
- Kakalara.
- Boogers.
Kakalar!
Boogers!
- Kısa kes ve yeşil gölgeler ver, paranın rengi - ve de sümük rengi.
- Cut it and tint it green, the colour of money. - And boogers!
Acaba orada ne var? Sümük mü yoksa Nazi altınları mı?
What will we find, boogers or Nazi gold?
Troll sümüğü.
Troll boogers.
İçinde pislik var mı?
Any boogers in it?
Yok efendim.
There's no boogers in it, sir.
İçinde pislik yok efendim.
- There's no boogers in it, sir. - Ten taste it!
Tortulardan örnekler alıyorum. Ne kadar kötü kokarsa, o kadar iyi.
You know, just collecting some more boogers, the smellier the better.
Böylece herkes içindeki sümükleri görebilmeli.
So everybody can see the rocks, the boogers up in there.
Enseme kurumuş sümüklerini fırlatan arkamdaki çocuk mesela.
The kid behind me who kept flicking boogers at my neck?
Geniz etime mi bakmak istiyorsun bayan, devam et.
You want to look at my boogers, lady, go ahead.
Çok fiyaka olmuş. Keşke benim de böyle bir odam olsa. Mahkeme neden sana böyle bir oda ayarlamamış, şaşırdım doğrusu.
I hear all of Will's ties are made out of boogers
İşiniz salya sümük silmek mi?
You're wiping boogers for a living.
'Josh'a, çöplerini babanın arabasına silkmekten vaz geç, lütfen!
'To Josh, please quit flicking your boogers in your daddy's truck.'"
Arabada bulduğunuz o şişe, mavi sümük doluydu.
Got a vial full of blue boogers.
O tam bir hödük Bayan K. Sadece söyleyin ve masasını böceklerle doldurayım.
He's a wiener, Mrs. K. Just say the word and his desk is full of boogers.
Sümüklerim bile biberlendi.
[WHIMPERING] Even my boogers are spicy.
O çocuğun geldiğinden bu yana en az 15 kez sümüğünü yediğini gördüm.
I've seen that kid eat at least 15 boogers since he's been here.
Harika çocuklar sümüklerini yemez.
I've got news for you. Prodigies don't eat their own boogers.
- Kusmak.
Throwing up boogers.
Anne, bütün o sümüklerden uçmak zorunda mıydın?
Mom, did you have to fly out through all those boogers?
Evet, hem de kan ve balgamlı bir kumaşla!
Yeah, it's a tissue, covered in blood and boogers!
Bu küçük zamazingolardan bir tanesini denemeye gör.
You suck down one of these little boogers...
- Hey, sence bisküvi üzerine sümük müdür?
Hey, what do you think it is, boogers on a biscuit?
Tuz yedireceğim... ve kendi kusmuğunda boğulacak!
He'll eat salt! and drown in his own boogers!
Ödevlerinde, yazıdan çok sümük var.
There are more boogers on your work than there is work.
Çığlık yok, kusmuk yok. Masaların altına yapışmış sümük yok.
No screaming, no vomiting, no boogers under the table.
Tatak ve bok.
Boogers and dingleberries.
Sen de tatakta öndesin.
And you're also beating them in boogers picked, so we got that.
Evet dostum, iyi görünüyorsun.
Let me see. No boogers... you look good, man, decent, you know?
Burnumu kurcaladığımı veya sümüklerimi yediğimi söylemeye ne dersin?
Okay, we'll start small then. Why don't you tell me about how I pick my butt? Or eat my boogers?
"Bligh... yunus... sümüğü... yiyor."
"Bligh... eats... dolphin... boogers."
Kendi sümüğünüzü yiyorsunuz.
You eat your own boogers.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]