Bow traduction Anglais
5,545 traduction parallèle
Başımızı eğip dua edelim hadi.
Let us bow our heads and pray.
Onun için tekerlekleri bu kadar büyük değil mi?
Right, you picked it'cause it had the big bow on it.
Tekerlekleri neden büyük bilmiyorum.
I can explain the big bow, I got it.
- Papyonunu beğendim.
I like your bow tie.
Sancak tarafında kayalar var.
Rocks off starboard bow.
Röportajdan çekilmemiz lazım.
We're gonna have to bow out of this.
# Neden boyun eğmiyorsun artık? #
Why don't you bow down now?
# Hemen boyun eğ, değiş artık #
Bow down now, roll over
# Boyun eğ şimdi, boyun eğ şimdi #
Bow down now, bow down now
Bana boyun eğer ve taparsan... -... sana her şeyi vereceğim.
All of this I give to you, if you bow down and worship me.
Biraz olsun kişi, toplumun görüşlerine ayak uydurmalı ahlak anlayışına boyun eğmelidir.
To some extent, one must bow to the opinions of the world, and accept its moral code.
Arkadan bombeli olanından mı?
The one with the bow in the back.
ellerimi mi açayım ya da sana secde mi edeyim?
Should i hold my hands or should i bow my head on your feet?
orada müşterilere eğilmen lazım.
there you need to bow to customers.
burada müşteriler sana eğilirler... bak, eğer birisi gerçekten korkarsa tamamen yere de yatabilir yalancı tanrı ticaret yapıyor.
here customers bow to you. look, if someone is really scared he'll lay down completely wrong number god is doing business.
arjun lal'in evinde ok ve yay bulunmadı.
in arjun lal house bow and arrow is not found.
Muzaffer kakadunun önünde eğil!
Bow before the conquering cockatoo.
Ayakları birleştir. Baş selamı ver.
Feet together, bow.
Baş selamı ver.
Bow.
Baş selamı ver!
Bow!
- Baş selamı ver.
- Bow.
Ben de Tobey Marshall'a boyun eğiyorum.
So I bow down to Tobey Marshall.
Ve Antarktika'da, onun olduğu yöne doğru selam verdim.
And from there I bow my head in his direction.
Geminin sol tarafında muhteşem Ko Samui adasını göreceksiniz.
Off the port bow you'll see the gorgeous island of Ko samui.
Saygınlığımızı kaybetmedik.
We bow our heads in respect.
ve Skip, Skip-a-doo, Treezy, B-Bow... G-Bow ile karıştırma ama...
And Skip, Skip-a-doo, Treezy, B-Bow... not to be confused with G-Bow...
Önünde eğiliyorum!
I bow to him!
Onun önünde eğil.
Bow before her.
Kapında başımı eğiyorum.
♫ At Your door ♪ ♫ I bow my head ♪
Mükemmellik doğaya boyun etmez.
Perfection does not bow to nature.
- Üzerine kurdele bağlarız...
- We can tie a bow on it...
Gidebilir miyim?
"Before we bow down to evil.."
Podyumda selam verirken ilahiyat öğrencisi gibi görünüyordunuz.
When you took your bow, you looked like a seminarian.
O koltukta oturan adamım Amerikan Ordusu içindeki en iyi topçuydu.
I had the best bow gunner in the entire Ninth Army in that seat.
Makineli, değirmen tarafına koşan şu piçlerin üstüne saydır.
Traverse left! Bow gunner, squirt those assholes running for that mill.
- Makineli sol tarafa dikkat!
- Bow gunner, watch that left!
Selam ver!
Bow to Him!
Dave, Kim'i başı ile selamlayacak, el sıkıştıktan sonra da, hemen şeritten kurtulup ajanı şeritteki zehirden korumak, için tasarlanmış olan ceket cebine koyacak.
Dave will bow to Kim then shake his hand, immediately disposing of the strip in his jacket pocket, which will be lined with an absorbing agent that denatures the poison.
Patrise geride öyle bir açıda tutsa bile ki bence tutamaz, yelkenlerdeki yük kapasitesini aşacak ve gemi direkt batacak.
Even if the back stays hold at such an angle, and I wager they won't, the load on the sails will exceed capacity and she'll dig in hard at the bow.
Ön tarafta toplarımız olmadığı sürece onların keyfi bozulmaz ki.
Without the bow chasers, we'll be sitting ducks for her guns.
Kıç tarafıyla ateşe tutar bizi.
She'll rake us bow to stern.
Geminin ortasına girerek ele geçirmemiz var bir de...
Not to mention we'd be boarding bow to midship.
O zaman neden alkışları kabul etmiyoruz?
So why don't we all just take a bow, right now?
- Eğilin!
Bow!
Yaşamak için el pençe divan durmanın nasıl bir his olduğunu...
How it feels to bow and scrape for a living.
Reverans mı yaptın sen?
Did you just bow?
Siyah sancağı çeksin ve pruvamıza iki top ateş açsın.
Tell her to raise the black and fire two shots over our bow.
Biz kıçtan pruvaya ateş açarız Ranger da pruvadan kıça gelir.
We'll rake her stern to bow, the Ranger will rake her bow to stern.
Fiyonk atman lazım.
It needs a bow.
Evet, al sana fiyonk.
All right, there's your bow.
# Boyun eğ, Boyun eğ #
Bow down now