Budget traduction Anglais
3,408 traduction parallèle
Büfede öğle yemeğini yiyordum, jambon ve çavdarın tadını çıkarıyordum ki patronum öfkeyle sizin bütçeyi incelemek için Adalet Bakanlığı muhasebecilerini getireceğini söyleyip ofisime geldi.
I was having lunch at the commissary, minding my own ham and rye, when my boss came up steaming that he was going to get the DOJ bean counters to look into your budget.
Bütçeyi gözden geçirip bölümünün harcamalarının dörtte birini haklı göstereceksin.
So, you're gonna have to justify your department's expenses at the quarterly budget review.
İyi haber eğer bütçe işini halledersen, patronun seni terfi ettireceğini söylüyor.
The good news is, if you get that budget through, your boss says there's a promotion in it for you.
Bu bütçe sunumlarını sürekli yapıyorsun.
You do these budget presentations all the time.
Bütçe sunumundan bahsediyordum.
I was talking about the budget presentation.
Muhasebeciler gerçekten de bütçeyi artırıyolar.
The bean counters are actually increasing the budget.
Ama mali durumum müsait değil.
And I said, I wish I could hire you, but you're not in my budget right now, and he said..
Şehirdeki bütçe kesintileri sizin hiçbir şey yapmamanızın bir sonucu mu?
( Reporters clamoring ) Is your inaction a direct result of citywide budget cuts?
Glee kulübünü en sonunda tamamen mağlup etmemin ve bütçesine el koymamın başına gelen en güzel şey olduğunu ifade edebilecek yakışıklı ama yanar döner olmayan bir eşcinsel işime yarar.
I could use a handsome, non-flammable gay to articulate how my defeating the Glee Club once and for all and absorbing its budget was actually the best thing that ever happened to him.
Bütçemiz kısıtlı ama belki boya renkleri konusunda biraz esneklik sağlayabiliriz.
Um, budget's tight, but there may be some wiggle room on paint color.
Kesintiler yüzünden gelen tüm dava dosyaları tek bir yerde toplanmış.
Due to budget cuts, they've joined all the smaller archives.
Korkun buysa bütçeyi kesmedim.
But I haven't raided the budget, if that's what you're afraid of.
Adımını denk at, bütçe değerlendirmesi yaklaşıyor.
Tread carefully, the budget review is coming up soon
Kesilen ödenekler dolayısıyla biraz geride kaldık.
This is embarrassing. We're a little behind because of budget cuts.
Ne kadar bütçeleri olduğunu bilmiyorlar.
They don't know how to budget.
Bütçe komisyonu konusunda ne yapacağınızı da konuşmamız lazım.
We need to talk about the budget committee thing and how you want to play that.
Bütçeyi aştık ve programın gerisindeyiz.
Over budget and behind schedule.
Onun Ussing'den çaldığı için polis tarafından suçlandığını herkes biliyor. - Mogens!
Everyone knows he was reported for stealing from Ussing's campaign budget.
Seçimleri o kazanırsa, departmanımızın bütçesi olmayacak.
I hope he doesn't win the election. That would seriously slash our budget.
Ve bütçemden 46 dolar arttırdım.
And I'm $ 46 under budget.
Son bütçe kesintisinden sonra sosyal görevli açığımız kalmamıştı.
We haven't had an opening for a social worker since the last set of budget cuts.
Bir önceki şirketten Skytrip'e geçtiniz. Ki bu şirket görünüşe göre birkaç küçük taşeron firmayla çalışıyormuş- -
In a round of budget cuts heading into fiscal 2012, transportation policy shifted from your previous company to Skytrip, who it appears subcontracts to several smaller companies...
Bütçe raporundaki her sıfırın peşinden koşmanızı istesek bu işi bu kadar iyi yapamazdınız.
You wouldn't do it so well if we expected you to chase down every zero on a budget report.
Bunun için ne kadar bütçen var Henry?
What kind of budget are we dealing with, Henry?
- Bu biraz kısıtlı bütceyle yaşamak demek, yani umarım abartılı yaşamından biraz da olsa vazgeçebilirsin.
- That'll mean living on a budget, so I hope you're willing to rein in your highfalutin'lifestyle.
Bütçeyi başka bir satış makinesi almak için kullanıyoruz.
We're using the budget to get another vending machine.
Peki, bu bir bütçe israfı.
All right, it's a waste of the budget.
Ama ilk saatinde dava bütçesini mahvetmeyelim olur mu?
But let's not blow the whole case budget in the first hour, shall we?
Sen yokken ufak bir bütçe problemimiz oldu.
Well, while you were out, we had a little budget snafu.
Pete, bütçe senin işin.
Pete, the budget is your job.
- Bütçe kesintileri.
Budget cuts.
Yüzde 4'lük bir bütçe kesintisi yapmamız gerekiyordu ve acil yardım ulaşımıyla ilgili bir kalem vardı.
We had to make a budget cut of 4 %... And we had a line item of emergency transportation.
Deniz donanmasının 155 milyar doları var, ve kullandıkları uçak bu mu?
The Navy has a budget of $ 155 billion, and this is the plane that they use?
Ne yapalım, bütçe kesintileri.
Budget cuts.
Merak etme, bütçede bozulma ihtimali dolayısıyla yeterli miktar mevcut.
Don't sweat it. We budget for a busted one on every shoot.
Banyomuzun tadilatını ucuza yaptırmıştım mesela.
I oversaw the remodel of our bathroom. Under budget.
Ben de ekonomik kriz var sanıyordum.
Come on, I thought we were in the middle of a budget crisis.
Bütçesi kısıtlı biri için burası biraz pahalı kaçıyor.
For a man on a budget, this is a little pricey.
Bütçe dostu keyif diye buna derim.
Well, that was fun on a budget.
Tamamen mahvoldu ve tüm spagettiler bitti.
It's totally ruined, and that was my whole spaghetti budget!
Evet, genelde huzurla dolu bir kasabadır. Altı belediye üçe düşürüldü,... bütçe kıtlığı nedeniyle muhafızlar da azaltıldı.
Yes, it's usually a peaceful village so... 6 divisions were reduced to 3 of us, and because of lack of budget, the number of guards were also downsized a lot.
- Param bitti, Sandy.
I'm out of budget, Sandy. What?
Düşük bütçeli bir korku filmi zırvalarından başka bir şey değil.
That is nothing but low-budget, horror movie claptrap.
Hâlâ iki gün geride ve 60.000 dolar içerideyiz.
We're still two days behind, and $ 60,000 over budget.
Bütçesi ve Hitchcock ismi sayesinde zararımızı kapatma olasılığımız çok yüksek.
Because of the budget and the Hitchcock name, we stand a good chance of breaking even.
Ve buradaki, bize verilen bütçeyle alabileceğimizin iki üst modeli.
And this here is two generations newer than what we budget.
Bu sorumlu bir davranış olur ve dengeli bir bütçe ile güvenli bir geleceğe taşır.
It's responsible and it moves us forward towards a balanced budget, and a secure future.
Bak, masum adamları gözaltında tutacak kadar bütçe yok.
Look, I don't have money in the budget for watching innocent people.
Bütçe altında yaptık.
We did it under budget.
Sen tüm yaz tatilinden vazgeçip düşük bütçeli, boktan bir film için Danimarka'ya mı uçtun?
You gave up your entire summer break, flew over here from Denmark just to work on this low-budget piece-of-shit movie?
Benim bütçem dışında.
It's coming out of my budget.