Bulun traduction Anglais
7,263 traduction parallèle
Oğlumu bulun.
Find my son.
Gemilerinize bulaşan hastalığın tedavisi bende, eğer almak istiyorsanız bizi tahliye edebilecek birini bulun!
I have a cure for the pathogen that's infecting your ships, so if you want it, you better put somebody on the line that can get me an evac!
Bana 1849 Çift Kartal'ı bulun beyler.
Find me that 1849 double eagle, gentlemen.
Siz onu bulun, ben işini bitireyim.
Find him and I'll finish this.
Bizden öne gelenler, meclisimizin cadısını bulun ve onu koruyun.
For those who have come before us, find and protect our Coven witch.
- Bunu bulun hadi. - Hadi bakalım.
Guess that one!
Şimdi o kişiyle kelimeleri kullanmadan duygularınızı aktarmanın bir yolunu bulun.
Now, find a way, without words, to communicate that feeling to the other person.
Gidin ve, gizemli adamımızın kim olduğunu bulun.
Get out there, find out who this mystery man is.
O zaman benim için bir tahminde bulun.
Then make a prediction for me.
Şu geri zekâlıyı buradan götürüp ayağı için sargı falan bulun!
Get that idiot out of here and find him A plaster or something. Come on, charlie, man up.
Gidip kendi ekibinizi bulun ve çalışmaya başlayın.
Now, go find your team, and get to work.
Gidip babanızı bulun.
Go find daddy.
Hâkime sunabileceğimiz bir şeyler bulun.
Just find us something that will help us go back to the judge.
O yolu bulun.
Find it.
Çenenizi kapatıp işinizi yapın ve Chad'in doğruyu söylemediğini kanıtlayan bir şeyler bulun.
Shut up, do your work, and find something that shows that Chad's story isn't true.
İki kişinin kargo konteynerinin gözetim zincirini incelemesini istiyorum komplo olup olmadığını anlamak için kimlerin erişimi varmış bulun.
I need two of you to look at the cargo container's chain of custody... Who had access to it, whether it was a frame job.
Depoda çalışan personeli inceleyin ve kimin müvekkilimizi yakalatmak isteyebilir bulun.
Look at the personnel at the yard and see who had the motive to take our client down.
Bu kötü bir fikir.Sakın çıplak elle zombi öldürmeye çalışmayın, bir silah bulun.
Bad advice, don't try it with bare hands, get a weapon.
Belki de bu benim görevim, beni çağıran bir iştir. Hadi siz gidin başka görev bulun. Bunu ben hallederim.
I think maybe this is my mission and my calling, so why don't you guys find some other mission and I'll handle this one, okay?
Bulun onu.
Find him.
Gemiye el koyun, şarapları bulun.
Seize the ship, find the wine.
Ambarı ayrı ayrı arayın ve şarabı bulun.
Tear this hold apart and find the wine.
Şarabı bulun.
Find the wine.
Şarabı bulun.
Found the wine.
- İyi. Bulun onları.
- Found them, good.
İkili gruplar hâlinde etrafı kesebileceğiniz güvenli bir yer bulun.
All right, groups of two, fin somewhere safe within eyeshot.
Nereyi aradığınız umurumda değil, bulun onu!
I don't care where you look, just find the king!
Épernon'dan sorumlu vergi memurumuzu bulun.
Find our exciseman of Épernon.
Not defterleri kabul edilemez, bu yüzden kamera görüntülerinin zaman damgası için yasal bir yol bulun.
The notebooks are non-admissible, so find a legal way to time-stamp the camera footage.
İsterseniz kendi uzmanlarınızı bulun ve onlara kontrol ettirin.
You get your own experts if you want to, you have them look at them.
Bir de resmi kayıtlarda geçen başka bir üst simge bulun.
And find us another goddamn "th" in the official record.
Uzun vadede döngüyü kırmanın bir yolunu bulun.
So, what are we supposed to do now? Long term? Find a way to break the circuit.
Tavsiyem de bir temsilci bulun demek oldu.
My advice was get one.
- Atlantis'i bulun.
Find Atlantis.
Çabucak Arthur Curry'yi bulun.
Find Arthur Curry. Fast.
Virüsün ilk halini bulun.
Find the primordial.
Bulun onları!
Find them!
Mei'nin vanadyumu götürdüğü yeri bulun ve ondan kurtulun.
... that when Mei has taken the vanadium, and dispose of it
Mei'nin vanadyumu nereye götürdüğünü bulun..... yok edin
Find out where Mei's taken the vanadium..... and dispose of it.
Mei'nin vanadyumu götürdüğü yeri bulun ve ondan kurtulun.
Find out where Mei's taking the vanadium and dispose of it.
- Geri dönmenin bir yolunu bulun.
Just find a way back in.
Güvenlik kartı bulun.
Get hold of a security card.
Bulun.
Find it.
Bilgisayarları bulun.
Find the computers.
Ne yediğini, kiminle yediğini bulun.
Find out what he ate and who he ate it with.
Bu çalışması için, biz havalanmak lazım. Ve doğru anda duvarda bir delik bulun.
For this to work, we gotta blast off at the right moment and find a hole in the wall.
- Bulun onları.
- Find them.
Katkıda bulun.
Make a contribution.
- Onu bulun.
Hel- - - I want that call.
Bulun onları.
Find them.
... orada hazır bulun.
"..