English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ B ] / Burner

Burner traduction Anglais

975 traduction parallèle
Alkolle pamuk hazırla ve bunsen ocağını aç.
Prepare the alcohol, cotton wool and turn on the bunsen burner.
Gerçekten takdire şayan birisin, ama yerlerde yuvarlanmadıkça ve uşakları sinir krizine sokmadıkça, her daim gündemde olacağız.
We'll have a wonderful time. You're perfectly respectable. As long as we don't roll on the floor... and give the butler hysterics, we'll be cooking on the front burner.
CO şirketindeki lokomotiften daha eğlenceli.
A lot fancier than my old coal burner on the C and O.
Roma'nın Kundakçısı!
Burner of Rome!
Yakında bir soba için Almanlarla iş yapabilir.
He can trade for a six-burner gas range.
Odasında çay suyunu kaynatmak için küçük ikili bir ocak var.
He has a small two-burner gas plate in his room to boil water for his tea.
Ahır yakan, buradaki en değersiz, en aşağılık yaratıktır.
A barn burner is the meanest, lowest creature there is.
O bir kundakçı.
He's a barn burner.
Kundakçı!
Barn burner!
Çakmağın.
Your burner.
Donmuş hazır yemeği ısıtmak için mutfağındaki ocağı kullanabileceğimizi söyledi.
He said we could use the burner in his kitchen to heat up the TV dinners.
Keşke kaynak makinesi getirseydik.
We should have brought the burner.
Çok feci yakıyor.
That burner reminds me of the factory.
Gaz lambasını kullanalım.
We'll use the burner.
Anneannemin hasta olduğunu söylemiştin, anne. Gaz ocağına ne olduğunu da anlattın.
You told me Gran's been sick, and I know about the oil burner.
# Örneğin, sodyum ve sodyum klorür... #... her ikisi de Bunsen ocağının ışığını sarıya... # -... dönüştürürler...
For example, the sodium and the sodium chloride both changed the light of the Bunsen burner to yellow...
Bunun sivilceleri yakan tabanca olduğunu bile bilmiyorsun.
Anyone can see it's a shag spot burner.
Yatak odamın kapısını kilitledim ve yatağımın altına bir ispirto ocağı koydum.
I locked my bedroom door... and put an alcohol burner under my bed.
Gazyağı sobası alacağım.
I'll buy a kerosene burner.
Bizim kömür sobası iş görmez.
Our coal burner is no good.
Sobaya ateşleyici almam lazım.
I've got to buy a butane burner.
Bir kere dediysem bir daha diyorum, kes şu mırlamayı yaşlı cehennem zebanisi.
If I told you once, I told you twice to cut out that cat howling, you old brimstone burner!
Acele etme ortak.
Not so fast burner.
Breaker 19, Southern Burn konuşuyor. Teksas'tan Mike'a selâmlar...
'Breaker 1-9, this is the Saddle Burner here,'wishin'Spider Mike high ridin back to Texas.
Adrienne, ocağın üstündeyim. Yanıyorum.
Adrian, I'm on the burner.
Şunu söyleyebilirim ki, orta boy bir ocağı bile fırlatırdı.
He used to throw a mean Bunsen burner, I can tell you.
o yeni bir yakıcı idi.
It was a brand new burner.
O kıskanç bir çocuk, hepsi bu, çünkü o hiç bir zaman yakıcı olmak istemedi.
He's a jealous toy, that's all,'cause he can't do a burner.
- Elbette. - Elbette. - Elbette.
It's called a Bunsen burner.
Bunu masanın üzerine koy.
We have to put this on the back burner right now.
Son günlerde pek çok davanın düşürüldüğünü duyuyorum.
Seems like a lot of cases are been moved to the back burner lately.
- Kim? - Manga 2'deki gübre yakıcısı.
The shit burner from second squad.
- Hayatım. Gazı açmalısın.
Well, pumpkin, you gotta light the burner.
Yangın var çocuklar.
We have got a burner, boys.
Bir kömürcüye ait.
Belongs to a charcoal-burner.
Mini-Ustalarla karşınızdayım. Doğrusu profesyonel bir golf oyunu için nefis bir gün.
It's a gorgeous day for professional putt-putt... and we've got ourselves a real barn burner.
Onu ya gazla zehirleyeceğiz ya da dumanla boğacağız.
When I adjust the burner, we will smoke him out.
"Şimdilik askıya alalım"!
"Let's put it on the back burner"!
1942'ye kadar, küllenir gibi oldu ama sonra tekrar başladı.
Things went on the back burner between them till 1942. Then it all started up again.
En azından o kitapları yakmıyor, seni Nazi inek.
At least he is not a book-burner, you Nazi cow.
Kolay değildi ; ama arkadaki yakıcıları aşk dolu tutmaya çabalıyordum.
It's not easy, but I'm trying to keep romance on the back burner.
Gözü yüksekte olan Güneyli bir küstah diyorlar.
He can't afford to implement it before the election. I hear the NSC meeting was a real barn burner.
Evet, bu benim arkadaşım, akıllı, güzel ve oldukça iyi bir yağ yakıcı.
That's my friend-smart, pretty, and quite a little fat burner.
Ana babaları konuşsun diye Miter şu anda kömür yakıcılarının çocuklarında bir ipi deniyor.
Miter's testing a rope right now on the charcoal burner's children... to make the parents talk.
Kesin sutyenini de yakmışsındır sen.
- Trainer bra-burner!
Sana terfi sözümüz olduğunu biliyorum ama her şey değişti.
look, i know we promised you a promotion at the end of the quarter. everything's on the back burner.
Gönder bakalım cihazı.
Toss me the burner.
Kazancı haşat.
The burner is ruined.
Bunsen burner.
A Bunsen burner.
On dakika sonrasında enselesin diye beni buradan çıkarmak için ne gerekirse yapacak.
He's got the front burner under your ass to let me go, so he can scoop me up later.
Ateşli feminist!
- Whoa, bra-burner!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]