English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ B ] / Buzdolabında

Buzdolabında traduction Anglais

1,135 traduction parallèle
Sıcak yatak, temiz çoraplar, buzdolabında süt.
Warm bed, clean socks, milk in the fridge.
Evet, ayrıca buzdolabında turşu bulunması da acı vermezdi.
Yeah, and it wouldn't hurt to have pickles in your refrigerator either.
Bana soracak olursan, Bay Bayliss'in deniz mahsulleri konusunda çok da hevesli olmadığını göreceksin. Ayrıca buzdolabında kuzu pirzolası var.
Well, I think you'll find our Mr. Bayliss isn't too keen on seafood, and I've got lamb chops in the refrigerator.
Bir spor salonuna yazılırsınız, buzdolabında bira bulundurursunuz.
You sign up in a fitness studio, keep beer in the fridge.
Kahrolası buzdolabında hiç bira kalmıyor.
There's never a beer in the goddam fridge.
Numara buzdolabında, değil mi?
y ou've got the number on the fridge, right?
Buzdolabında.
- In the refrigerator.
buzdolabında mı?
- and there are drinks in the... -... fridge?
Yaz bitene kadar buzdolabında yaşayabiliriz.
For the rest of the summer, we can live inside the refrigerator.
Buzdolabında biraz sos olacaktı.
There's some sauce in the fridge.
Buzdolabında meyve suyu, yumurta ve süt var.
You'll find juice, eggs and milk in the refrigerator.
Buzdolabında dünden kalma et var.
There's some leftover meat loaf in the fridge.
Şu akşam için getirdiğiniz atıştırmalıkları buzdolabında koyayım mı?
Should I put these little fingery foods for tonight in the fridge?
Oprah'ın buzdolabında mıyım yani?
I'm in Oprah's refrigerator?
Buzdolabında Makana şeftalisi unutmuşum.
I left a Mackinaw peach in your refrigerator.
Acaba buzdolabında hiç insan kafası var mı diye kontrol edeceğim.
I am now going to check your freezer for human heads.
Buzdolabında peynir salatası var, ve bir tane de pancarlı, Tony için.
There's a cheese salad in the fridge, and the one with the beetroot's for Tony.
Buzdolabında yemek ve çekmecede para var.
There's food in the fridge and money on the counter.
- Soradan acıkırsan buzdolabında olacak tamam mı?
- If you get hungry later, it's in the fridge, okay? - Okay, good night.
- Kalmadı. Kalanlar buzdolabında.
What's left is in the fridge.
Buzdolabında biraz yer aç da yarın alışverişe çıkıp kendi sevdiğim şeylerden alayım.
I don't want it. Just clear a portion out of the refrigerator, and tomorrow, I'll go shopping and get stuff that I like.
Buzdolabında yemek var. - Anne, söz verdin.
Honey, there's some food in the refrigerator.
Artıklardan yenisini yapabilecek teknolojiye sahibiz üstelik buzdolabında da biraz yer açılmış olur.
We have the technology. We have the leftover flesh. And I could really use the extra freezer space.
Dinlenme odamızdaki buzdolabında kakaolu kekler var.
There are brownies in the refrigerator in the lounge.
Buzdolabında biraz daha var.
There's some more in the fridge.
Buzdolabında.
The fridge.
- Yemekten kalanlar buzdolabında.
There are leftovers in the fridge.
Çünkü buzdolabında bir şey kalmayana kadar yiyemezsin.
You can't eat up everything in the fridge.
Gayet normal bir hayat sürerken bir bakıyorsun, buzdolabında biri var!
One minute you're in your normal life, and then who's in the fridge?
Seni buzdolabında bisküvi gibi yakalarım.
Oh, I'd bustyou open... like a can ofthose refrigerator biscuit things.
Gülüşleriniz etrafında sıfırın altında tam kıvamında soğumuş 1. kalite şarabınızı... Buzdolabından çıkarırsınız.
With scope in your ridiculously large subzero refrigerator... remove a perfectly chilled bottle ofvintage -
Aşçı köfteyi hep buzdolabında saklar.
Cook always keeps them in the refrigerator.
Rachel, buzdolabında boş kutu bıraktın.
Rachel, you just put an empty carton back in the fridge.
Buzdolabında.
Refrigerator.
Buzdolabında biraz tavuk var.
There's some chicken in the fridge.
Buzdolabında da yoktu.
And there was no food in the fridge.
Pekala, annenin buzdolabında neyi var, bir bakayım. Teşekkürler tatlım.
I know we're all tired but it's really very important to me.
Torpido gözünü açtım. Şimdi sorunum buzdolabında.
Search for cigarettes, don't find them, open the glove compartment and the problem is in the fridge.
Buzdolabında ne var, yoksa ceset mi var?
What's in the fridge? Dead body?
Bizim buzdolabında çok oluyor ondan.
Our fridge was full of it.
Buzdolabında yer yok.
I don't have any more room in the fridge.
11 yıldır buzdolabında duran pastadan mı bahsediyorsun?
You mean there's been cake in our freezer for 11 years?
Buzdolabında...
There's a casserole in the...
Eğer bu şeyi yakında buzdolabına koymazsam hastalanabilirim.
I could get really sick if I don't get this refrigerated soon.
Bu şişman cinayeti mahallindeki buzdolabının arkasında bulundu.
This was found behind the refrigerator in the obesity murder scene.
Bu aynı buzdolabının arkasında... yağ ile yazılıydı.
This was behind the same refrigerator... written in grease.
Ayrıca Daphne'nin turtası hâlâ buzdolabında duruyor.
And we all know that Daphne's shepherd's pie is still in the refrigerator.
Bu tuvalet buzdolabının yanında mıydı?
Was that, uh-Was that toilet always next to the refrigerator?
Buzdolabının yanında.
By the refrigerator.
Çöp torbaları buzdolabının yanında.
Garbage bags are next to the refrigerator.
Forman'nın pederinin garjında bir buzdolabı var... ve içinde de bira olduğunu biliyorum.
Forman's old man's got a fridge in the garage... and I know he's got beer in it.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]