Cafeteria traduction Anglais
1,623 traduction parallèle
Kafeteryada, öğlen, sen ve ben.
Cafeteria, noon, you and me.
- Öğlende kafeteryada öldürecek beni.
- She's gonna kill me in the cafeteria at lunch.
İntörnlerimin söylediğine göre, Torres'in kafeteryada senin kıçına tekme basmasını izleyeceğim.
According to my interns, I'm watching torres kick your ass all up and down the cafeteria.
Kafeteryadaki arkadaşım böyle demedi.
That's not what my buddy in the cafeteria just said.
Kafeteryada olanlar için üzgünüm.
I'm sorry... about the cafeteria.
Hayır, annem kafeteryada çalışıyor.
No, my mom works in the cafeteria.
Annesi kafeteryada çalışıyor.
His mom works in the cafeteria.
Lucy acikmisti, digerleri de acikti, o yüzden kariniz da onlari kafeteryaya götürdü.
Lucy was hungry, and the others were, too, so your wife took them to the cafeteria.
Anne, ünlü Mode kafeteryası yok mu?
Mom, the famous Mode cafeteria?
Ben kafeteryaya 1'de gidiyorum.
I Go To The Cafeteria At 1 : 00.
Kafeteryada açma kalmamış.
Oh. The cafeteria is out of bagels.
Hey, babana kafeteryayı gösterir misin?
Hey, will you show your dad the cafeteria?
- Kafeteryada olacağız, Carly.
We'll be in the cafeteria, Carly.
Sanırım kafeterya buradan bin kilometre uzaktadır.
I'm pretty sure there's a cafeteria about a hundred yards from here.
"Liste" döneminde kafeterya mayın tarlası gibi.
The cafeteria is full of landmines during "List Season."
Haydi millet, kafeteryaya bakalım.
Come on, you guys, let's go check out the cafeteria.
- Senin kafetarya da takıldığını sanıyordum.
- I thought you ate in the cafeteria.
Ne diyeceğim biliyor musun, eğer o yemekhaneye dönüp hiçbir yeri olmayan 200 kişi ile plastik kaplardan yemek yemek istiyorsan, hiç durma keyfine bak.
I'll tell you what, you want to go back to that cafeteria eating'off of plastic with 200 guys goin'nowhere, you be my guest, son.
Hapishane kafeteryasında da dondurma yiyebiliyorlar.
They get ice cream in the prison cafeteria.
Kafeteryada çalışıyorduk.
We both worked in the cafeteria.
Bu yüzden ben de üniversite kantinine gittim ve çok yakışıklı bir çocuğun hemen karşısındaki masaya oturdum.
So I went to the university cafeteria, I sat down across the table from a very handsome boy.
Kafeteryadaki yemeklerin ne kadar berbat olduğuna inanamazsın.
You wouldn't believe how bad the food in the cafeteria was.
Bugün kafeteryada çikolatalı kurabiye olduğunu.
The cafeteria has chocolate chip cookies today.
"Kafeteryadaki Jenny Scarlatos'un önünde iç çamaşırımı indirdi."
"He pulled my shorts down in front of jenny scarlatos in the cafeteria."
Kafeteryada topallayan dört göz diyetisyen mi?
The dietitian at the cafeteria with the limp and the lazy eye?
Ben de, altın kalpli, çimleri biçen yalnız bir kafeterya çalışanı.
I'm the lonely cafeteria guy who mows lawns and has a heart of gold.
Bugün kafeteryada tanıştık.
- Good, I met you earlier in the cafeteria.
Sizi ameliyat etmeye geliyordum. Kafeteryadaki korkunç bir olay yüzünden altüst oldum.
I was coming to see you in the operating room and I had just been victimized by a terrible incident in the cafeteria.
Kafeteryada bir masanın yanından geçerken aşağılık bir adam bir siyah için söylenecek en kötü sözü söyledi.
- I'm leaving the cafeteria, and I'm walking past a table, and this horrible man uses the most vile word in the english language to refer to a black person.
Dr. Flomm.'la yemek yiyordum.
I was in the cafeteria. I was having lunch with Dr. Flomm. Okay?
Kafeteryada yemek yiyordum. İzin isteyip tuvalete gittim.
I was having lunch in the cafeteria, and I excused myself to go to the bathroom.
Geri kalanınız kafeteryaya gidin, ve enfeksiyona neden olabilecek 10 tane şeyin listesini yapın.
The rest of you, go to the cafeteria. Document 10 things that can cause infection, each.
13 ve acımasız kaltak bir anlaşmazlık yaşadılar ve kafeteryada jöle kalmamıştı.
Thirteen and Cutthroat Bitch had a disagreement. Cafeteria was out of Jell-O.
Hayal ediyorum ki... çalışırken mutlu değilsin... öyle bir yerki... Kafeterya.
I'm wondering if... you wouldn't be happier working... in some place like... the cafeteria.
Kafeteryadakiler cop almazlar ve güzel üniformaları yoktur.
Cafeteria guys don't get night sticks or cool uniforms.
Kafeteryada çalışmak, büyük kaşık kullanmana izin veriyorlar.
Working in the cafeteria, they'll let you use the big spoon.
Kafeteryadan bir şeyler getirdim sana.
Hey, brought you something from the cafeteria.
Okul yemekhanesinde çalışıp küçük kardeşini büyütüyordu. Anne babası ölmüştü.
Scholarship kid from Kensington, working a job in the school cafeteria, raising her kid brother, parents dead.
Nelly tenefüste kafeteryadan çıkarken,
When Nelly leaves the cafeteria for recess,
Ben kafeteryaya gidiyorum.
I'll go to the cafeteria.
Aşağıdaki kafeden almışlar. Ton balıklı sandviçin üstünde takılıymış.
They got it from the cafeteria downstairs, in a tuna sandwich.
Orada yemekhanede çalışıyorum.
I work there in the cafeteria.
Lily bana kafeteryaya fast food koyacaklarını söyledi.
Lily told me they're putting fast food in the cafeteria.
Sakın unutmayın, Key Klub'ün yardım amaçlı, gözlemeli kahvaltısı Cumartesi sabahı okul yemekhanesinde olacak.
Don't forget, the Key Club's charity pancake breakfast is Saturday morning in the school cafeteria.
1986 da görünmez bir Chevy Nova ile... kantine dalmış.
He. He supposedly drove a Chevy Nova into the cafeteria in 1986.
Müdür Fineman, öğrencilere kafeteryada başka beslenme seçenekleri de sunulması gerektiğini düşünüyorum.
Principal Fineman, I feel strongly students should be given a more nutritious alternative in the cafeteria.
Herkes kafeteryada toplandı.
Everyone went to the cafeteria.
Hatta kafeteryanın duvarına resmini bile astık.
In fact, we have your picture hanging in the cafeteria.
Kafeteryadaki o beş serseri onları her görüşümde seni izliyorlardı....... seninle şarkı söylüyorlar, ve aynı zamanda hamur yoğuruyorlardı. Nefret ediyorum!
The five punks in the cafeteria, each time I see them watching you, singing along with you, and kneading dough at the same time...
Ve sonra bugün kafeteryada yaptıkların?
And then you pull that thing in the cafeteria today?
Yemekhanede de koşar mıydın?
Would you jog in a cafeteria?