English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ C ] / Chose

Chose traduction Anglais

8,687 traduction parallèle
Elinde hastane görüntüleri var. Yani televizyona koymamayı seçtiğin bir fotoğraf daha var.
You have surveillance from the hospital, which means there's another picture you chose not to put on TV.
- Benim istediğimi mi sanıyorsun?
- Yeah, you think I chose?
Bu aramayı yaptığımda tarafımı seçtiğimi hatırla yeter.
You just remember when I come calling that I chose a side.
Hayır, Eroin kullanmayı ben seçtim
No, I chose to use heroin.
Brezilya'yı seçmenizin özel bir sebebi var mı?
Any particular reason you chose Brazil?
Mekanı o seçti. Mike'ı, Jamie'yi ve beni dahil etti. Amaç ailesinden intikam almaktı.
He chose the location, pulled Mike, Jamie, and me in on it, mostly to get even with his parents.
Bir nedenden ötürü burada seni serbest bırakmayı seçiyorum.
I chose to release you here for a reason.
Başkasını da seçebilirdim ama SENİ seçtim.
And that I could have picked anyone, but I chose YOU.
Bu yüzden sessiz kaldım.
And so I chose silence.
Öğleden sonra ise tüm firma Harvey'nin onlarla bağlantısı var diye orta ölçekli bir şirketi Fletcher'a tercih ettiğini öğrenecek,... tabii senin de Harvey'le bağlantın var.
And by afternoon, the entire firm's gonna know that you chose a mid-size client over Fletcher because Harvey Specter has an attachment to them... and you have an attachment to him.
Hydra'yı seçtim. Önemsiz, kişisel ve bencil nedenlerden dolayı. Bir baba figürü için, öç almak için kapanış için.
I chose Hydra for petty, personal, selfish reasons... for a father figure, for vengeance... for closure.
Akıl hocası seçimim iyi değildi.
I chose my mentor poorly.
Deion Sanders bizim yerimize Bistro 6'yı seçmiş.
Deion Sanders chose Bistro 6 instead of us.
Ama Rumple güçsüz bir hayat geçirmekten korktu ve gücü aşka tercih etti.
But Rumple got scared of a life without power, and he chose power over love.
Bay Rasenick öfkelendi ve bilinçli olarak onu öfkelendiren insanı öldürmeyi seçti. Bay Rasenick cinayetin sorumluluğundan kaçmaya devam ediyor. Bu da bu olayın bir şekilde yanına kâr kalacağına inandığını gösterir.
Mr. Rasenick got angry and consciously chose to kill the person who made him mad, and that Mr. Rasenick continues to avoid responsibility for the murder indicates he believes, to some extent, that he should get away with it.
Benim yerime onu mu seçtin?
You chose him over me?
Sen ve ben yüzmeyi, o ise batmayı tercih etti.
He chose to sink while you and I chose to swim.
- Batmayı tercih etmişti hani...
I thought you said he chose Hey.
- Washington adamlarını iyi seçiyor.
Washington chose his man well.
Bu yüzden burayı tercih ettim.
That's why I chose this place.
- Çünkü Jack'e sizlerle arasını düzeltmesini söyledim o da bu iş için sana gelmiş, o zaman bunu halledecek olan sensin.
- Because I asked Jack to make peace, and you're the one he chose to reach out to, so you're the one to do this.
Sayın Yargıç, burada açıkça belli olan tek şey müşterisinin riskli bir yatırım yapmış olmasıdır.
Your honor, the only thing that's clear is his clients chose a risky investment.
Kıymetli sürün bizim yerimize seçtiğin o aile böyle yaparak Hope'un yerine seçtiğin aile.
Your precious pack, that family you chose over us, and in doing so, you chose over hope.
Güzel seçim.
You chose well.
Seçtiği gün "Fete de Kado".
The day he chose was Fete de Kado.
- Yani onun yerine sana inanayım?
- And chose your word over his?
Bu yüzden mi beni seçtiler?
So is that why they chose me?
Bu yolu sen seçtin. Bakalım ne kadar dayanacaksın.
You chose to walk this path, let's see how long you last.
Bu beyefendi yanlış seçim yaptı.
This gentleman chose wrongly.
{ \ blur1.5.5 } Hangi rengi seçerdim?
I wonder what color I chose
Hoşuna gitmediğini biliyorum ama bize eşlik etmeleri için bu yabancıları Tanrı seçti.
I know it troubles you, but God chose these strangers to be our partners in this venture.
Körfez'i seçmemin sebebi, şehrin merkezinde olması.
And the reason I chose the Bay is because it's in the center of the city.
Seni seçti.
She chose you.
Ben bu hayatı ve seni seçtim.
And i... but I chose this life and I chose you.
Başka bir tane seçip kanınla boyamama ne dersin?
Would you prefer I chose a different one and dyed it with your blood?
Söylememe gerek yok herhalde. Lily'yi seçiyorum.
I reckon it goes without saying I chose Lily.
Tarafını seçtin.
You chose your side.
Sen ve arkadaşlarını defalarca kez seçtim.
I chose you and your friends many times.
Defalarca sen ve arkadaşların da benim yerine birbirini seçti.
Many times, you and your friends chose each other over me.
Ben seni seçtim.
I chose you.
Diğerlerine tercih ettiğim adam.
The man I chose above all others.
Her şeye karşı Julian'ı seçtim.
I chose Julian over everything.
Kafirlerini Stefan ve bana tercih ettin her zaman...
You chose your heretics over Stefan and me every chance you had.
Her seferinde kâfirlerini Stefan ve benden önce tutuyorsun.
You chose your heretics over Stefan and me every chance you had.
Ben seni seçtim ve her geçen gün tekrar seni seçiyorum.
I chose you, and I choose you again every single day.
Yazık, kötü tecihlerde bulundun.
Alas, you chose poorly.
Mektup KİRA tarafından gönderildiği için yayınlamayı seçtik.
We chose to broadcast it, under the determination that this letter was sent by Kira.
Dustin Maker, jüri karşısında duruşmaya çıkmaktan feragat ettiniz.
Dustin Maker, you chose to waive your rights to a jury trial.
Bu sikik hayatı ben seçtim.
I chose this fucking life.
Baban bizimle savaşmayı tercih etti ve artık ölü.
Your father chose to fight us and is now dead.
İyi de savaşmayı seçmedin ki, bunu asla bilemezsin.
But you chose not to fight. We'll never know.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]